Bütün başarıların altında yatan tek sebeptir çaresizlik… Çünkü başka türlüsü değildir mümkün... Çünkü başarılı olmayan, varlık âleminde görünmeyecektir... Başarı her alanda, her yerde ve hep çeşitli çeşitli…Belki biri için tenceresinde yemeğidir yaptığı… Belki birinin sinirlenmesine rağmen kalp kırmamak adına kendini tutup söylemediği… Belki tarihin derinliklerinde öğrenmek bir zamanı… Belki öğretmek okumayı… Belki keşfetmek matematikte bir bilinmeyeni…Her nasılsa ya da her ne ise…Var olacaktır işte o başarı... Neyse “çıkış” diye kendi karanlığında gördüğü, oraya doğru tutar ışığını... Karanlığı aydınlatmak, olmayanı oldurmak, olanı gördürmek... Neyse derdi, olur dermanı...
Herkesin derdi vardır ve olmalıdır da.. Hayat için dert yeri derler, kimileri çilehane... Doğrudur ve başka türlüsü de düşünülemezdir... Her şey aşktandır, her şey derttendir desek yeri... Sonuçta aşk da bir dert değil mi ki?...
Dertsiz insan olmaz derler... Çünkü dert, insanın keşfinin başladığı yerdir... Çünkü dertleri çözerken olur dünya bilinir... Bir dert çözüldüğünde görünen, derman olur… Demek ki, derman, dert olmadan olmuyor… Dert sebeptir, derman sonuç başka bir deyişle... Evliyaların duasıdır, “Allahım beni dertsiz koma.” diye... Derdin varsa yaşamak için umudun var demektir... Zaten dünya dediğimiz yer, dert-derman, sorun- çözüm, sebep- sonuç, ilk-son, var-yok üzerine kurulu... Fakat bütün mesele,“dertleri dert etmemek”tir... Çünkü “her şeyin vardır bir çaresi” ama öyle ama böyle... Keramet, “olan”ı hayır bilmektedir... Çünkü “olan”ı, sadece Allah bilir... Çaresizlik, çaredir her durumda…Çünkü başka bir yol yoktur “olur”a çıkan…Yolu açan çare değil, çaresiz kalmaktır. Bu yüzden her başarının altında çaresizliktir yatan…“Başka yol yok!” dediğinde yeni yolu açar insan… İşte açılan her yeni yolun adıdır çare… Ve bu durum var olur her an içinde…
Kısacası, her çarenin önünde çaresizlik durur. O yüzden derler, derdin dermanındır diye... Derman derttedir, derttendir vesselâm… Karadutun lekesini karadutun yaprağı çıkarır misâl… Türkçede bitmek fiili bile hem son demektir, hem başlangıç... Elindeki tohumu atarsın toprağa, elindeki tohum biter… Toprağın altına giren tohum, girdiği yerden biter…Baş verir… Filiz verir… Tohum, hem yok olur, hem yok olduğu yerden de var... Böyledir işte... Hiç gibi… Var gibi... Yok gibi... Zannettirir insana hep her şeyi masal gibi... Her şey kendinden menkuldür neticede... Ve her şey kendinden kendine nakil... Olandan olmayana seyir… Sürer gider an be an sâkit… Başladığı yerde biter derler... Neresidir ki o yer? Baş gibi… Son gibi…