Çoruh Nehri; Bayburt’un ve Bayburtlunun ekonomisi, gündelik yaşamı, tabiatı, hatıraları, hayal dünyası, tarihsel ve kültürel mirası açılarından hayati öneme sahiptir. Kentimiz ve Kuzeydoğu Anadolu coğrafyası için vazgeçilmez olan Çoruh Nehri’ni, bilimin yaklaşımlarından uzak, tahripkar ıslah anlayışı, her gelen merkezi siyaset ve yerel yönetimler marifetiyle parça parça hayata geçirildi.
Aslında nehrin beslenme kaynaklarının çökertilmesi, doğasının ve işlevinin bozulması ilk 1968-69 yılında başlamıştır. Çarşı Köprü’sünden Şehit Nusret Bahçesi’nin (park değil) yukarısına kadar olan doğu ve batı kıyısındaki ağaçların katledilip dimdik taş duvarla çevrilişi, yanlış çözüm anlayışına ilk örnektir. O dönem ve her dönem birçok itiraz sesini dinlemeden “istemezük” damgasıyla damgalayarak yollarına devam eden sorumlular bugünkü sonuçların başlatıcılarıdır.
Taş Köprü’den Erzurum Köprüsü’ne kadar olan geniş çaplı ıslah (katliam) projesi ise ilk 2016 yılında siyaset merkezinin gündemine girdi. Bu kısım Orman ve Su İşleri Bakanlığı marifeti ve yerel yönetimin onayıyla eski yapılanlara rahmet okutacak kadar bilgisiz, bilinçsiz, tahripkar sonuçlarını böylece üretmeye başladı ve üretmeye devam ediyor.
Islah çalışmaları, 2017-19 yılları arasında DSİ tarafından projelendirilip uygulandı. Uygulamanın 1. etap aşamasında ortaya çıkan yanlışlara kamuoyunun değişik kesimlerinden yoğun itirazlar gelmesine rağmen, projede herhangi bir iyileştirmeye gidilmedi. İnşa ve uygulama sürdü. Akademik çevrelerle, kent sakinleriyle, kamuoyuyla ve ortak akılla mutabakat oluşturulmadan iş tamamlandı.
(Erzurum Köprüsü Önerisi)
Uygulama sürecinde ve birinci etap sonunda kamuoyunun eleştirileri yoğunlaştı. Ortaya çıkan sonucun proje, uygulama ve malzeme açılarından ciddi şekilde değerlendirilmesi ihtiyacı doğduğu halde dikkate alınmadı, hatta umursanmadı. Kanalın yapımı Erzurum Köprüsü’ne kadar bitirildi.
2020 yılı Mayıs ayında Bayburt’un 7 sivil toplum kuruluşu sorunu kendi aralarında görüştü. Gerek birinci etap uygulamalarının değerlendirilmesi ve gerekse Erzurum Köprüsü’nden Şehir Parkı’na kadar yapılması planlanan ikinci etap projesinin nasıl olması gerektiği hususunda, bilimsel ve gerçekçi tespitler için bir platform oluşturulmasına karar verildi. Platform, konuyla ilgili olarak bir uzmanlar heyeti oluşturmak, bu heyetin yerinde yapacağı inceleme ve araştırmalar sonucunda hazırlayacakları görüş ve bildirilerden oluşacak rapora dayanarak hareket etmeyi uygun buldu.
Platform kurucuları araştırmaları sonucunda, katkıda bulunabilecek 11 kişilik uzmanlar heyetini oluşturdu. Alanlarında bilinen ve gönüllü olarak görev üslenecek bu heyet; şehir bölge plancısı, çevre bilimi uzmanı, iktisadi ve idari bilimci, peyzaj mimarı, hidrobiyolog, tasarım uzmanı, hidrojeolog, hidrobiyolog, mimar ve yaban hayat ekolojisti akademisyenler ve uzmanlarından oluşturuldu.
(Taş Köprü Önerisi)
Söz konusu uzmanlar heyeti 26 Temmuz 2020 tarihinde İstanbul, Ankara, Çankırı, Trabzon, Samsun ve Erzurum’dan Bayburt’a geldiler. Şehir Parkı’ndan Kaleardı köprüsüne kadar 5 kilometrelik Nehir güzergâhında yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya adım adım yaptıkları gözlem ve incelemelerini kayıt altına aldılar. 11 uzmanın hazırladığı raporlar, platform kurucuları tarafından incelendi, kamuoyunun kolay anlayabileceği biçimde özet rapor haline getirildi. Metinler ve görselleriyle 83 sayfadan oluşan rapor, basılmış kitap olarak yerel/bölgesel kamu yöneticilerine, Bayburt milletvekillerine, partilerin il yetkililerine ve Bayburt sivil toplum kuruluşlarına birer nüsha gönderildi. Ayrıca söz konusu çoğu yetkiliye mail vasıtasıyla “Özet Rapor” olarak da iletildi. Heyete değerli katkılarından dolayı sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, yerel yönetim, basın ve platform tarafından minnet ve şükranlar sunuldu.
