Yaz tatilimi genellikle Bayburt’a bağlı olan köyümde geçirmeyi tercih ederim. Geçtiğimiz yıl ki tatilimde Bayburt’ta iken Ticaret Odası Başkanı Sayın İbrahim Yumak ile (tekrar bu göreve seçildiği için kendisini tebrik ediyorum) sohbet ederken, Bayburt’un gittikçe gerileyen haline çareler aradıklarını dile getirmişti. Bu anlamda bazı projeler düşünüldüğünü, bunların arasında da Bayburt’tan geçebilecek bir demiryolu hattının mümkün olup olamayacağını araştıracaklarını söylüyordu.

Yaz tatilimi genellikle Bayburt’a bağlı olan köyümde geçirmeyi tercih ederim. Geçtiğimiz yıl ki tatilimde Bayburt’ta iken Ticaret Odası Başkanı Sayın İbrahim Yumak ile (tekrar bu göreve seçildiği için kendisini tebrik ediyorum) sohbet ederken, Bayburt’un gittikçe gerileyen haline çareler aradıklarını dile getirmişti. Bu anlamda bazı projeler düşünüldüğünü, bunların arasında da Bayburt’tan geçebilecek bir demiryolu hattının mümkün olup olamayacağını araştıracaklarını söylüyordu.

O anda aklıma Osmanlı döneminde böyle bir projenin var olduğu aklıma geldi. Zira bu konuyla ilgili arşiv belgelerinin olduğunu biliyordum. Ben de bu durumu ifade ettim. Bunun üzerine bu belgelere dayalı bir yazı hazırlayabileceğimi söyledim. Böylece memleketimize bir katkımız olur amacıyla bu projeyi dile getiren bir yazı hazırladım. Bayburt’tan geçmesi planlanan Trabzon-Erzurum Şimendifer hattıyla ilgili Osmanlı döneminde yapılan yazışmaları dile getiren belgelerle bu projenin serüvenini anlatan bu yazımı Haber 69 Dergisi ile paylaştım.

Bayburt’un Anadolu ile Karadeniz arasındaki konumu dolayısıyla önemini dile getiren bir belgede Bayburt için Anadolu’nun iskelesi tanımlaması yapılıyordu. Anadolu’nun iskelesi durumunda olan Bayburt’tan mutlaka bir demir yolu hattı geçmesi gerekirdi. Çünkü Doğu Anadolu ve hatta Güneydoğu Anadolu’nun Karadeniz’e bağlanmasının en kolay noktası Bayburt’tu. Coğrafi konumu dikkate alındığında, Erzurum ve Erzincan’dan geçen demiryolu hattının Karadeniz’e bağlanması için en makul güzergâh Bayburt üzerinden geçecek olanı idi.

Çünkü Bayburt hem kara hem de demiryolları vasıtasıyla Karadeniz’i Anadolu’ya bağlayacak en elverişli yer konumundadır. O dönemin ulaşım araçları dikkate alındığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelen ulaşım araçlarının Karadeniz’e, Karadeniz’den gelenlerin de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya ulaşabileceği en yakın, en kolay ve en kısa güzergâh Bayburt’tan geçmekteydi. Belki de bu konumu dolayısıyla da Bayburt’a Anadolu’nun iskelesi unvanı verilmiştir.

Bayburt için Anadolu’nun iskelesi unvanının kullanıldığı belgede aynen şöyle deniliyor:

"Bayburt kasabası ahalisinin 7 Haziran 1330 tarihinde usul ve kanuna uygun olarak yaptıkları toplantı neticesinde seçilen heyet tarafından verilen istidanamede mevkii ve tarihi ehemmiyetiyle meşhur ve her türlü nakliye vasıtalarından mahrum olan kazamızın muhtaç olduğu şimendifer hattı için Padişahımızın ilk beyannamesindeki (Meşrutiyetin İlanında) Trabzon-Erzurum Hattının beyanatı, hükümetin yıllık programında olmaması kaza sakinlerinde derin bir teessür hissi uyandırmıştır. Bu mühim maksadın daha iyi sonuca ulaşması için Van, Bitlis, Trabzon arasında mühim bir mevki teşkil eden ve Anadolu'nun İskelesi namını kazanmış bulunan Bayburt kasabasının ebediyen harabını doğuracağı tabii bulunduğundan bu elim mahrumiyet karşısında Trabzon Erzurum hattının Bayburt'tan geçmesi için Yüksek makam merkezinize karşı vuku bulacak teşebbüs ve istirhamların olumlu karşılanması ve maksadın hâsıl olmasına himmet buyurmanız istirham edilmiş olmakla gereğinin yapılması vilayetinizin yüksek görüşlerinize bağlıdır."

