En önemli skandal ise GAL* olayıdır. İspanya hükümetleri son 50 yıldır Bask bölgesinin ayrılıkçı militan örgütü ETA terörü ile karşı karşıyadır. ETA terör örgütü o güne kadar 800 kişiyi öldürür. Askeri kurumlar ve güvenlik birimleri meseleye duyarlıdır, Sosyalistler de bu nedenle başından beri ETA’ya karşı koymaya kararlıdır. Sosyalistlerin saldırısı genelde siyasaldır. *Antiterözrizm Özgürlük Grubu Bask işçi sınıfı arasında kazandıkları desteği, Bask kurumlarını yönetmek için seçilen demokratik ve ılımlı Bask Ulusal Partisi’yle işbirliği yaparak değerlendirir. Ama ETA’yı silmeye yönelik bir polis etkinliği de sürer. Önceleri yüzlerce militan öldürülüp hapse atılsa da sorun çözülemez. Soruşturmayı sürdüren Yargıç Garzon’un tabiriyle bir Bay X çıkar bir tür nihai çözüm hayal eder: “Hepsi öldürülsün.” İçişleri Bakanlığı örtülü ödeneğini kullanan özel bir birim kurulur. Birkaç polis görevlendirilir. Bu kişiler Fransa’dan profesyonel katillerle işbirliği yapar. Çünkü ETA’nın güvenli sığınağı Fransa’dadır.
Gölge bir örgüt kurulur. “Antiterörizm Özgürlük Grubu (GAL)” eylemlerine başlar. 1983’te iki militanı kaçırıp öldürürler, ikinci de kaçırılanın kimliği yanlış tespit edilir, GAL yine 1984’te ETA ile bağlantısı olmadığı sonradan anlaşılan bir dansçıyı öldürür. Operasyonları denetleyen polisler örtülü ödeneği suç çevrelerinin gece hayatında harcarlar. İki polis memuru bu komplodan tutuklanır, yargılanır 1991’de uzun hapis cezasına çarptırılsa da üst düzey bağlantılarını açıklamazlar. Sonradan verdikleri ifadelerde Sosyalist hükümetten biri susmaları karşılığında affedileceklerini vaat etmiştir.
İki polis vaat edilen sözün boş çıktığını anlayınca bağlılıklarından vazgeçip, Ekim 1994’te İçişleri Bakanlığı’nda birkaç üst düzey yetkiliyi ve bakanı suçlarlar. Yargıcın karşısına çıkmadan önce de avukatlarının yardımıyla Partido Popular’ın liderleriyle görüşürler. Çünkü polislerden birinin söylediğine göre PP’nin iktidara gelmesiyle affedilecekleri vaat edilir. Ayrıca El Mundo editörüne söyleşi verirler. Terörizm vakalarına bakan yargıç, uluslararası üne sahip Baltasar Garzon dönemin Şili Diktatörü Pinochet’nin Londra’da tutuklanması emrini çıkaran isimdir ve bu yeni kanıtlara dayanarak davayı yeniden açar.
Başbakan Gonzalez’in 1993 seçimlerinde adaylarına katılmak için Garzon’u ikna etmesi ama sonra Garzon’un aradığını bulamayarak mahkemedeki görevine geri dönmesi, tam da o tarihlerde GAL davasının gelmiş olması, soruşturmayı biraz daha kızıştırır. 1995-1998 arası bakanlar, dışişleri bakanları, emniyet genel müdürü, üst düzey hükümet yetkilileri ve Bask Sosyalist Parti Genel Sekreteri hakkında dava açılır. Bazısı suçlu bulunup hapis cezasına çarptırılır, aflar ve şartlı tahliyelerle tutukluluk uzun sürmez.
Bazı hükümlülerin iddialarını yargıcın Yüce Divana Başbakan hakkında soruşturma açılması ricası göndermesine yol açtıysa da bir şey kanıtlanamaz.
Kaynak: “İletişim Gücü”, Manuel Castells.