ABD'de başkanlık seçimleri bitti. Ancak ülkeye huzur gelmedi.
Akıl almaz bir biçimde genişleyen sokak hareketleri başladı.
Trump bu gösteriler karşısında sükunetini korudu ve servet beyanında bulunarak Başkanlık maaşını almayacağını açıkladı. Trump'a göre gösterilerin tahrikçisi basın.. Bu arada Alman asıllı bir aileden gelen Trump'ın Harp Akademisinde okuduğu eğitimini tamamlamadan ayrıldığı haberleri basında yer aldı. Trump Amerikan toplumunun itibar ettiği, bazı askeri şahsiyetleri danışman olarak kadrosuna dahil ettiğini belirtti. Şu anda görülen manzara dış politikada Trump'ın Obama'dan önceki dönemden gelen çok ağır bir tabloyu omuzlamak zorunda kalacağıdır. Bunların başında hiç şüphesiz BOP geliyor. BOP nedir? BOP özetle; bölgede Irak, Suriye, İran ve Türkiye'nin de dahil edildiği ülkeleri etnik ve mezhep düzeyinde bölüp parçalamak ve uzun vadede Büyük İsrail Projesini Ortadoğu'da gerçek kılmaktır. Amaç bu çatışmalarla yaratılan kaosu ABD'nin kendi lehine kullanması, bölgede tam hakimiyet sağlayarak yeraltı kaynaklarını kendi şirketlerine aktarmasıdır. Bu tabloda IŞİD, ABD'nin bölgede yarattığı yeni terör gücüdür. Basına sızan bazı wikileaks belgelerine göre H. Clinton IŞİD'in ortaya çıkıp güçlenmesinde bölgedeki bazı liderlerle birlikte önemli rol oynamıştır.
Irak'ta, Barzani güçleri peşmerge ile PYD Kürt gruplar silahlandırılarak "IŞİD'den dünyayı Kürt güçleri kurtarıyor" imajı verilmektedir.
Hiç bir hukuki ve insani gerekçesi olmayan bu yıkıcı BOP'nin yegane panzehiri bölge ülkelerinin ortak hareket etmesidir. Suriye, Irak, İran ve Türkiye kendi varlıkları ve gelecekleri için bu işbirliğine mahkumdur. Gerçek bu iken bölge devlet başkanlarıyla husumet içinde olmamız neye ve kime hizmet edecektir?
Türk ordusu sınırlarımızı koruma amacıyla komşu ülke topraklarına girmiştir. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte IŞİD'e karşı mücadele etmekteyiz. Şam Hükümeti ise ÖSO'yu "terörist" ilan etmiştir. Bunlar hafife alınacak gelişmeler değildir. Trump da ABD'nin mevcut Suriye ve IŞİD'le mücadele politikasını eleştirerek "Esad ve Rusya IŞİD'e karşı mücadele ediyor. ABD ise ÖSO'yu destekliyor. ÖSO'nun kimler olduğu belli değil. Esad'ı sevmiyorum ama bu koşullarda doğru olan Esad'la birlikte hareket etmek" ifadelerini kullanmakta. Başkanlık koltuğuna oturmadan Trump'ın yaptığı bu değerlendirme bize göre olumlu ve doğrudur.
BOP Libya'dan Irak'a muhteşem bir coğrafyayı yakıp, yıkar dengeleri yok ederken Türkiye susmuştur. Halbuki aramızdaki tarih ve kültür birliğini düşünerek ABD'ye yardımcı olmak yerine hiç olmazsa tarafsız kalmalıydık. Bu noktada Trump, çok gerçekçi açıklamalar yapıyor. "Saddam ve Kaddafi olsalardı Dünya'nın daha iyi bir yer olacağına inanıyorum. Şu an insanların kafası kesiliyor. İnsanlar boğuluyor. Durum Saddam Hüseyin ve Kaddafi yönetiminden çok daha fazla kötü" diyor.
Belki dikkatlerden kaçan önemli bir nokta da İsrail'in bütün bu hengameler koparken sadece susmayı tercih etmesidir. Hiç şüphesiz her türlü gelişmeyi yakınen izlemektedir. İsrail'in sessizliğin sebebi gelişmelerin çıkarlarına uygun olmasıdır. Yakın ve uzak tehdit oluşturan devletler yerle bir edilmiştir. Şu anda Trump'ın Başkan seçilmesi de İsrail'in bir diğer mutluluğudur. Çünkü kızı İvanka 2009'da, köklü bir Musevi ailesi olan Kushner'lerin oğlu Jared ile evlenmişti. Geleneklerine ve dinlerine bağlı olan Kushnerlere gelin olan İvanka iyi bir dini eğitim alarak Yahudi oldu. Böylece yeni Başkan Trump'ın Yahudi bir damadının yanısıra Yahudi bir kızı da var. Bu evlilik Trump'ın Musevi cemaati ile ilişkilerini olumlu yönde geliştirmesine büyük ölçüde hizmet etmiştir. Trump'ın seçim kampanyasının mimarının Yahudi damadı olduğu, bu sebeple başarının bir kısmının J. Kushner'e ait olduğu iddia ediliyor. Şu anda beklentilerin başında damat Jared'in Beyaz Saray'da önemli görevler alması ve İsrail-ABD ilişkilerinde sağlam gelişmelere hizmet etmesi geliyor. Trump seçim vaatleri arasında Kudüs'ün İsrail'in ebedi başkenti kabul edilerek Amerikan elçiliğinin Telaviv'den Kudüs'e taşınması da vardı. Yahuda ve Sonron bölgesinde de dini yerleşim bölgeleri inşaatının barışa engel olmayacağını beyan etti. Gelişmeler bildiklerimizin çok ötesinde bir derinliğe ulaşıyor. Trump'ın başkanlığının İsrail politikası sebebiyle Ortadoğu'da çok önemli yeni krizlere gebe olabileceğini söylemek durumundayız. Ancak "seçim kampanyası ayrı, devlet yönetimi ayrıdır". İktidar sorumluluğunu aldıktan sonra Trump'ın bölgenin siyasi gerçeklerini devlet arşivinin bilgileri ışığında isabetle görmesini ümid edelim.