Aradan geçen yaklaşık 4 yılda; basılan kitap ve özet rapordaki tespit ve öneriler doğrultusunda birinci etapta yapılan hataların düzeltilmesine yönelik herhangi bir çalışma gözlenmedi. Hatta iki ayağı ve “su yaranları” sağlam taş köprü tamirle yükseltilip, üstüne betonarme yeni köprü tablası atılacağına tarihi miras (40 çeşmeler gibi ) temelden yok edildi. Yetmezmiş gibi şimdi de Taş Köprü bitişiğine, Köşk Ayağı/Kurt Deresi yönünden gelen bir aracın ikinci katından içeri girme tehlikesi çok açık olan ve köprüye 45 cm. mesafede 6 katlı inşaata devam edilmekte. Mülk sahibini zarara uğratmadan bunu çözmek kolay olduğu gibi göl ve nehir kıyısı kanununa göre en az 5 m. geri çekilmediği için yasa ihlal edilmekte. Ayrıca köprünün bu inşaatın yapıldığı yöndeki ağaç ve yeşil alanı yine tek bilinen yöntemle yok edilerek beton duvar dikildi. Bu duvar büyük ihtimal Türk Dünyası Parkı karşısına kadar sürecek. Bir de ıslah kanalının duvarlarına uygulama aşamasında bütün uyarılara rağmen kimyasalla yapıştırılan o canım Bayburt taşlarının yer yer kırılıp ufalanıp düşmesi ders olmamış gibi, bu kez de köprünün tüm yüzeyine siyah (!) Of taşları yapıştırıldı!
Saygıdeğer kamuoyu, sevgili hemşerilerimiz ve Bayburt’un yerel yöneticisi değerli yetkililer; geçmişte yapılan yanlış uygulamalar, bu gün yapılan uygulamalara örnek olamaz, olmamalıdır. Uyarıyoruz: Özellikle kentimizin can damarı nehri, doğal yapısı, tarihi kimliği ve yapı dokusunu etkileyen konularda konunun uzmanlarına danışıp genel bir mutabakat sağlamadan uygulama yapmayınız. Şimdiye kadar bilinçsiz ve bilgisiz uygulamalar sonradan telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçlar doğurmakta. Bu tür uygulamalar, Bayburtumuzun tarihi/kültürel ve doğal güzelliklerini yok etmek yanında, sonradan düzeltilmeye çalışılması durumunda da, zaten kıt olan ülke kaynaklarının israfına yol açmakta.
Bayburtlu değerli akademisyen, sivil toplum lideri, iş insanı ve yetişmiş insanları vardır. Farklı tarihlerde bu konularda yerel yönetici ve yönetimler, resmi ve sivil toplum kurum ve kuruluşlarının destekleriyle toplantılar düzenlendi, konferanslar verildi. Ülkemizin çeşitli üniversitelerinden ilgili disiplinlerden akademisyenler, uzmanlar ve teknokratlar bildiri ve görüşler sundular. Raporlar ve kitaplar yayınlandı. Bütün bunların elle tutulur belki tek faydası oldu. Tabuta son çiviyi çakacak hamle olan Erzurum Köprüsü’nden Şehir Parkı’na kadar yapılacak beton duvar durduruldu. Belki de bu proje, sunulan kitap ya da raporların dikkate alınmasından değil de bütçeyi oraya harcanmanın uygun olmayacağından veya yanlış çözümü artık görmeye başlayan Bayburtluların tepkisi nedeniyle uygulanmadı!
(Kaleardı Köprüsü Önerisi)
Şimdi nehrin doğası, dengesi, besin zinciri, beslenme havzası, insanın ve canlıların suyla ilişkisi, bilmeden 4 metre beton duvar üstü demir parmaklık ardına hapsedilerek bozuldu. Yukarıdaki gezinme yolundan yürürken azalan suyu izleyip “ne güzel oldu” yanılgısıyla oyalananlara, bu algılayışın gelecekleri için büyük yanılgı olduğunu izah etmek zordur. Buradan dönüş ve yanlış yoldan çıkış her memleket sever için ancak ilitişimle, ortak akılda uzlaşmayla ve örgütlü karşı duruşla mümkündür.
(Tahrip olan alanlardan son görüntüler)
Bayburt Çoruh Nehri Platformu tarafından bütün bunlar yazıldı diye “muhalif ağzı” olarak kabul edilip karalanıp görmezden gelinen tavır yüzünden gelecek daha da kötü olacaktır. Vaktiyle derelerin veya Ponserek’in haline dönüşen Çoruh’u aynı duruma düşüren bu anlayıştır. Yüksek duvarların üstüne Arap işi altın yaldız/siyah boyalı, kaliteli ‘faerforje’ yalı dekorasyonları kimseyi kandırmasın. Başka kentlerden gelen öğrenci, asker, memur veya gezginler Çoruh’un eski karakterini ne bilsin. Onlar için Baybur sadece geçici bir durak. Oysa Bayburt’un yerlisi için bunu bilmek ve her iradeye karşı doğruyu savunmak bir görevdir. Yoksa herkesin pek de umursamadığı Çoruh’un eski doğal, işlevsel ve estetik görselliğini: çevreye hayat sunan tarım ve besin zincirini bilmeyen yeni nesil için Bayburt, ilk fırsatta kaçılan bir yer olacaktır. Kamuoyuna duyurulur.
Bayburt Çoruh Nehri Platformu