Önce şunu açıkça ve önemle ifade edeyim: “Şimdilerde tutmasak da din’le işimiz olmasa da biz Müslüman ve de dindar Bayburtlu bir ailenin çocuğuyuz ve 47 sene, 11 yaşımızdan 58 yaşımıza dek oruç tutmuşuzdur.”
Bunları, Ramazan ayının her halini bildiğimi vurgulamak için söylüyorum.
Ramazan adına sergilenen abartılı söylemlerle, densizlikleri yazacağım bugün. Onlardan iki örnek vereceğim. İşte ilki:
"Hostes hanımının yüzünde Muhammedî bir tebessüm" varmış, öyle anlatıyor anısını o "Muhterem"...
“Hostesimiz orta yaşlı bir hanımefendi ve yüzünde Muhammedî bir tebessüm...niyetli olduğunu anlayınca, ilk poşet sudan başka bir şey istemedim ve o poşeti aldığıma da pişman oldum...yardım gayretimin karşılıksız kaldığını tahmin edersiniz... Artık bütün yolcuların istekleri karşılanmışken, hostes hanımefendinin Muhammedî tebessümü değil elbette fakat kendisi fena yorulmuştu...ben öyle zannedeyim...
En arka sırada ve otobüs yolcularının katiyen hissedemeyecekleri şekilde akşam namazını edaya başladı...
O hanımefendi ile aynı dinden olmanın gururu yükseldi içimde...inanın, o dinin adının İslam olduğu aklıma bile gelmeden...”
"Muhammedî tebessüm" nasıl bir şey acaba? Hazreti Muhammed'i gören yok, resmi yok, resmini yapmak yasak... Hazreti Muhammed elbette tebessüm edermiş. Ama bu tebessümün bir çizimi, görseli yok, hakkında bilgimiz yok. Peygamberin fiziksel özelliklerini anlatan Şemail-i Şerif’ler var, o kitapların derlenmiş bir halini Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi şöylece yazmış tebessüm bağlamında: “Gülmesi çoğunlukla tebessüm şeklindeydi. O gülerken dişleri dolu tanesi gibi bembeyaz görünürdü.”
Bu anlatım ve betimleme, son derece yetersiz. Bu yetersiz anlatım ve betimlemeden yola çıkarak Hazreti Muhammed’in tebessümü ile bir otobüs hostesinin gülücüğü arasında bire bir benzerlik kurmak yersiz bir gayretkeşliktir. Ben yazsam bunu, kıyamet kopardı.
RAMAZAN KEYFİNİ KÂFİRLİK SAYAN İSMET ÖZEL’İN İSLAMÎ KEYİFLERİ
“Bizi Türklükten nasıl uzak tuttuklarını anlamak için bizi İslam'dan nasıl uzak tuttuklarını anlayabilmemiz lazım. Bugün Ramazan ayındayız. Bize Ramazan ayı denince ne anlaşılması gerektiğini gayr-i Müslimler telkin etti. Biz Müslüman olarak Ramazan ayının ne manaya geldiğini ve tuttuğumuz orucun neye tekabül ettiğini bilmeden yaşıyoruz. Billboardlarda falan görüyoruz: ‘Ramazan keyfi...’ bilmem ne. Bu kâfirlerin işidir. Çünkü dünya kâfirlerin cenneti, Mü'minlerin zindanıdır. Ramazan keyfinden bahseden insan kâfirdir. Ramazan keyifli bir şey değildir. Ramazan'ın keyfi çıkarılmaz. Bizim kültürümüzde Ramazan eğlenceleri doğrudan doğruya kâfirlerin icat ettikleri şeylerdir. Ramazan eğlencesi olmaz. Çelimli Çalım (1) okuyanlar Müslüman'ın üç türlü eğlencesi olduğunu öğrenmişlerdir. Hadis-i Şerif bildiriyor bunu bize. Bir, atını eğitirken aldığı zevk; iki, ok talimi yaparken aldığı zevk; üç, helaliyle oynaşırken aldığı zevk. Müslümanın bu üçünden başka eğlencesi olmaz.” (2)
İsmet Özel’inki zevk değil, zevk sapıklığıdır. Yani atını eğit, okunu at, cinsel ilişki kur, zevk dediğin bu kadar. Bugünün dünyasında at eğitmek ve ok atmak da özel zevkler olmuştur, geniş kitlelerin bunlarla ilgisi kalmamıştır. Eh o zaman kalıyor geriye, cinsel ilişki.
Evet evet, zaten dinbazların tek zevki de odur… Bunlarda okuma zevki yok, yaşama zevki yok, sanat zevki yok, yok oğlu yok…
1) Derginin adı
2) http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IcerikDetay?Id=1046&IcerikId=1679&PageId=1