Osmanlı Devleti döneminde, ilim öğretmek ve irşat için özellikle ilim merkezlerinden birçok alim ve irşat ehli Anadolu’nun birçok köşesine göç etmiş ve iskân edilmişlerdir. Bu manada Bayburt’un da önemli bir medrese ve ilim tahsil yeri olduğu ve buraya zaman zaman gelen talebe ve alimlerin olduğu, talebe yetiştirip halkı irşat faaliyetlerinde bulundukları bilinmektedir.
Memleketinden Bayburt’ta gelerek iskân etmiş ve burada yetişmiş olduğu anlaşılan alimlerden birisi de bir Osmanlı Arşivi belgesinde Osîli Hasan Efendi diye adı geçen ilim ve irşat ehli bir zattır.
Uzun zaman önce gördüğüm bu belgede geçen Osîli Hasan Efendi’nin, evvel emirde Osî, Ozu yer ismi benzeşmesi sebebiyle Bayburt’ta bir caddeye, -Ozulu Caddesi- ismi verilen zat mıdır diye düşünmekte idim. İşin bu tarafını araştırırken Osi yer isminden yola çıkarak, günümüzde Kırgızistan sınırları içerisinde bulunan ve Orta Asya Türk ve İslam Tarihi bakımından önemli bir şehir olan Osi, şimdiki adıyla Oş şehrinden gelmiş bir alim ve irşat ehli birisi olabileceğini de düşündüm. Yaptığımız kısa bir mahallî araştırma sonunda her iki tahminimin de doğru olmadığı anlaşıldı.
Bu minvalden olmak üzere halen Bayburt’ta Ozulu diye bilinen ailenin şecere ve şifahi bilgilerinden yola çıkarak; günümüzde Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Osmanlı Devleti’nin sınır kalelerinden biri olan ve 1792 yılında yapılan bir anlaşmayla Rusya’ya bırakılmış olan Özi Kalesi bölgesinden gelmiş olmalarına nispetle Ozulu olarak anılan ailenin bu cadde üzerinde Ozulu Konağı diye bir konakları olduğundan bu caddeye Ozulu caddesi isminin bu sebeple verilmiş olduğunu anlamış olduk.
Yani yaptığımız kısa bir mahalli araştırma da gördük ki Ozulu Caddesine verilen ismin bu arşiv belgesinde geçen Osîli Hasan Efendi ile ilgisi yoktur. Zira belgede zikredilen Osîli Hasan Efendi, bir Ermeni’nin Müslüman olmasına vesile olduğu ve bu Ermeni’nin hanımına da Müslüman olması için baskı yaptığı iddia ve şikâyetiyle 1853 yılında devlet tarafından memleketi Osî’ye geri ikamete mecbur edilen bir alimdir.
Beni tereddütte düşüren şey, belgede açıkça Osi ve Osili kelimelerinin geçiyor olması sebebiyle bu kelimeleri esas alarak Osi’nin neresi olduğu ve Osili Hasan Efendi diye zikredilen şahsın nereden Bayburt’a geldiği hususunda bilgi sahibi olmamaktı.
Bütün bu varsayımları araştırırken Bayburt’un Akşar (Balahor) beldesinde Oslu Hasan Efendi diye bir türbenin varlığı bilgisine ulaştım. Bu türbede metfun zatın yaşadığı yıllar ile elimizdeki söz konusu belgedeki tarihler uyumlu idi. Hakkında edindiğimiz bilgiler, bizi belgede Osîli Hasan Efendi diye bahsedilen şahsın Oslu Hasan Efendi olduğu gerçeğine ulaştırdı. Zira bu türbede metfun olan Oslu Hasan Efendi diye anlatılan zatın o yıllarda Trabzon’un Sürmene kazasına tabi, şimdi ise Araklı kazasına bağlanmış olan Os (yeni adıyla Turnalı) köyünden Bayburt’a gelip yerleşmiş ilim erbabı ve irşat ehli birisi olduğu anlaşılmaktadır.
Bayburt’un Manevi Bekçileri adıyla Fahri Yılmaztürk tarafından yazılan eserde Oslu Hasan Efendi’nin hayatı anlatılırken, belgede bahsedilen şikâyet ve Bayburt’tan devlet tarafından uzaklaştırılarak memleketine geri ikamete mecbur edildiği hususunda bir bilgi mevcut değil. Ancak 1786 yılında o zaman Trabzon’un Sürmene kazasına tabi, şimdi Araklı kazasına bağlı Os köyünde doğduğu ve ilim tahsili için 20 yaşlarında Bayburt’a gelip yerleştiği verilen bilgilerden anlaşılmaktadır.
Bizim değerlendirdiğimiz belgede ismi geçen Osîli Hasan Efendi, Bayburt’ta iskân edilmiş ilim ehlinden olup yapılan şikâyet üzerine Hicri 1269, Miladi 1853 yılında asıl memleketi olan Os’a geri gönderilmiştir. Ancak Bayburt’ta metfun olduğuna göre büyük ihtimal devlet tarafından Bayburt’tan uzaklaştırılarak memleketine geri gönderilme tedbiri bir müddet sonra kaldırılmış olabilir. Böylece tekrar ilim ve irşat için Bayburt’a geri gelip yerleşmiş ve burada 1876 yılında vefat etmiştir.
