Hayat, sınavdır… Hayat demek, sınav demektir… Sınavların en büyüğü hayattır… Ve her canlıya geri alınmak üzere verilmiş bir emanettir... Bu büyük sınav, küçük sınavlara bölünmüştür…Ve küçük sınavlar alınan nefes sayısı kadardır… Yani küçük sınav, her an ve her nefestir... O yüzden, “Son nefeste imanla gideyim” herkesin duasıdır… Çünkü hiç kimse bilemez son nefesi ne zamandır…
Hayat her nefesin hesabını sorar, çünkü sınavdır… Sınavda beklenen şey ise doğru cevaptır… Soru her an, her söze ve her davranışa sorulur… Ya da şöyle diyelim, her an her söz ve her davranış, hayat tarafından soru olarak algılanır… Ve sonrasındaki her söz ve her davranış cevap olur; ama tabii ki bu cevap da bir soru olmuş olur hemen, çünkü hayat bir sınavdır…
İnsanın her an söylediği söz, yaptığı davranış için hayat hemen sorar: “…mu demek istediniz?” “… dan emin misiniz?” Sorar hayat!… Çünkü sınavdır!…
Meselâ biri, birine ya da kendine şöyle der: “Ben hiç yalan söylemem!” Hayat o an hemen bunu soru olarak o kişiye sorar: “Ben hiç yalan söylemem, mi demek istediniz?” Ve yine sorar: “Emin misiniz?”
Hiç gecikmez yalan söylemek ya da söylememek arasında karar verilmesi gerekecek enteresan bir durum, bir olay ya da bir kişi ile sınanma meselesi…Çünkü, söz sınavdır…
Dualar da beddualar da böyledir… Der ki biri: Allah senden razı olsun, diye birine… Hemen aynı anda sorar hayat: “Allah senden razı olsun, mu demek istediniz? Emin misiniz?” Der ki biri: “Allah senin belânı versin, diye birine… Hemen aynı anda sorar hayat: “Allah senin belânı versin, mi demek istediniz? Emin misiniz?”
Derler ya: “Büyük lokma ye; ama büyük söz konuşma!” diye. Çünkü büyük sözün büyüktür sınavı da...
Sözün büyüğü, eminlik derecesidir aslında… İnsan ne kadar eminse, sözü o kadar büyüktür işte…
Meselâ en çok sevenler sınanır değil mi? Nedendir? Çünkü en çok sevenler büyük konuşur…
Seven biri, sevdiğine şöyle der: “Hayatım, her şeyim, canımdan öte canım sensiz yaşayamam… Sensiz olacağıma ölürüm daha iyi… Senin için yakarım her şeyi...” Hayat o an hemen bunu soru olarak o kişiye sorar: “Sensiz yaşayamam, mı demek istediniz? Sensiz ölürüm, mü demek istediniz? Senin için her şeyi yakarım, mı demek istediniz?” Ve tekrar sorar: “Emin misiniz?”
Hiç gecikmez bu sevginin derecesini ölçecek enteresan bir durum, bir olay, bir kişi ile sınanma meselesi… Çünkü davranış sınavdır…
Emin olunanda sabit kalmaktır asıl mesele…Düzenli yapılan her şey iyidir meselâ… Bir işte on bin saat çalışana söylenir ‘işinin ehli’ diye…Çünkü, her “Emin misin?” sorusuna “Evet!” cevabını almıştır hayat her seferinde… Emin olandan emin olur hayat da… Yanar her şey bir damla şüphe ile… Her seferinde, her ne olursa olsun, emin olmaktır doğru cevap!... Çünkü emin olmak iman etmek, demektir!“ Son nefeste imanla gideyim.” herkesin duasıdır… Çünkü hiç kimse bilemez son nefesi ne zamandır…