Sağduyu sahibi, kişilikli insan. Çok fazla duygusaldır, hayal kurmada ustadır ve olayları anlamakta yeteneklidir, iffet ve ar sahibidir, candır, dosttur, arkadaş ve yoldaştır. Davet eder, hayret eder, affeder ama ihanet etmez.
Keçeci Fuat Paşa'ya Napolyo'nun eşi: 'Fransız kadınlarını nasıl buluyorsunuz' diye sorar? Sevaplarıyla günahlarıyla Fuat Paşa şöyle der: 'Ben yağlı boyadan anlamam.' Yine aklı evvelin biri Fuat Paşa'ya: '70 yaşındaki bir adam 30 yaşındaki bir bayanla evlenmesine ne dersin' diye sorar? Fuat Paşa, 'Ahmet razı olmaz' deyince, 'adam hangi Ahmet' diye sorar? Fuat Paşa taşı gediğine koyar ve 'Karaca Ahmet (İstanbul Anadolu Yakasında mezarlık yeri) razı olmaz' diye cevabı yapıştırır. M. Akif de ne güzel söyler
Keçeci Fuat Paşa'ya Napolyo'nun eşi: 'Fransız kadınlarını nasıl buluyorsunuz' diye sorar? Sevaplarıyla günahlarıyla Fuat Paşa şöyle der: 'Ben yağlı boyadan anlamam.' Yine aklı evvelin biri Fuat Paşa'ya: '70 yaşındaki bir adam 30 yaşındaki bir bayanla evlenmesine ne dersin' diye sorar? Fuat Paşa, 'Ahmet razı olmaz' deyince, 'adam hangi Ahmet' diye sorar? Fuat Paşa taşı gediğine koyar ve 'Karaca Ahmet (İstanbul Anadolu Yakasında mezarlık yeri) razı olmaz' diye cevabı yapıştırır. M. Akif de ne güzel söyler
Herkes namaz oruçta; hepsi sözünü dinler!
Zikir Kur'an sesinden yerler gökler inler!
Ha bu din, iman, takva; inan ki hepsi yalan
Sen onları kendine taptırırsın vesselam!
Şiirlere, şarkılara konu olan kadın bazen öyle abartılır ve din dışı söylemlere konu olur ki mesela "tapılacak kadınsın" ifadesi mübalağanın da ötesindedir.
Halbuki İslam dini 'Rahim' sıfatını kadına vererek hatta ona ayrıca bir Sure (Nisa) indirerek gerçek mânâda değerini vermiştir. O Sure'de kadın ve erkeğe kendilerine has üstünlükler vermiştir. Kadınlara adil davranılmasını, aralarında anlaşmazlık çıktığında barış yolunun tercih edilmesi önerilmektedir.
Tarihi boyutu ele alındığında Asur, Sümer, Babil ve Hitit dönemlerinde kadına gereği gibi ihtimam gösterilmiş, Antik Yunan'da kadının hiçbir politik hak ve yetkisi olmamıştır. Roma'da ise kadınlara kamu hukuku alanında hiçbir hak tanınmamıştır.
Eski Türkler'de ataerkil aile tipi hakim ise de kadın çağının diğer kavimlerine göre daha iyi bir konuma sahipti. Tek Tanrılı dinlerde; Yahudilikte kadın erkeğin kaburgasından yaratılmış, kimi zaman eş kimi zaman da günahın asıl sebebi sayılmıştır. Hıristiyanlıkta ise Rahibe sınıfı kurulmuş ve Hz. Meryem gibi iffet abidesi yolu seçilmiştir. İslam ise kadına asıl değerini vermiş ve savaşlarda hizmetlerin aslı unsuru olmuş, evin gerçek efendisi, çocukların bakıp-yetiştiricisi ve eşini haramdan koruyucu olarak taltif edilmiştir. Hz. Peygamber zamanında erkekle camiyi paylaşan kadın daha sonraları süs ve ziynet eşyalarını sergileme yolu olarak camiyi kullanmaya başlayınca oradan uzak tutulmaya başlanmıştır.