Belgede yer isminin Os yerine Osi ve Oslu Hasan Efendi yerine Osili Hasan Efendi şeklinde yazılması, belgeyi düzenleyen katiplerin yer isimlerini tam olarak bilememesi sebebiyle telaffuz ve imla hatası yapmış oldukları kuvvetle muhtemeldir. Zira arşiv belgelerinde bu tür durumlara çok rastlanmaktadır.
Aşağıda günümüz dilinde anlaşılacak şekliyle çevirisin verdiğim belgeden anlaşılacağı üzere Oslu Hasan Efendi Bayburt’ta irşat faaliyetleri sırasında Ermeni milletinden bir şahsın Müslüman olmasına vesile olmuştur. Ancak Müslüman olmuş bu Ermeni şahsın hanımının da Müslüman olması için Hasan Efendi tarafından baskı yapıldığı iddia edilerek hakkındaki birçok şikâyetler yapılmış. Bu şikâyetlerin Ermeni komitacılarının ve Ermeni Patrikliğinin tahrik ve teşvikiyle yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Zira Ermeni Milletinden insanların ihtida hareketleri bu kesimi çok rahatsız ediyor ve sıkıca takip ediliyordu.
Hasan Efendi hakkındaki iddia ve şikâyetlerle ilgili belgeler tabiatıyla Erzurum Valiliğine gönderilmiş. Erzurum Vilayet Meclisi tarafından düzenlenen bu şikayetlerle ilgili mazbatanın da Meclis-i Vâlâ’ya gönderdiği anlaşılmaktadır. Meclis-i Vâlâ’da görüşülen bu konu üzerine bu günkü karşılığı Diyanet İşleri Başkanlığı olan Meşihat Makamı ile müzakere edilerek bu şahsın, ilim erbabından olduğu ve yapılan bu şikâyet üzerine bundan sonra Bayburt’ta kalmasının uygun olmadığı için geri kendi memleketi olan ve günümüzde Trabzon kazasına bağlı Os (şimdiki ismi Turnalı) köyüne gönderilmesine kararı verilmiştir. Bu kararın padişah tarafından onaylanması üzerine uygulanması için Erzurum Valiliğine gönderildiği görülmektedir.
Anlaşılan o ki, daha önce Sürmene’ye tabi Os köyünden gelip Bayburt’a yerleşmiş olan Oslu Hasan Efendi, yapılan bu şikâyet üzerine devlet tarafından Hicri 1269, Miladi 1853 yılında Bayburt’tan kendi memleketi olan Os’a geri gönderilmiştir. Bir nevi cezalandırma olan bu geri ikamete mecburiyet konjonktür gereği belki bir tedbir ve mecburiyetti.
Bu konuyla ilgili belgenin bu günkü diliyle anlaşılır hali şu şekildedir:
“ERZURUM VALİSİNE
Erzurum Eyaleti dâhilinde bulunan Bayburt kazası sakinlerinden ve Ermeni Milletinden iken Müslüman olmuş olan şahsın hanımının da kocası gibi Müslüman olması için söz konusu kazada bulunan Osîli Hasan Efendi tarafından bazı yersiz ve uygunsuz hareket meydana geldiğinden kendisi her zaman bu şekilde uygunsuzluğa cesaret etmekte olduğu ve gereğinin yapılması için izin istenmesine dair ardı ardına gelen (Erzurum Vilayet Meclisi) mazbata yazıları Meclis-i Vâlâ'ya havale edilip ve Yüce Meşihat makamı ile muhabere olunarak, mezkur şahsın (Os’lu Hasan Efendi) ilim sahiplerinden olduğu anlaşılmış olmasıyla bundan sonra kendisinin orada durdurulmasının uygun olmayacağı yönüyle memleketi olan Osî'ye (Os’a) nakil olunarak orada iskân ettirilmesi hususunun padişahın yüksek makamlarına bildirilerek hatırlatılması ve uygun görüşle padişahın yüksek huzurundan izin alınmış ve Padişah’ın iradesinin de bu merkezde taalluk ederek ortaya çıkmış olmasıyla Padişah’ın emri gereğinin yapılması için Erzurum Valisine emir yazısı.
Fî 18 S. sene [12]69. / [20 Kasım 1853]“
Yukarıda belirttiğim gibi belgede Os köyünün isminin açıkça Osî şeklinde yazılması ve Oslu Hasan Efendi yerine Osîli Hasan Efendi olarak yazılmasının, İstanbul’da bulunan devlet merkezindeki kâtiplerin özellikle köylerin isimlerini bilememeleri sebebiyle yanlış telaffuz ve imla hatası olarak değerlendirilmelidir.