Malum olduğu üzere uzun zamandan beri dünyada salgın haline gelen Korona virüsü Türkiye'ye de sirayet etti. 2019 Kasım ayında Çin'de ilk ortaya çıktığı söylense de resmen 2019 yılının Aralık ayında dünyayı tehdit eden bir salgına dönüştüğü ortaya çıktı.
Türkiye'de ise 2020 yılı Mart ayında resmi kayıtlara salgın olarak girdi. Bunun üzerine hastalığın görüldüğü bölgelerde karantina tedbirleri uygulamaya başlandı.
Öncelikle yurt dışından gelenlerde tespit edilen bu Korona virüsü zamanla Umre'den gelenlerin Türkiye'nin her tarafından olması ve bunlarını değişik illere dağılmasıyla umrecilerde görülmeye başlayan bu hastalık Türkiye'nin her tarafında yayılmaya başladı.
Bu illerin arasında Bayburt da vardı. Bayburt'ta görülen bu ilk vakalardan sonra özellikle virüsün en yoğun göründüğü İstanbul'dan memleketlerine yazlık amacıyla gelenlerden bazılarında bu virüse rastlanması dolayısıyla bazı köyler karantinaya alınmış ve tedbirler sıkılaştırılmıştır.
Bu korona virüsünün yaşlıları daha çok etkilediği bilinmektedir. Bu sebeple Bayburt'a mevzii olarak dışardan gelenlerde görülmüş olan bu salgın virüsü daha sonra Bayburt'ta bulunan huzur evinde topluca görülemeye başlandığı kamuoyuna yansıdı. Bu Huzur evinde görülen toplu salgın sebebiyle Bayburt, Türkiye'nin gündemine geldi.
Yapılan istatistiklerde nüfusu en az olan vilayet olmasına rağmen söz konusu huzurevinde görülen toplu salgın dolayısıyla Bayburt, bu salgından dolayı meydana gelen ölümler sebebiyle tüm vilayetler arasında 22. sırada gösterildi.
Peki, Bayburt'un bu tür salgınlarla imtihanı yeni miydi?
Bayburt 2019 Covit, Korona virüsü salgını dolayısıyla 2020 yılında Huzurevinde meydana gelen toplu salgın ve bazı köylerinde uygulanan karantinayla gündeme geldiği gibi arşiv kayıtlarında görüldüğü üzere Osmanlı'nın son döneminde, 1910 yılında Rusya merkezli ve dünyaya yayılan salgın Kolera illeti dolayısıyla Bayburt yine gündeme gelmiştir. Dünyayı kasıp kavurmakta olan ve Bayburt'a da sirayet eden bu Kolera illeti dolayısıyla oluşturulmuş olan karantinada meydana gelmiş bir kargaşa dolayısıyla Bayburt yine gündemde olmuştur.
Daha önce ülkemizde doktorlara yapılan hakaret ve saldırılar üzerine kaleme aldığım bu belgeyi burada bir daha dile getirmek istedim.
Dönemin Erzurum Valisi Celal Bey'in Dâhiliye Nezareti'ne çektiği bir telgrafta Kolera salgını dolayısıyla Bayburt yakınlarında, Maden Hanları'nda bir karantina oluşturulduğu ve bu karantinada meydana gelen bir askerin ölümü sebebiyle cereyan eden tatsız olaylardan bahsedilmektedir.
Karantinahane'de bulunan bir askerin aniden ölmesi, belli ki ahaliyi ve karantinada bulunanları endişelendirmiş ve olayın karantinahane'deki doktorlardan birisinin adamı zehirleyerek öldürdüğü iddiasıyla galeyana gelmişler. Karantinadakilerin söz konusu doktora saldırmaları üzerine doktorun, Bayburt merkezine kaçarak canını zor kurtardığı bildirilmektedir. Karantinada görevli doktor kalmayınca da karantinada bulunanların, Karantinahane'den kaçmaya teşebbüs edebileceği belirtilerek alınan tedbirlerden bahsedilmektedir.
Bu tedbirlerin başında kolluk kuvvetleri vasıtasıyla karantinadan kaçanlar hakkında Cerâim-i Sıhhiye/Sağlık Suçları kanunu gereğince işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
İşte 1910 yılında Kolera salgını dolayısıyla Bayburt yakınlarda Maden Hanlarında oluşturulan Karantina mevkiinde meydana gelen olaylarla ilgili Erzurum Valiliği'nin Dâhiliye Nezaretine çektiği telgraf:
Sıra Numarası: 217
Türkiye'de ise 2020 yılı Mart ayında resmi kayıtlara salgın olarak girdi. Bunun üzerine hastalığın görüldüğü bölgelerde karantina tedbirleri uygulamaya başlandı.
Öncelikle yurt dışından gelenlerde tespit edilen bu Korona virüsü zamanla Umre'den gelenlerin Türkiye'nin her tarafından olması ve bunlarını değişik illere dağılmasıyla umrecilerde görülmeye başlayan bu hastalık Türkiye'nin her tarafında yayılmaya başladı.
