Hadi, meraklısına cazip gelecek, onun ilgisini çekecek, keşfe değer tek bir unsur öne çıkarılmamış ve hayli eksik Bayburt sergisini bir kenara bırakalım. Standı gezen bir ziyaretçinin eline alacağı Bayburt’u anlatan nitelikli bir broşür olsun hazırlanmamış.

Bilindiği üzere ülkemizde teması ‘turizm’ olan iki önemli fuar organizasyonu söz konusu: Biri ‘Travel Turkey’, diğeri ise ‘Emitt’. İlki İzmir’de, ikincisi ise İstanbul’da düzenleniyor.

Ana sponsoru Kültür Bakanlığı, belediye ve ilgili kuruluşlar olan bu fuarların temel amacı ülke turizmine katkı sağlamak. Dünyanın en büyük 5. turizm fuarı iddiasını taşıyan ve ’18. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’ başlığıyla açılan ‘Emitt 2014’de görücüye çıkan destinasyonlar arasında Bayburt da vardı.

Bir başka amaçla yolumun düştüğü fuarda, Bayburt standına uğramamak olmazdı. Kalabalığın içinde, meraklı gözlerle bizim kenti ararken, çoğunluk alelade stantları geçip Bayburt’la göz göze geldiğimde, -öncelikle- içinde gurur da olan o malum duyguya gark olmadım değil. Ama bu hislerimin yanı sıra, daha ilk bakışta basmakalıp düzenlendiği gözden kaçmayan Bayburt sergisine hayıflandığımı da itiraf etmeliyim.  

Neylersin ki dost acı söyler. Dahası, bedeli ne olursa olsun gerçeği söylemek ve halkın sesi olmak babında gazeteciliği muteber kılan o şiar nezdinde; yapılmış olanları ve asli görevleri bir lütuf gibi tekrarlamak, sıradan olanı matahmış gibi sunmak, iğne ucu kadar çıkar ve menfaat gözetmek, eğilip bükülmek ve benzeri tutumlar bazı gazetecilerin harcı değil…

Bayburt insanın sıcaklığı ve misafirperverliğinin yarattığı tuhaf bir huzur eşliğinde bir yandan fotoğraf çekiyor, bir yandan da birbirinden başka Bayburt standları tahayyül ediyorum:

***

Bayburt’un o göz alabildiğine uzanan kırlarına, çayırlarına, o eşsiz doğasına göndermesi olan yemyeşil ve aldan mora, menekşeden sarıya bezenmiş çiçeklerle süslü bir zemin. Bu zemin üzerinde yükselen ve bir kubbeyi izler gibi bakılan, her biri yöreye dair bir ‘değer’i taşıyan, mahmelleri Bayburt taşıyla örülmüş sütunlar. Sütunlar üzerinde, kitabe misali yazılarla, değerlerimizi özetleyen şahane metinler, kaba kayıtların, külliyatın, üzerinde yapılmış eğreti manipülasyon nedeniyle ‘kiç’ diye tanımladığı görüntülerin ötesine geçen fotoğraflar. Ve altında ona dair bilgi, belge, doküman ve diğer eşyalar… 

*

Bire bir ölçülerde inşa edilmiş ‘Yeraltı Şehri’nden veya ‘Çımağıl Mağarası’ndan bir kesit. Gerçeğine uygun loş koridor ve salonların/bölümlerin her birine ayrılmış, misal ‘ehram salonu’ gibi Bayburt’un bir değeri. Bir ucundan girilip diğerinden çıkılan yeraltı şehrinin veya mağaranın kiminde duratrans, kiminde projeksiyon/video ile sunulan görüntülerle yapılan tanıtımlar…

*

Çoruh kenarında bir çay evi. Ehramdan yapılmış örtüleriyle masa ve sandalyeler. Bayburt standına gelen ziyaretçiler, bu masa ve sandalyelerde soluklanıyor, ikram edilen çaylarını yudumluyor, kete ve lorun tadına bakıyorlar. Bardaktan şekerliğe her şey Bayburt’taki bir çay evi gibi, gerçek. Karşıda, suyun kenarında Bayburt Kalesi. Duvarlarına yerleştirilmiş dev bir perde ve perdede gösterilen, Bayburt’un özüne, gerçekliğine, çetinliğinde yatan zenginliğine, tarihsel ve kültürel değerlerine yakışan, onları yansıtan Bayburt fotoğrafları.  Buçukta ve saat başı tekrar edilen azami 5 dakikalık projeksiyon gösterilerine, fuara gelen insanları ellerindeki zillerle, ‘Bayburt gösterisi başlıyor’ diye sözlü davet eden görevliler…

***

Gürüldüğü ve çoğaltılması mümkün bu örnek tasarımlardan anlaşıldığı gibi hem boş, hem de çoğu zaman olduğu gibi, insanların samimi çabalarına karşın burada da aleni bir vasatlık söz konusu derken haksız değiliz. Artık herkes ifade ediyor ki, etkinliklere ve en mühim şenliklerimize bile, her geçen gün ilgi azalıyor. Bunun nedenlerini, ‘Emitt 2014’ turizm fuarında görücüye çıkan Bayburt destinasyonuna şöyle bir göz atarak irdelemeye çalışalım.

