Trabzon Karayolları 10. Bölge Müdürü Mehmet Aşık, Gümüşhane’de koordinasyon toplantısına katıldı. Gümüşhane Ticaret Odası Başkanlığı’nca, bölge müdüründen 25 metre çekme mesafesi mağduriyet gerekçesi gösterilerek, coğrafi koşullara göre yeniden düzenleme getirilmesi gibi bir talepte bulunuldu. 

Yasa gereği karayollarının kenarlarına kamu ya da özel işyeri ya da tesis, “cephe hattının karayolu sınır çizgisine en az 25 metre” kuralı var.   

Aklımıza dönemin Karayolları Genel Müdürü Gümüşhaneli bürokrat Fevzi Ataç’ın eşi Gülümser Ataç ile yaptığımız söyleşi geldi. 

Bir kesit aktarıyoruz.  

“...Fevzi Trabzon’dan gidecekti. Erzurum’a kadar gidecek, oradan da Ankara’ya geçecekti. Tevfik İleri Samsun’da müdürdü. O da oradan, “Gel beraber gidelim,” diyor. Samsun’a sahilden gidecek, oradan da Ankara’ya trenle gidecekler. Fevzi, “Yollar kapalıyken ben gelemem, yolları açacağım,” diyor. Ben de sinirlendim; “Niye bu kadar şeye katlanacaksın, Erzurum’a git geri dön… İnşallah sen geç, yollar kapansın,” dedim. Herhalde kapılar açıktı duyuldu. Zigana’da tünel gibi bir yer vardır; taştan, onu Fevzi yaptırmıştı.

Trabzon’dan çıkıyorlar, şoför Maçka’da başlamış ağlamaya, Allah selamet versin. Trabzon’da 45 yıl kar yağmamış, kar görmemiş ki adamcağız, bilmiyor. Ağlamaya başlayınca, Fevzi içinden, “Bu adam bizi bir yerden aşağı yuvarlar” diye geçirmiş. Adama, “Sen geri dön,” diyerek şoförü Trabzon’a geri göndermiş. Yanında arkadaşları da var. Bunları Zigana’da bir han odasına alıyorlar. Yolu açacaklar ki bizimkiler geçsin… O zaman otobüs de yok, millet kamyonlarla seyahat ediyor. Gelen kamyon kalmış, içi tıklım tıklım dolu, Zigana Dağı kapalı. İşçiler, “İsmet Paşa gelse yolu açamayız,” diyorlar. Fevzi Bey’in adını duyunca açıyorlar yolu…

Bir ara amelebaşı gelip, “Beyim yolu açtık, seni kızakla geçirelim” demiş. Fevzi o anı sonradan anlatırken şöyle demişti: “Sanki halkın içinde böyle bir dalgalanma oldu.” Ora halkı, “Baba bizi bırakıp nereye gidiyorsun,” der gibi hissetmiş. “Kızağı çekin. Yolu açarak gideceğim” demiş, iyi mi! “Çünkü ben gidersem bir hafta yola çıkmaz bu amele artık,” demişti. Canıyla uğraşıyor, kürekle kar temizleyecek sana. Bir kürek atıyorsun, tepeden beş kürek yağıyor. Yolu açarak gidiyorlar. Tabii bu bir hafta sürüyor, Gümüşhane’ye iniyorlar, ayakları donmuş.

Yollar çok geniş olmasa da sağlam yollardı. Karadeniz’in bir özelliği de kazmayı vururken çok dikkat etmeniz gerekir, çünkü hemen heyelan olur, oluyordu. Çok yağmur alıyor, rutubetten dolayı bilmeden bir yere kazma vurunca dağ aşağı geliyordu. Şimdi, “Sahil yolu yaptık,” diye övünüyorlar. Düşünmüyorlar ki: “Benden öncekilerin hiç mi, aklı yoktu? Niye yolları genişletmediler?” Memleketini seveceksin. Şimdi, Maçka’da bir yere kazma vurmuşlar, iki sene geçtiği halde hâlâ durduramıyorlardı heyelanı. Rize aynı şeklide… Mühendislerin içinde olunca, onlar bu konuları konuşurken mecburen dinliyordunuz. Beyler bir araya gelince; yoldan, köprüden başka bir şey konuşulmuyordu. Şimdilerde bu konularla ilgili güzel bir konuşma olunca hoşuma gidiyor.

Trabzon’da meşhur Yoroz Burnu vardır. Sahilden yol yoktu. Yoroz Burnu’nu amelelerin bellerine ip bağlayıp, sarkıtarak, açarlar. Samsun’a geldik. “Koç Boynuzu” dedikleri bir yol vardı; Giresun, Ordu, Samsun arası; Karadeniz Dağları’nın tepesi, iki tarafı da uçurumdu. Karşılıklı iki aracın geçmesi için birinin durması gerekirdi.

Korkunç bir yerdi. Onun için vapurlarla, takalarla gidilirdi. Ben o yolu çocuklarla geçince babamdan azar işittim; “Sen kendin ediyorsun, çocukları niye taşıyorsun?” Fevzi, o yolu sahile indirtti. Tüm olanakları seferber ederek görev yaptı. Samsun Limanı’nı yapmak için, Almanlar gelmişti. Fevzi, ihaleyi alan, Alman işbirliği kuruluşu Rar-Philippe-Hezman Heohtiet Mühendisliği ile anlaştı. Liman İnşaat makineleriyle bizimkilere yardım etti, bizimkiler de onlara yardım etti. Böylece yol aşağı indi. 

Fevzi’nin yaptıklarına bakınca iftihar ediyorum. Böyle temiz bir isim bırakıp gitti. Lekesiz, pürüzsüz, dürüst…"

Fevzi Ataç’ın biyografisini ele aldığımız eserimizden küçük bir kısmına yer verdik.

Bazı talepler, beraberinde telafi edilemez sonuçları getirebilir, o nedenle talepte bulunulurken iyi düşünülmelidir. 

Coğrafya belirler. 

Yaşanılan coğrafyadan vazgeçecek kadar, “Para gelsin de nereden gelirse gelsin” demekten vazgeçerek, coğrafyaya göre yaşamayı öğrenmelidir insan. 

Umarız öğreninceye kadar coğrafya kendisini göz ardı edenlerden vazgeçmez.

Coğrafya belirler, rant değil.

“Efendim coğrafya yaşantıya mağduriyet teşkil ediyormuş.” 

Efendim etmiyor mağdur. 

Gümüşhane’nin harika bir coğrafyası, doğası var, dokunmayın yeter. 

Karayollarından şu an Gümüşhane için bulunulacak en uygun talep Zigana Tüneli’ne Fevzi Ataç’ın adının verilmesidir; “Fevzi Ataç Zigana Tüneli”.

Fevzi Ataç’ın yaptırdığı eski yoldaki tünel de “anıt tünel” olarak anılabilir.

Kaynak: 
*Cumhuriyet Yolunda Bir Genel Müdür Fevzi Ataç,
Eğitim Yolunda Bir Hukukçu Rafet Ataç, S.D.