Bu illerin arasında Bayburt da vardı. Bayburt'ta görülen bu ilk vakalardan sonra özellikle virüsün en yoğun göründüğü İstanbul'dan memleketlerine yazlık amacıyla gelenlerden bazılarında bu virüse rastlanması dolayısıyla bazı köyler karantinaya alınmış ve tedbirler sıkılaştırılmıştır.
Bu korona virüsünün yaşlıları daha çok etkilediği bilinmektedir. Bu sebeple Bayburt'a mevzii olarak dışardan gelenlerde görülmüş olan bu salgın virüsü daha sonra Bayburt'ta bulunan huzur evinde topluca görülemeye başlandığı kamuoyuna yansıdı. Bu Huzur evinde görülen toplu salgın sebebiyle Bayburt, Türkiye'nin gündemine geldi.
Yapılan istatistiklerde nüfusu en az olan vilayet olmasına rağmen söz konusu huzurevinde görülen toplu salgın dolayısıyla Bayburt, bu salgından dolayı meydana gelen ölümler sebebiyle tüm vilayetler arasında 22. sırada gösterildi.
Peki, Bayburt'un bu tür salgınlarla imtihanı yeni miydi?
Bayburt 2019 Covit, Korona virüsü salgını dolayısıyla 2020 yılında Huzurevinde meydana gelen toplu salgın ve bazı köylerinde uygulanan karantinayla gündeme geldiği gibi arşiv kayıtlarında görüldüğü üzere Osmanlı'nın son döneminde, 1910 yılında Rusya merkezli ve dünyaya yayılan salgın Kolera illeti dolayısıyla Bayburt yine gündeme gelmiştir. Dünyayı kasıp kavurmakta olan ve Bayburt'a da sirayet eden bu Kolera illeti dolayısıyla oluşturulmuş olan karantinada meydana gelmiş bir kargaşa dolayısıyla Bayburt yine gündemde olmuştur.
Daha önce ülkemizde doktorlara yapılan hakaret ve saldırılar üzerine kaleme aldığım bu belgeyi burada bir daha dile getirmek istedim.
Dönemin Erzurum Valisi Celal Bey'in Dâhiliye Nezareti'ne çektiği bir telgrafta Kolera salgını dolayısıyla Bayburt yakınlarında, Maden Hanları'nda bir karantina oluşturulduğu ve bu karantinada meydana gelen bir askerin ölümü sebebiyle cereyan eden tatsız olaylardan bahsedilmektedir.
Karantinahane'de bulunan bir askerin aniden ölmesi, belli ki ahaliyi ve karantinada bulunanları endişelendirmiş ve olayın karantinahane'deki doktorlardan birisinin adamı zehirleyerek öldürdüğü iddiasıyla galeyana gelmişler. Karantinadakilerin söz konusu doktora saldırmaları üzerine doktorun, Bayburt merkezine kaçarak canını zor kurtardığı bildirilmektedir. Karantinada görevli doktor kalmayınca da karantinada bulunanların, Karantinahane'den kaçmaya teşebbüs edebileceği belirtilerek alınan tedbirlerden bahsedilmektedir.
Bu tedbirlerin başında kolluk kuvvetleri vasıtasıyla karantinadan kaçanlar hakkında Cerâim-i Sıhhiye/Sağlık Suçları kanunu gereğince işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
İşte 1910 yılında Kolera salgını dolayısıyla Bayburt yakınlarda Maden Hanlarında oluşturulan Karantina mevkiinde meydana gelen olaylarla ilgili Erzurum Valiliği'nin Dâhiliye Nezaretine çektiği telgraf:
Sıra Numarası: 217
Mahreci [Çıkış Yeri] Erzurum
[Çıkış] Numarası:26818
Aded-i Husûsî (Özel numarası): 696
Aded-i Umûmî (Genel Numarası): [1]399
DÂHİLİYE NEZARET-İ CELÎLESİNE
DÂHİLİYE NEZARET-İ CELÎLESİNE
Dün Bayburt ve civarındaki Maden Hanlarında tesîs olunan Karantinahâne'de, efrâd-ı cedîdeden [yeni tertip askerlerden] birinin koleraya benzer bir rahatsızlık sebebiyle vefat etmesi üzerine, karantina altında bulunan ahali ve askerler; “zehir vererek hastayı öldürdünüz” diyerek tabibi tazyîk ettiklerinden [tabibin] Bayburt’a firâra ve ilticaya mecbur olduğu ve karantinadaki yatanların da tabibin firârı üzerine bu gün karantinayı terk edip kaçması ihtimali bulunduğu Bayburt Kaymakamlığı'ndan bildirilmiş ve bu halde yapılacak muʻâmelenin açıklanması üzerine, mevki kumandanlığından talep edilecek askerin refâkatiyle doktorun, görev yerine iʻâdesi ve karantina müddetini beklemeyerek kaçmaya cüret edenler olur ise haklarında cerâʼim-i sıhhiye [sağlık suçları] kanununun tatbîki lâzım geleceği cevaben bildirilmiş ve Bayburt Mevki Kumandanlığı'na bu şekilde tebligât îfâsı lüzûmu Yedinci Fırka Kumandanlığı'na tebliğ edilmiş olduğu maʻlûmât olmak üzere maʻrûzdur.
10 Eylül sene[1]326 [23 Eylül 1910]
Erzurum Valisi
Celal”