Bu iktidar döneminde, dış politikada yaşanan yanlışlar ve acemilikler Türkiye’yi çıkmaz sokağa sokmuştur.
“Açılım” adı altında yapılanlar memleketimizi kaygı verici “saçılımlara” (!) getirmiştir.
Aklıselim sahibi vatandaşlarımız için baştan beri mantıksız gelen işler giderek daha da anlaşılmaz bir hal alıyor. Bu süreç terörün bitmesi için mi, yoksa Kürtlerin devlet olması için mi? PKK, Kürt vatandaşlarımızın tamamının temsilcisi değildir. HDP de PKK’dan çok ayrı gibi görünmüyor. Süreç tıkandığı anda hemen “Ya bu süreç devam eder, isteklerimiz yapılır ya da ülke savaş alanına döner” anlamına gelen tehditler savuruyor. Eğer HDP siyasi, yasal bir parti ise, nasıl oluyor da T.C. Devletini terörü hızlandırırım diyerek tehdit edebiliyor? Eğer terör örgütünün temsilcisi ise TBMM’nin çatısı altında ne işi var?
Almanya’da bir milletvekili PKK bayrağı açtığı için, dokunulmazlığı kaldırılıyor. Biz ise Abdullah Öcalan’ı neredeyse siyasi otorite kabul edeceğiz. Ayn el-Arap (Kobani) eylemlerinde, Öcalan’ın “eylemleri durdurun” mesajından sonra, hükümete en yakın gazeteciler “Öcalan’ın durumunun yeniden tartışılmasının zamanının geldiği” ni dile getirdi.
Daha sonra Yalçın Akdoğan’ın “Öcalan’ın durumunda iyileştirme yapılabileceği” ifadeleri ile İçişleri Bakanı’nın da aynı doğrultuda açıklamaları peş peşe geldi.
Görülmemiş garabet
Dünyanın hiçbir yerinde, 35 bin kişinin katili olarak yargılanmış, hüküm giymiş bir suçlu, kendi örgütü ile irtibat kuramaz. Kandil’de Öcalan’ın yoldaşları terör uğruna mücadele ederken kendi canlarını koruyor, onların rehberini ise devletimiz güvenli şartlarda besliyor. Terörbaşı örgütüne düzenli mesaj veriyor, onlardan taleplerine uygun strateji içinde çalışmalarını istiyor. Ayrıca hükümetten kendisi için sekretarya talep ediyor. Böyle bir garabet terör belasını yaşamış, bu belayı süpürmüş hiçbir memlekette görülmemiştir.
Bugün dış basında Türkiye’nin IŞİD’i bölgenin belası haline getirdiği ısrarla yer almaktadır. Siyaset stratejisi ile Esad’ı devireceğiz inadımızı akıllı bir zemine oturtmak mümkün değildir. Bu inat yüzünden Irak’taki Kürtlerin ve PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin ekmeğine yağ sürdük. Şimdi ABD ve Almanya IŞİD’e karşı PYD’ye silah ve eğitim desteği veriyor. PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılması konuşuluyor. Şu gerçeği hükümet artık görmelidir. Bölgede, ister IŞİD’e ister PYD’ye verilsin bütün silahlar, bizi hedef almaktadır.
10 Haziran 2014 tarihinden bu yana, IŞİD’in Irak’ta özellikle Türkmen bölgelerinde gerçekleştirdiği kanlı terör eylemlerinin hedefi; Türkmenleri önce topraklarından göç ettirmek ve ardından Irak’ın tüm vilayet ve bölgelerine dağıtarak Arap ve Kürtlerin içinde kısa vadede eritmek ve yok etmektir. Musul, Telafer, Tuzhurmatu ve Türkmeneli’nin diğer il, ilçe, kasaba ve köylerini ele geçiren IŞİD teröristleri, Türkmenlerin üçte birini topraklarından göç ettirmeyi başarmıştır. Durdurulmazlarsa, Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerini de ele geçirmeyi başaracaklardır.
Kötülüklerin anası BOP
Büyük Ortadoğu Projesi’nin önemli hedeflerinden birinin Irak’ı, Kürt, Şii ve Sünnilerden oluşan üç bölgeye ayırmak olduğu bilinmektedir. Türkmenler ise ne kadar Irak anayasasında, devletin üçüncü unsuru tespit edilmişlerse de, onların kaderleri, Irak’taki azınlıklardan pek farklı değildir. Çünkü bölünmüş Irak’tan oluşacak yeni üç devlette, ne Türkmenlere ne de azınlıklara yer olacaktır. Bütün bu kötülüklerin anası T.Erdoğan’ın Eşbaşkanı olduğu BOP’tur.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki hedefleri:
- Kendisine rakip olabilecek muhtemel bir gücün oluşmasını engellemek.
- Rakipsiz askeri gücünün teknolojik imkânı ile Orta Doğu’yu kontrol altında tutmak, bölgede bulunan petrol ve doğal gaz kaynakları üzerinde denetim sağlamak, bunlara rahatça ulaşmak.
- Avrupa Birliği, Çin ve Japonya’yı bu kaynaklardan uzak tutmak,
- İslâmî terör diye adlandırılan görünüşteki terörü önlemektir.
Bu gün, bu hedeflerin büyük ölçüde gerçekleştiğini ve Türkiye’nin bu konularda elverişli zemini hazırlayarak önemli hizmet verdiğini, destek sağladığını görüyoruz. Suriye konusu bizim için tam bir fiyasko olmuştur, Irak da farklı değildir.
Türkiye artık uyanmalı, emperyalizmin maşası olmak yerine milli menfaatlerini koruma çizgisine gelmelidir.
Derdimiz şunun veya bunun iktidardan düşürülmesi değil, bölgede istikrarın sağlanarak, sınırlarımızın kontrol altına alınması olmalıdır. Bu gün gelinen noktada sınırlarımız kevgire dönmüştür. Her yerde Suriyeliler kol gezmektedir.
Cumhuriyetimizi, devletimizin temel değerlerini, devlet kurucularımızı yıpratmak fevkalade yanlıştır. Onlara saygıyla sarılalım. Emperyalistlerin girmemizi istediği bataktan uzak duralım. Cumhuriyetimizi hiçbir açılım oyununa feda etmeyelim.