Araştırmacı-yazar, şair Kaan Turhan’ı kaybettik genç yaşta… O benim yüzünü görmediğim bir dostumdu. 10’u aşkın kitap yazdı, birçoğunu yolladı bana, okudum yazılar yazdım, hepsine teşekkürler etti.

Onun en son yazı yazdığım kitabı ile ilgili yazıyı kendi web sitesinde buldum, aşağıya alıyorum ve saygıyla anıyorum onu, ışıklar ve kitaplar içinde uyusun…

Akçura, Galiyev, Gaspıralı Gökalp ve Kaan Turhan

“Ortalıkta insanlara doğru yolu gösterecek insanlar kalmadığı zaman, sana mürşit olarak kitap yeter” Şair Nâbî.

Kaan Turhan, böylesi mürşitleri yetiştiren bir eren… İyi bir şair, iyi bir araştırmacı-yazar. Kitapsız yılı yok. Kaç kitabı olduğunu sayamadım ama bende çoğu var ve yazarınca imzalı.

Kaan Turhan son kitabını gönderdi geçen hafta. Doğu Kitabevi tarafından yayımlanan bu kitap “Dilde, Fikirde, İşte Birlik/Akçura-Galiyev-Gaspıralı-Gökalp” adını taşıyor.

“Ey ulu Allah’ım Türklüğümü benden esirgeme” diye yakarmıştı rahmetli Ebulfez Elçibey. Elbette Tanrı’ya yalvaracağız bu bağlamda, ama Türklüğümüzü öğrenmek için de çok okuyacak, çok araştıracağız.

Türklük en iyi kimden öğrenilir? Elbette Türkçülerden. Türkçülerin en ileri gelen ideologları kim peki? Bu soruya yanıt veren çoktur ya, kitapla yanıt veren çok azdır. Kaan Turhan işte bu kitabıyla, Kemalizmin de ana kaynağı olan Türkçülük ideolojisini, Türkçülüğün önemli isimleri olan Yusuf Akçura, Sultan Galiyev, İsmail Gaspıralı ve Ziya Gökalp’in fikirleriyle karşılaştırmalı olarak anlamlandırmış, derinleştirip içini doldurmuş.

Tam burada Kaan kardeşimin önemli bir belirlemesine yer vermek istiyorum: “Gökalp, Akçura, Gaspıralı… Hem uzak, hem yakın aydınlar…”

Türkçü, bilimsel, demokratik, antiemperyalist ve laik olmak bakımından çok yakınlar. Uzaklıkları ayrıntılarda.

Yakınlıklarını dökümleyelim:

-Kapitalizm-emperyalizm ve Osmanlı üzerine, “Osmanlı ve Dış Borçlar” başlığı altında Yusuf Akçura’nın yaptığı tahlil şöyle: “Avrupa sermayesi yerlileri soyup soğan çevirerek sanatsız, sermayesiz, yersiz, yurtsuz bırakmak gayesine ermek istiyor. Yerliler iş hayvanı olacak.”

-Günümüzde “açılım süreci” pohpohçularının millet olgusu yerine dillendirdiği “İttihadı anasır” yani unsurların, halkların birliği safsatası o gün de pek revaçta imiş. O gün de “ABD gibi olalım” diyenler varmış. Akçura bunlar için “Osmanlı Milleti adını verdikleri hayali varlığın ilerleyeceğine safça inanıyorlardı” demekte. Ziya Gökalp, “Osmanlı Türk’e ‘eşek Türk’ derdi” belirlemesiyle katılıyor buna.

-Gökalp, dini hukuktan ayırıyor. “Dinde dil Türkçe’dir, halk dilidir” diyor. Akçura’dan “İslam, Türklüğün birleşmesinde, milliyetlerin doğmasını kabul edecek şekilde değişmelidir” desteği geliyor Gökalp’e.

-Ziya Gökalp’in eğitim ilkeleri bugün de aynen geçerli. Okuyalım o ilkeleri:

1- Eğitimin amacı, birey değil ulustur. 2- Her ulusun kendi kültürünü gençlere aşılaması, eğitimin temel ilkesi olmalıdır. 3- Gençler başıboş yetiştirilmemeli, bir ülküye yöneltilmelidir. 4- Eğitim bireye kişilik kazandırmalıdır.
-Gaspıralı “Bütün şarkta en muhafazakâr ve en geride bir unsur bulunsa, o da kadınlardır” demekteydi.

Kaan Turhan kitabına Galiyev’in bir şiirini almış, onunla bitirelim:

“Dostlarım!/İster zifiri karanlıkta kaplanmış olsun/Dört bir yan/İster halkın ağlayıp inlemesi duyulsun ülkede/İster düşmanların muzaffer kılıçlarının şakırtısı duyulsun/İster zayıflamış olalım/Boyun eğmeyin dostlarım, hep ileri atılın/Bizi yıldızımız aydınlatır/Ölümden korkmayın dostlarım/Cesurca ileri dostlarım/İster az olalım/İster dört yanımız sarılmış olsun düşmanlarla/Ölümden korkmayın/İleri yürüyün/Hakikat yanımızda, Tanrı yanımızda”
(Yeniçağ Gazetesi, 16.04.2013)