Türkçe sözlüklerde; çocuk doğuran kadın, yaşca büyük kadın, unvan olarak söylenilen kelime, genellikle yaşlı kadınlar için de kullanılır. Ayrıca anneannemiz de var, yani kızından torun sahibi olmak tersi ise babaanne yani oğlundan torun sahibi olmak. Kısaca anneliği tanımlamak için uzun uzadıya temsiller vermeye gerek yok. Biz Türk milletin de kahir ekseriyetle kutsal varlık haline getirilen eli öpülesi kişilik.
Arapça'da çocuğu doğuran anneye ümm, İngilizce'de mother ya da mam diye çağrılır.
Türkiye gibi farklı coğrafyalarda anne bazen Ana olur, bazen Aba olur, bazen de Ayne olur. Şiveler ve lehçeler değişerek gider ama anne kavramı hiçbir zaman asliyetini kaybetmez. Çünkü anne sütü farklı bir mevhumdur. Sütü bozuk olmak da ayrı bir şeydir. Mesela sen demircisin ama sebze-meyve ihalesine girebilirsin bu bir kanuni haktır eğer yeterli belgen var ise, ancak meşru ve helal değildir. Sen kumaş tüccarısın ancak çatal-kaşık ihalesine şartlar uygunsa girersin ama meşru ve helal değildir. Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye takabilirsin eğer yeterli becerikliğin varsa fakat meşru ve helal değildir. Kamunun malını kendi hesabına-kitabına uygun geçirirsin, kendi kafandan da sonra öderim ve şartları kendi lehine uydurur hatta devrin yobaz-cahil hocasından da cevaz (fetva) alırsın kanuni ve hukukidir ancak meşru ve helal değildir. Bir taraftan asgari ücretle işçi çalıştırır hakkını yersin, bir yatağı-yorganı çok görürsün öte yandan da arsa-tarla-daire biriktirirsin bunu kanuna da uydurursun ama -Allah indinde zındıksın farkında değilsin- yanlız meşru ve helal değildir.
İslam anneliği gereği gibi yüceltmiş ki Hz. Peygambere bir sahabinin sorusu üzerine en yakının kim olduğu cevaben Hz. Peygamber üç defa anne dördüncüsünde baba demiştir. Hatta daha da ileri gidilmiş hac ya da umreye gidecek insan anne ve babasının rızasını almak durumunda kalmıştır. Şimdi öyle evlatlar ortaya çıktı ki anneyi kesen, boğan, katleden bir nesil haline geldik.
Şimdi ben biraz daha ileriye gideyim ve mirastan bahsedeyim, özellikle bizler mal bölüşümünde kız evlada sıfır tolerans, anneye de kerhen bir hisse. Dinimiz böyle bir fetva vermiyor ancak yarı cahil ya da bildiğini doğru dürüst anlatamayan hocalar bunun emir değil tavsiye olduğu ve İslam en çok mağduru koruduğunu dolayısıyla erkek olmaktan başka hiçbir meziyeti olmayana böyle bir hak tanımadığı, yani masum, mazlum ve mağduru önceliyor.
Mücevher varken pul neye yarar?
Aslını bilmeyen kul neye yarar?
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor
Allah'a varmayan yol neye yarar?
Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanı yoktur. Hepimiz beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız. Diyorum ki biz bu vasatı aşmamız için muhakkak yeniden eski diye tabir ettiğimiz aslında hala o seviyeye erişemedigimiz ilim - irfan - eğitim sohbetlerini yeniden hayata geçirmeliyiz.
Ak saçlı, başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Arapça'da çocuğu doğuran anneye ümm, İngilizce'de mother ya da mam diye çağrılır.
Türkiye gibi farklı coğrafyalarda anne bazen Ana olur, bazen Aba olur, bazen de Ayne olur. Şiveler ve lehçeler değişerek gider ama anne kavramı hiçbir zaman asliyetini kaybetmez. Çünkü anne sütü farklı bir mevhumdur. Sütü bozuk olmak da ayrı bir şeydir. Mesela sen demircisin ama sebze-meyve ihalesine girebilirsin bu bir kanuni haktır eğer yeterli belgen var ise, ancak meşru ve helal değildir. Sen kumaş tüccarısın ancak çatal-kaşık ihalesine şartlar uygunsa girersin ama meşru ve helal değildir. Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye takabilirsin eğer yeterli becerikliğin varsa fakat meşru ve helal değildir. Kamunun malını kendi hesabına-kitabına uygun geçirirsin, kendi kafandan da sonra öderim ve şartları kendi lehine uydurur hatta devrin yobaz-cahil hocasından da cevaz (fetva) alırsın kanuni ve hukukidir ancak meşru ve helal değildir. Bir taraftan asgari ücretle işçi çalıştırır hakkını yersin, bir yatağı-yorganı çok görürsün öte yandan da arsa-tarla-daire biriktirirsin bunu kanuna da uydurursun ama -Allah indinde zındıksın farkında değilsin- yanlız meşru ve helal değildir.
İslam anneliği gereği gibi yüceltmiş ki Hz. Peygambere bir sahabinin sorusu üzerine en yakının kim olduğu cevaben Hz. Peygamber üç defa anne dördüncüsünde baba demiştir. Hatta daha da ileri gidilmiş hac ya da umreye gidecek insan anne ve babasının rızasını almak durumunda kalmıştır. Şimdi öyle evlatlar ortaya çıktı ki anneyi kesen, boğan, katleden bir nesil haline geldik.
Şimdi ben biraz daha ileriye gideyim ve mirastan bahsedeyim, özellikle bizler mal bölüşümünde kız evlada sıfır tolerans, anneye de kerhen bir hisse. Dinimiz böyle bir fetva vermiyor ancak yarı cahil ya da bildiğini doğru dürüst anlatamayan hocalar bunun emir değil tavsiye olduğu ve İslam en çok mağduru koruduğunu dolayısıyla erkek olmaktan başka hiçbir meziyeti olmayana böyle bir hak tanımadığı, yani masum, mazlum ve mağduru önceliyor.
Mücevher varken pul neye yarar?
Aslını bilmeyen kul neye yarar?
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor
Allah'a varmayan yol neye yarar?
Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanı yoktur. Hepimiz beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız. Diyorum ki biz bu vasatı aşmamız için muhakkak yeniden eski diye tabir ettiğimiz aslında hala o seviyeye erişemedigimiz ilim - irfan - eğitim sohbetlerini yeniden hayata geçirmeliyiz.
Ak saçlı, başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!