Bu kutlu günün 50., 75. Kutlamalarını sorumlu olarak yaşadım.
O yılların heyecan, duygu ve övüncünü 100. Yılda daha bir coşku ve bütünlük içinde kutlamak isterdim.
Her anın, yaşanmışlığın 100. Yılını kutlama çok anlamlı ve önemlidir. Hele ki yok olmuşluk aşamasına gelen bir ulusun var olma sürecini onuru ve güç birliğiyle tamamlayıp, “kul olma” sürecinden kurtulup “ulus olma” sürecini CUMHURİYET’le taçlandırdığı 29 Ekim’in 100. yılı bizler için çok anlamlı ve önemli olmalı. Dünyamızın uluslarından kaçı bu onurlu anmalara ulaştı acaba!
Devlet, bu anlamlı günü kutlamak için hangi hazırlıkları yaptı? Onlarca yıl önce yapılması gereken ulusal ve uluslararası hangi programlar plânlandı?
Üniversitelerimiz hangi bilimsel toplantılarla 100. Yılın tarihsel, sosyal, kültürel değerini, önemini irdeleyip çevresiyle paylaştı? Bakanlıklar, 100 yılda yapılanları ya da yapılamayanları gerçekçi araştırmalarla kitaplaştırdı?
Bu gün; yıllarda, aylarda kutlanacakken; uluslara kutlattıracakken kendi içimizde o da birkaç güne sığdırarak ulusal bilinçlenme sürecini kısıtlayıp, söndürdük.
10. Yıl Marşı, 50. Yıl Marşı, 75. Yıl Marşı’nı ulusça hâlâ büyük bir coşkuyla, göğsümüz kabararak söylüyoruz. Devletin hazırlattığı 100. Yıl Marşı’nı aynı duygularla seslendiren kaç kişi var? Bu marşın hazırlanıp, dillendirilmesinde bile siyasal söylemler, ayrıştırıcı tavırlar marşı unutulanlar arasına kattı. Ne ki duyarlı sanatçılar günün önemini dillendiren, Cumhuriyet düşüncesini, uluslaşmanın önemini dillendiren çalışmalarıyla bu eksiği gidermeye çalıştılar. Gönül isterdi ki çalışmalar yıllar önce yapılıp 85 milyonun bir ağızdan, gururla, ulus olmanın mutluluğu ile dillendireceği bir marşa dönüşseydi.
Filistin’de yaşananlara duyarsız kalmak hiçbir insana, hele de var olmak için Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı vermiş Türk Ulusu’na yakışmaz. Bu konuda devletimiz de ulusumuz da üzerine düşeni yapmalı. Yapmalıdır da bu acı olay 100. Yılımızı kutlamamamıza neden engel osun ki! Tam tersi, bu etkinliklerde tarihsel gerçekleri dillendirerek, Filistinlilerin yaşadığı acıları ulusça yaşamayacağımızın huzurunu duymalı; bu huzuru yaşamamızı sağlayan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla Kurtuluş Savaşını veren ulusumuzu; bu savaşı CUMHURİYET ile taçlandıranları saygı ve sevgiyle anmalıyız.
Devletin ötelemeye çalıştığı 100. Yıl kutlamalarına çoğu Belediyelerimizin, kimi Valiliklerin tüm olanaklarını ortaya koyarak sürdürdükleri çalışmalarla hiç değilse bir gün 29 Ekim coşkusunu yaşayabildi ulusumuz.
Umarım CUMHURİYET’imizi nice 100 yıllarda ulusça birlik, bütünlük içinde; çağa uygun, evrensel/ulusal hedeflere odaklanmış olarak yaşarız.