İŞTE O BELGEErzurum-Trabzon arasında yapılacak bir demir yolu hattı için proje hazırlanmıştı. Hatta bu projenin çizilmiş plan ve krokilerinde yapılacak tüneller ve istasyonlar bile belirlenmişti. Bu projenin uygulaması ne yazık ki ekonomik ve siyasi sebepler yüzünden uygulama şansı bulamadı. Bu proje uygulama şansı bulsaydı bu gün Bayburt gerçekten çok farklı bir konumda olacaktı. Bu projenin hayata geçirilememesi bölgemizin gelişmesini engellediği gibi birinci dünya savaşında da Ordumuzun mühimmat naklinde sıkıntılar yaşmasına ve zayiat vermesine de sebep olmuştur.

Günümüzde bu projenin uygulama şansı var mıdır?

Neden olmasın? Osmanlı Arşivinde II. Abdülhamit döneminde yapılıp ta uygulama şansı bulamayan birçok projenin belgeleri mevcuttur. Bunlardan birisi de boğaz üzerine yapılacak köprü projeleridir. O gün uygulanamayan o projeler bu gün uygulama şansı bulmuştur. Hatta Sultan II. Abdülhamit’in yaptırdığı bir projede Üsküdar’dan Sarayburnu’na yapılması düşünülen bir köprü projesi vardır. Bu gün o güzergâh köprü ile değil ama gelişen teknoloji sayesinde denizin altından tünelle geçilmektedir.

Doğu Karadeniz Bölgesinin Doğu ve Güney Doğu Anadolu'ya bağlanmasını sağlayacak ve Trabzon-Gümüşhane ve Bayburt güzergâhına can verecek bir demir yolu projesi bu gün hala önemini yitirmemiştir. Hatta bu proje bir bakıma Doğu Karadeniz'i Bayburt-Erzurum üzerinden DAP ve GAP'a bağlayacağı gibi GAP'ı da Trabzon-Batum üzerinden Kafkaslara bağlayacak bir projedir.

Nitekim bu hususta bazı teşebbüslerin olduğunu konuyla ilgilenmeye başladığımda müşahede ettim. Doğu Karadeniz bölgesine ait bir televizyonda bu konuda yapılan bir söyleşiye tesadüfen şahit oldum. Programda konuşan Devlet Demir Yolları İnşaat Dairesi Başkanı Bey Efendi İstanbul'dan Sivas'a kadar getirilmiş olan hızlı tren projesinin Erzurum'a kadar devam edeceğini söylüyordu. Hatta Erzincan'dan ayrılacak bir demir yolu hattının Bayburt üzerinden çok kısa bir yol güzergâhı ile ve 40 kilometrelik bir tünelle Of üzerinden Karadeniz'e bağlanmasının düşünce bazında gündemde olduğunu söylüyordu. Bu konuda Üniversitelerle işbirliği yapılarak fizibilite çalışmaları yapılacağını da ekliyordu. Yap işlet modeliyle bu projenin uygulanabilirliğinin mümkün olduğunu da ifade ediyordu.

Bu konuda yukarda zikrettiğim televizyondaki söyleşide Devlet Demir Yolları yetkilisinin makul sözleri ve kararlı tavrı bence bu projenin uygulama alanı bulabileceği konusunda ümit verici bir gelişmedir. Bu projenin tarihi serüveninden de anlaşılıyor ki; kaynak yetersizliği ve dışa bağımlılık sebebiyle hep ertelenmiş. Günümüzde bu sıkıntının çözülemeyecek bir sıkıntı olmadığını düşünüyorum.

Bu proje yakın tarihte Anadolu’nun iskelesi unvanını almış Bayburt ve çevresi için bir can suyu olabilecek bir projedir. Bu sebeple ilgili ve yetkililerin bu konu üzerine yoğunlaşması gerekmektedir. Böyle bir projenin bu gün için ekonomik olup olmayacağı da bütün yönleriyle bilimsel olarak araştırılarak tartışılmalıdır.

Bu projenin arşiv kayıtlarındaki serüvenini daha sonraki yazılarımda Bayburt Postası okurlarıyla da paylaşmak istiyorum.