Olay akışı geriden ileri doğru değil, ileriden gerilere doğru, kurgu da ona göre… Olaylara gelince öyle büyük olaylar yok; her şey ve her kişi sıradan görünüşte… Bir kızılcık, bir dut ağacı, bir öğretmen, bir köy, bir ağıl, uzaklarda bir vefasız sevdalı. Gelgelelim iş anlatıma, öykülemeye, yorumlamaya gelince; bir özgünlük, kendine görelik görülüyor. Sıradanlıklardan varsıllıklar, doğallıklardan olağanüstülükler, ayrıntılardan felsefik çözümlemeler çıkarıyor yazar Mustafa Tokgöz, betimlemeleri ileti ve anlam yüklü.

Yeni rutinleri keşfettiriyor okura, “toz-duman” olayının gerçekleştiği yere götürüyor. Ateşi izlerken, ateşin aslında kendi sonunu de getirdiğini düşünüyor ve düşündürtüyor. Yaşam-toprak-ölüm-yeniden dirim… Bu çevrimi de sorguluyor derinine, anlamaya ve anlatmaya çalışıyor materyalistçe.

Yazarımızın bir önemli ayrıksılığı da, başkalarının iç dünyalarında birikenler üstüne de düşünmesi ve oralara dalıp, oralardan yaşam ve yaşanmışlıklar bağlamında bir şeyler çıkarmaya çalışması.

Hikâyeleri uzun, olayları ise yılan hikâyesi gibi uzun uzadıya değil, insan davranışların yorumlamaları ve irdelemeleri uzun.

“Belki bugün bir hırsız girer de şenlenir evim” dedirten yaşlı yalnızlığının çarpıcılığını okuyorsunuz Mustafa Tokgöz’ün “Ağıldaki Kızılcık” adlı öykü kitabında (Kora Yayınları). Ve kitaptaki 7 adet öykünün birçoğu Anadolu belgeseli gibi. Bir televizyon belgeselinden tek farkı ise görsellik, yazınsallık değil, tin üflüyor yazar o belgesellere. Onların neler taşıdıklarını, içerdiklerini, içereceklerini algılıyorsunuz.

Mustafa Tokgöz’ü ilk kez okuyorum. Ben sevdim, kendi özgün biçemini ve kurgulama biçimini bulmuş bir yazar. Size de salık veririm.
 
Özdeyişlerim ve horyatlarımdan bir demet

Özdeyiş demek, horyat yazmak apayrı bir yetenek ve düşünce birikimi ister. Övünmek gibi olmasın da bendeniz edebiyatın çok az girilebilmiş bu alanlarına girmiş, o alanların ustalarından onay alabilmiş bir şair-yazarım.

Önce özdeyişlerimden bir demet sunayım:

"Yazmasam öleyazardım."
“Yazarın yerdeş yandaşlıklara, protokol ziyaretlerine, güç odaklarıyla lobi yapmaya ihtiyacı yoktur.” Yazar, oturur yazar. Yazdığıdır tüm gücü.”
"Yalan dünya" deniyor nice şiir ve şarkıda, düzyazıda, özdeyişte... Oysa dünya hiç yalan söylemedi.
“Baş değil, ‘Aşk’ koymuşum Türkiye'min yoluna.”
“Ulus ötesi bir insanlık, bugün için olmayacak düş de olsa, düşlemimizde hep olmalı, büyümeli.”
“En çarpıcı sanat eseri boyalı bir kadın dudağıdır.”
“Benim gönlümde padişahlık yok ki, birisi taht kursun, ben de onun tebaası olayım. Benim gönlümde sevgisel eşitlik, sevgi sosyalizmi var.”
"Sadakatin aşırısı hamakata (ahmaklık, budalalık) dönüşür."
“İliklerine dek kişilik olanla, iliklerine dek silik olanlar kolay seçilirler, bakmasını bilirsen.”
"Her ilgiden bilgi çıkmaz, bilgi çıkaran ilgileriniz olsun."
"Astlık, üstlük olan yerde dostluk kalmıyor."
"İyi etki, en büyük övünç ve mutluluklarımın başında gelir." 
“Ölümün olmadığı bir dünya düşünün, ölümü anlarsınız.” 
“Kalbiniz durmadan kabrinizi düşünüyorsa ya da birilerinin telkini ile bu oluyorsa, vah size…”
“Bal, yal olur yalnızın sofrasında...”
"Deniz kızı"nın ardına düştü atalarımız, ‘deniz gizi’ni araştıracak yerde...” 
"Düşünmek anlamlandırabilmek, sanatsa anlam yükleyebilmektir." 
"Tek varlığım ve tek yokluğum zaman."
“Gelecek öngörüsü, cehdi, birikimi olmayan geçmişe sığınır, çünkü o kolay.”
“Etkin, yetkinden ibaretse, sen yok hükmündesindir aslında.”
“Tepkisini beyni ile değil, cinsel organı ile gösteren bir toplumdur Türkiye toplumu.” 
“Partilerde fikir değil, zikir esastır; toplu zikir, uyuşturma, uyumlaştırma, itaat esaslı...”

Ve şimdi dev horyatlarımdan örnekler:

Susarmış
Kum yanar çöl susarmış
Vahada gül bitirdim
Goncasını su sarmış

Özlemin iz
İz özlem, özlemin iz
İçimi iz iz etti
Bu artan özleminiz

Özlemde mi?
Sevdalık özlemde mi?
Vuslata sancı olur
Aşığın özlem demi

Ölü mü mumyalandı
Ölüm mü mumyalandı
Vakitte kum yalandı
Işıkta mum yalandı 

İliştiri: Başımdan çok geçtiği içindir bu uyarı: Yukarıdaki horyat ve özdeyişler kitaplarım, sosyal medya sayfam ve köşe yazılarımda yayımlanmıştır. Hani ola ki, uyanıklık edip, alıp “Benim” diye caka satacaklar olur ise, vazgeçsinler, yakalar rezil ederim, hep yaptığım gibi. Bu uyarıdan dolayı, iyi niyetli ve dürüst okurlarımdan özür dilerim.