Öncelikle düzenleme, Bayburt’u yeteri kadar anlatıp tanıtmadığı gibi hayli basit kalmış. Elbette önemli, ama Bayburt kaleden ibaret değil. Dahası, çözünürlüğü düşük foreks baskılarla, koca bir blok, kalenin etkisini de azaltmış. Kaleden başka, alana yerleştirilmiş Dede Korkut kümbeti ile tamamlanan düzenleme, hemen her kentte görülen, kale ve türbeden ibaret…

Hadi o ilk akla gelen, meraklısına cazip gelecek, onun ilgisini çekecek, keşfe değer tek bir unsur öne çıkarılmamış ve pek eksik Bayburt sergisini bir kenara bırakalım. Standı gezen bir ziyaretçinin, eline alacağı ve birazcık olsun farklı ve nitelikli bir broşür olsun hazırlanmamış. Bir çanta dolusu evrakla ayrıldım stantdan. Takvimden kitaba, broşürden bültene bir bir incelediğim o kaynaklarda, Bayburt Belediyesi’nin çalışma raporlarından öte bir şey bulamadım.

Belediyenin 2009’dan 2014’e hizmetlerini anlatan bir dvd yerine, misal, ‘Bayburt; Anadolu Mirasının Kavşağı’ başlıkla hem de prestij niteliğinde bir tanıtım filmi; enikonu tasarlanmış, kip örnek bir ‘guide’ hazırlanabilirdi oysa. Oysa, gelişigüzel yazı ve fotoğrafların aksine öz, şiirsel ve hatta epik metinlerle, içeriksel ve biçimsel yapılanması çözümlenmiş, vurucu ve her biri kentin ‘punctum’u fotoğraflarla bakanın aklında yer eden, Bayburt’u özetleyen, tarihsel ve kültürel değerlerini resmeden bir tanıtım kitapçığı hazırlanabilirdi… 

Bir kenti, Bayburt’u temsil eden kamuoyuna açık böylesi bir etkinlik, neden daha geniş kitlelerin kolektif çalışması ile yürütülmez? Neden meseleyi bilenlere, uzmanlara, işinin ehli olanlara danışılmaz? Neden hemen her alanda aynı isimlerin aksine, farklı görüş ve yapılara yer verilmez?  Neden, böylesi etkinliklerin sonunda, doğrusu ve eğrisiyle her şeyi değerlendiren bir rapor hazırlanmaz?..

Bu ve benzeri etkinlikler; ileri gelenlerin tekelinden çıkıp tabana yayılmadıkça, her türlü çıkar ve beklenti bir kenara bırakılmadıkça, işinin ehli olanlara danışılmadıkça, kentleşme ve estetik anlayışı sorgulanmadıkça, geçmişe yaraşır bir kültür havzası olmak hedeflenmedikçe, kendi köklerinden beslenilmedikçe, özne Bayburt deyip her türlü görüşü ve farklılığı kucaklamadıkça; yapılan tüm etkinlikler siyasi ve popüler kaygıdan, eyleş ve israftan, vasattan ve hakkını verememekten öteye geçemeyecektir maalesef…

Fuarda, yolu Bayburt destinasyonuna düşen bir ziyaretçinin gözüne, belediye ait kitabın 169. sayfasında yer alan şu metin ilişse; ‘İhale aşamasına gelen Şehit Osman Villaları birbirinden şık evlerin yanı sıra geniş alan düzenlemesiyle de şehircilikte örnek olacak. Yepyeni bir hayat tarzı ve ultra lüks konutlar, Bayburt’ta standartları yükseltecek.’ Sizce o kişi ne düşünür?

Turizm fuarı… Belediye hizmetleri... İhale... Şehit Osman... Ultra lüks konutlar... Yükselen standartlar… Ve Anadolu’nun aşina bir kenti… Bayburt destinasyonu, yani hedefi, yeri ve yönü, ‘bu mu’ diye sorar mı acaba?