Nerede o eski bayramlar!
O bayramlara ulaşmamız olanaklı mı? Bence değil…
O bayramlara yanaşamayız da içimizde bayram duygusunu yaşatabiliriz.
Peki, bu yeterli mi?
Elbette yeterli değil. Ne ki başka çaremiz de yok. Elimizden gelen o: İçimizde yaşatacağımız bayram duygusuyla yetinmek. Elimizden geldiği, gücümüzün yettiğince de bu duyguyu sevince dönüştürmek; bu sevinci yöremizdekilerle –özellikle de çocuklarımız ve torunlarımızla- paylaşmak.
Düşünün; bayramlarımızın vazgeçilmezi dönme dolapları kurmak olanaklı mı?
Ya kapı kapı toplanan küçücük, allı yeşilli, değil burun silmeye, kırıştırmadan katlayıp cebimize yerleştirmeye çalıştığımız mendiller!
Bu bayramda kaç kişi o mendille buluştu, o mendili özenle katlayarak cebine yerleştirdi? Kaç kişi “Benim mendilim daha çok!” çekişmesi yaşadı. Acaba herhangi bir kapının önünde “Bu mendil kapısı benim!” kavgası yaşandı mı? Mendil umduğu kapıdan boynunu bükerek ve cebine koyduğu birkaç şekerle yetinerek kaç çocuk ayrıldı acaba?
Çok merak ediyorum, o mendillerden günümüze değin saklayan kaç kişi var?
Ne güzel renkleri vardı.
Tümünün köşeleri ayrı ayrı desenlerle bezeliydi. Ortası bembeyaz, göreve hazırdı. Kenarlarıysa akla gelen her rengi içeren dallarla, çiçeklerle, mini minnacık yapraklarla; kimilerinin kenar-arıysa kilim desenleriyle donanmıştı. Kızlar çiçeklilerden hoşlandığından böyle yapılmış mendillere “kız mendili” denir, erkekler bu tür mendilleri kendilerine yakıştırmazlardı(?)! Ellerindeki “kız mendili”ni kızlarla ya da renkliliğini överek kandırmaya çalıştığı erkeklerle değiş tokuş girişiminde bulunurlardı. Kızlarla kolaydı da erkekleri kandırmak zordu. Kızlar değiş tokuşa nazlansalardı da gözleri “allı gıgıllı” kız mendillerinde olurdu. Kimilerinin elindeki halı desenli “erkek mendili”ni almak için iki “kız mendili” verildiği bile görülmüştür! Bazı kurnaz erkekler, ellerindeki bir “erkek mendili”ni erkek arkadaşlarının elindeki iki kız mendili ile değiştirir daha sonra da bu iki mendili kızların elindeki iki erkek mendiliyle değiş tokuş yaparlardı. Bu erkekler geleceğin başarılı iş adamlarıydı!
Ben o mendillerden edindiklerimi ne yaptığımı bile bilmiyorum. Ne ki edinmek için gösterdiğim çabaların ne denli güçlü olduğunun da şimdi bile ayrımındayım.
Dedim ya, özlediğimiz bayram alışkınlılarını olduğu gibi yaşatamayabiliriz. Ne ki içimizdeki “bayram sevinci”ni yoğunlaştırarak yaşatabiliriz. Kim bilir, bu sevinci yaşatacak bir “kız mendili,” ya da “erkek mendili” edinebiliriz!