Medya siyasetinin en eski ve doğrudan biçimi; propaganda ve kontroldür.
Yani hükümetin çıkarları doğrultusunda olguları çarpıtıp hatalı bilgi veren mesajların uydurulması, yayılması…
Bir de bu çıkarları sekteye uğratan mesajın gerekirse kesintisiz iletişimin suç haline getirilip mesajı iletenin soruşturmaya tabi tutularak sansürlenmesi.
Her devletin denetimi kendi hukuksal, toplumsal ortamına göre değişir.
Toplumla ilişki kurmada iletişim denetimini üç ayrı örüntüyü; ABD, Rusya ve Çin üzerinden çözümleyelim.
Özgürlükler ülkesinde hükümet propagandası: Orduyu medyaya yerleştirmek
Savaş durumlarında kamuoyunu etkileyip, eylemi haklı çıkarmaya yönelik istihbarat uydurmak ABD hükümetinin yerleşik geleneğidir.Ama 2003 Irak Savaşı’na yol açan yanlış bilgilendirme stratejisi, ders kitaplarına girmesi gereken siyasal propaganda olarak öne çıkar.
İletişim stratejisi de gerekçelendirilmesi de baştan sona uydurmadır.
Savunma Bakanlığı doğrudan medya ağlarına nüfuz ederek, bağımsız analistlerin haber ve yorumlarıyla ilerlerler. New York Times 20 Nisan 2008’de Pentagon’un (Pentagon Yunanca beşgen anlamına gelir. ABD Savunma Bakanlığı merkez binasıdır. Beşgen bir binadır ve dünyanın en büyük binasıdır. ABD Silahlı Kuvvetleri’ni temsil eder.)
2002 ila 2008 arasında ABD’nin başlıca televizyon (Fox, NBC, CBC ve ABC) ağları için çalışan ve gazete ağlarına da katıda bulunan 75 askeri analisti nasıl örgütlediğini açıklayan kesin bilgiye dayalı araştırmacı gazetecilik örneği bir haber yayınlar.
İlk adımlar 2002 başında ABD halkının tereddüt etmesine rağmen savaş yürüyüşüne başlamasıyla atılır. Halkla İlişkilerden Sorumlu Savunma Bakanı Yardımcısı Tori Clarke emekli subayların medyada yorumcu olarak çalışmasına yönelik program tasarlar.
Bu analistler Pentagon’un savaşla ilgili görüşlerini en etkili aktaran kanallar olarak görülüyordu. Analistlik, emekli subayların hoşuna gidiyordur. Hayatlarının büyük bir bölümünü adadıkları kurumla ilişkili olmaya can atarlar. Hem sükseli iştir, işe yaradıklarını düşünürler, üst düzey kademeyle görüşme olanakları vardır, toplantılara katılırlar.
Basın da buna pek ses çıkaramaz çünkü aynı zamanda haber almanın çok zor olduğu bu makamlardan haber alma kaynağıdırlar. Orduyla çalışan şirketlerde çalışırlar, şirketler için lobicilik yaparlar, Pentagon ödeme yapmaz ama karşılıklılık vardır. Savunma bakanlığıyla sözleşme yapmak bir haktır, hatta savaşın yürütülmesinin eleştirilmesi sözleşmenin iptaliyle cezalandırılmaktır. Subaylar önemli durumlarda Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile görüşüyor, diğer zamanlarda ise bakanlık personeliyle…
Savaşın her kritik döneminde kötü haberler gelir, kayıplar artar ama savaşın yüksek tempoda sürdüğü yansıtılır, terörle savaş vurgusu yapılır ve İran tehdidi bağlamında savaşın gerekliliğini koordine edecek haberler için toplantı düzenlerler.
Kaynak: “İletişim Gücü”, Manuel Castells.