Bendeniz Yeminli Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçiyim, boş zamanlarımda bu işleri yapıyor olsam da… Yazarlıkla bu meslekleri birlikte yürütmenin bir de getirisi oldu bana… “Edebiyatlaşan Vergiler” adlı “eşsiz” bir kitap yazdım 500 sayfalık… Eşsiz demem garibinize gitmesin, kitabın önsözünden bazı bölümleri sunarsam hak vereceksiniz:

“Muhasebe mesleğinin yasal en yüksek doruğu, yeminli mali müşavirliktir. Bu doruğa çıkmayı nasip eden Yüce Tanrım'a ne kadar şükretsem azdır. Edebiyatın doruğu ise pek çok, belki de sonsuz. Hangisine çıksan, daha büyüğü olduğunu algılıyorsun. Bir ömür yetmiyor bu dorukları fethetmeye. Benim bu bağlamdaki cehdim, doruk fethetme değil; ‘çünkü o orada...’ diyerek, zevkle ve şevkle tırmanmaktır.

Muhasebe ve dolayısıyla vergi ile bunca yıl haşır neşir olursunuz, ekmeğinizi bunlardan kazanırsınız, işinizi iyi yapmaya gayret edersiniz; öte yandan gece ve gündüz kalem ve kitap elinizden düşmez, yazar ve okursunuz durmadan. Bu birbirine karşıt gibi görünen ya da algılanan iki hayat yolu, iki yetenek, iki merak, sonunda tatlı bir ortaklığa vardı. Okuduğum kitaplarda, vergi ve muhasebe ile ilgili, ilginç ve sıra dışı olarak gördüğüm her olay, her olgu ve her bilgi, ilgimi çekmeye başladı. Derlemeye, yazmaya başladım bunları. 

Elinizdeki kitap böyle doğdu işte. Anası edebiyat, babası muhasebedir. Yıllardır, üzerine titreyerek, el bebek-gül bebek büyütmekteyim bu yavruyu. “
Evet, geliniz şimdi bunca birikimden bazı kırıntıları görelim… Vergi tarihinden size ilginç yapraklar sunayım:

RÜŞVET VE YOLSUZLUK VERGİSİ

Günümüz maliyecileri, firmalara vergi etkisi yapan ödemeleri de vergiden sayıyorlar. Böylece iki kavram ve terim doğmuş oluyor: Rüşvet Vergisi (BribeTax) ve Yolsuzluk Vergisi (CurriptonTax).

Etkin vergi idaresi ve vergi adaleti olan ülkelerde rüşvet vergisi doğal olarak düşük çıkıyor.

NEUMARK’IN NASİHATI: DEVLETİ MALİYENİN EMRİNE SAKIN SOKMAYIN

M.KemalCabioğlu, “Ekonomide Kurtuluş Savaşı” adlı kitabında, Hocası Neumark’ın kendilerine şöyle nasihat ettiğini yazıyor: “Devlet ile maliye devamlı mücadele içindedir. Ya maliye devleti yahut da devlet maliyeyi emrine alır. Yarınlarda sizler, mali konularda söz sahibi olacaksınız. Dikkat ediniz, devleti, maliyenin emrine sokmayınız. Maliye, devletin emrinde olsun.”

VERGİ REFORMCUSU DA VERGİ DAİRESİ MAĞDURU

1944 Yılında Türk Vergi Sistemi'nin reform çalışmalarını başlatan kişi olarak bilinen Ali Alaybek'le ilgili bir anıyı, Vergi Dünyası Dergisi'nin Haziran 2002 tarihli sayısında Fahri Hesap Uzmanı Orhan Güreli şöyle anlatır: "Ali Bey’in büyük bir geliri falan yoktu, yalnız eşinin İzmir’de bir gayrimenkulü vardı. Oradan kira geliri elde ederdi. Ve aile reisi sıfatıyla yıllık beyanname verirdi. Bu işi beraber yapardık. Bir sene yine yaptık ve beyannameyi Galata Vergi Dairesi’ne gönderdik. Nusret Efendi parayı yatırdı ve makbuzunu da getirdi. Ali Bey de makbuzu çekmecesine attı. Ali Bey öyle makbuz falan saklamazdı; âdeti de değildir. Bir süre sonra Ali Bey’e ödeme emri gelmiş. Sordu bana ‘Orhan nedir bu böyle ?’ Vergi dairesinde kayıtlara baktılar, tahsilat işlenmemiş. Makbuzu istediler, Ali Bey makbuzu atmış, neticede Türk vergi reformunun kurucusu Ali Bey iki kere vergi ödemiş oldu. "

CENİN'DEN VERGİ MÜKELLEFİ OLUR MU?

Vergi Dünyası Dergisi'nin Temmuz 2005 tarihli 287. sayısında, kendisiyle söyleşişi yapılan Eski Hesap Uzmanı Sadık Baklavacıoğlu, şunları anlatıyor: "Vergi sisteminin yerleşmesinde tabii Hesap Uzmanları'nın rolü büyük oldu. (...) Biz, evvela İstanbul'da Eminönü Halkevi'nde, İstanbul Maliye Teşkilatı'nın gelir vergisi sistemi konusunda bilgilendirilmesi üzerine konferanslar düzenledik. Hatırladığım kadarıyla, 20 civarında konferans düzenlenmiştir. O zamanlar, ceninin bile vergi mükellefi olma durumunu tartıştık. Yani şeytanın cinsiyetini tartışmak gibi bir şey."