Osmanlı Dönemindeki yasaklardan biri de Eyüp Sultan'daki Kaymakçılara konulan yasak uygulamasıydı. Bazı kadınlar Eyüp Sultan'a ziyaret amacıyla gidip aslında Kaymakçılarda erkeklerle buluşma yerleri olarak seçerlermiş. Maalesef modern denilen çağımız artık erkek ve kadının tüm konumlarını değiştirmiş, değerleri alt üst etmiş, erkek gibi giyinip davranan kadınlar, kadına özenen erkekler ve buna benzer uygulamalar kadına gösterilen asli değeri bir hayli düşürmüştür. Özellikle Batı'ya olan özentimiz sayesinde ki Batı'nın aslında ne olduğunu bilip anlamadan kadın bir meta (mal) haline gelmiş aslı değerini kaybetmiş - bunda erkeklerde az günahkâr sayılmazlar- boşanmalar eften-püften sebeplerle artmaya başlamıştır.
Milletimize yüksek seciyeler katan milli ve manevi değerlerimiz için de anneye verilen kıymetin ayrı bir yeri bulunmaktadır. Karşılıksız sevginin, şefkatin timsali olan annelerimize of bile demememiz gerekir.
Ana başta taç imiş
Her derde ilaç imiş
Kişi pir olsa da
Anaya muhtaç imiş.
Ağlarsa anam ağlar
Gerisi yalan ağlar.
Şiirlere, şarkılara konu olan kadın bazen öyle abartılır ve din dışı söylemlere konu olur ki mesela "tapılacak kadınsın" ifadesi mübalağanın da ötesindedir.
Halbuki İslam dini 'Rahim' sıfatını kadına vererek hatta ona ayrıca bir Sure (Nisa) indirerek gerçek mânâda değerini vermiştir. O Sure'de kadın ve erkeğe kendilerine has üstünlükler vermiştir. Kadınlara adil davranılmasını, aralarında anlaşmazlık çıktığında barış yolunun tercih edilmesi önerilmektedir.
Tarihi boyutu ele alındığında Asur, Sümer, Babil ve Hitit dönemlerinde kadına gereği gibi ihtimam gösterilmiş, Antik Yunan'da kadının hiçbir politik hak ve yetkisi olmamıştır. Roma'da ise kadınlara kamu hukuku alanında hiçbir hak tanınmamıştır.
Eski Türkler'de ataerkil aile tipi hakim ise de kadın çağının diğer kavimlerine göre daha iyi bir konuma sahipti. Tek Tanrılı dinlerde; Yahudilikte kadın erkeğin kaburgasından yaratılmış, kimi zaman eş kimi zaman da günahın asıl sebebi sayılmıştır. Hıristiyanlıkta ise Rahibe sınıfı kurulmuş ve Hz. Meryem gibi iffet abidesi yolu seçilmiştir. İslam ise kadına asıl değerini vermiş ve savaşlarda hizmetlerin aslı unsuru olmuş, evin gerçek efendisi, çocukların bakıp-yetiştiricisi ve eşini haramdan koruyucu olarak taltif edilmiştir. Hz. Peygamber zamanında erkekle camiyi paylaşan kadın daha sonraları süs ve ziynet eşyalarını sergileme yolu olarak camiyi kullanmaya başlayınca oradan uzak tutulmaya başlanmıştır.
Osmanlı Dönemindeki yasaklardan biri de Eyüp Sultan'daki Kaymakçılara konulan yasak uygulamasıydı. Bazı kadınlar Eyüp Sultan'a ziyaret amacıyla gidip aslında Kaymakçılarda erkeklerle buluşma yerleri olarak seçerlermiş. Maalesef modern denilen çağımız artık erkek ve kadının tüm konumlarını değiştirmiş, değerleri alt üst etmiş, erkek gibi giyinip davranan kadınlar, kadına özenen erkekler ve buna benzer uygulamalar kadına gösterilen asli değeri bir hayli düşürmüştür. Özellikle Batı'ya olan özentimiz sayesinde ki Batı'nın aslında ne olduğunu bilip anlamadan kadın bir meta (mal) haline gelmiş aslı değerini kaybetmiş - bunda erkeklerde az günahkâr sayılmazlar- boşanmalar eften-püften sebeplerle artmaya başlamıştır.
Milletimize yüksek seciyeler katan milli ve manevi değerlerimiz için de anneye verilen kıymetin ayrı bir yeri bulunmaktadır. Karşılıksız sevginin, şefkatin timsali olan annelerimize of bile demememiz gerekir.
Ana başta taç imiş
Her derde ilaç imiş
Kişi pir olsa da
Anaya muhtaç imiş.
Ağlarsa anam ağlar
Gerisi yalan ağlar.