Din yobazlığı ve Atatürk düşmanlığı ile ünlü o gazetenin dili ve beyni kirli yazarı, bir yazı kaleme almış, bu yazıyla demek istiyor ki, Atatürk ilk Cumhuriyeti kurmamıştır, ondan önce kurulan Cumhuriyetler de vardır, üstelik onlar İslam Cumhuriyetidirler.
Evet öyle Türkiye Cumhuriyetinden önce kurulan cumhuriyetler vardır, hatta yazında sözünü ettiğin Kars'taki o cumhuriyetten önce Azerbaycan'da da Cumhuriyet kurulmuştur, ama bu cumhuriyetler yıkılmıştır kısa zamanda. Kars'ta kurulan (İslam Cumhuriyeti falan değildir uydurmuşsun) Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti'ni İngilizler dağıttılar, ileri gelenlerini Malta'ya sürgün ettiler... Yalnızca Dış İşleri Bakanı Sarıkamışlı Fahrettin Erdoğan kurtuldu, o da Erzurum'da idi o tarihte. Fahrettin Bey, 1. Mecliste Kars Mebusu olarak görev yaptı. O'nun "Türk İlleri'nde Hatıralarım" adlı eserini her Türk aydını okumalıdır. Fahrettin Bey, (dili kirli arkadaş çok üzülecek ama) Alevi-Türkmen’dir, sapına kadar Türkçüdür. Kars’ta kurulan Cumhuriyetin fikrini, zikrini, kuruluş ve yıkılış aşamalarını da Fahrettin Bey’in bu kitabından öğrenebilirsiniz. Ayrıca Erkan Karagöz’ün Asya-Şafak Yayınları arasından çıkan "Kars ve Çevresinde Aydınlanma Hareketleri ve Sol Geleneğin Tarihsel Kökenleri 1878-1921” adlı eser de seni çok üzecektir, çünkü Kars aydınlanma ve laikliğin kalesidir o tarihlerde. İşte şuna da çok üzüleceksin, dili kirli ümmetçi vatandaş, Iğdır’da da bir Cumhuriyet kurulmuştur ve bu Cumhuriyetin adı da “Aras-Türk Cumhuriyeti”dir.
Kars’ta kurulan bu cumhuriyetin anayasası Erkan Karagöz’ün kitabında var… Bu anayasayı aşağıya yazayım da bak bakalım Bay Dilikirli, bu metinde senin kafandaki İslam Cumhuriyeti’nden en ufak bir iz ve eser var mı? Yoksa sapına kadar Türklük, özgürlük ve laiklikle mi dolu?
18 maddeden oluşan bu anayasanın maddeleri şöyle:
1. Hükümet “Cenubi Garbi Kafkasya Cumhuriyeti” adını taşıyacaktır.
Evet öyle Türkiye Cumhuriyetinden önce kurulan cumhuriyetler vardır, hatta yazında sözünü ettiğin Kars'taki o cumhuriyetten önce Azerbaycan'da da Cumhuriyet kurulmuştur, ama bu cumhuriyetler yıkılmıştır kısa zamanda. Kars'ta kurulan (İslam Cumhuriyeti falan değildir uydurmuşsun) Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti'ni İngilizler dağıttılar, ileri gelenlerini Malta'ya sürgün ettiler... Yalnızca Dış İşleri Bakanı Sarıkamışlı Fahrettin Erdoğan kurtuldu, o da Erzurum'da idi o tarihte. Fahrettin Bey, 1. Mecliste Kars Mebusu olarak görev yaptı. O'nun "Türk İlleri'nde Hatıralarım" adlı eserini her Türk aydını okumalıdır. Fahrettin Bey, (dili kirli arkadaş çok üzülecek ama) Alevi-Türkmen’dir, sapına kadar Türkçüdür. Kars’ta kurulan Cumhuriyetin fikrini, zikrini, kuruluş ve yıkılış aşamalarını da Fahrettin Bey’in bu kitabından öğrenebilirsiniz. Ayrıca Erkan Karagöz’ün Asya-Şafak Yayınları arasından çıkan "Kars ve Çevresinde Aydınlanma Hareketleri ve Sol Geleneğin Tarihsel Kökenleri 1878-1921” adlı eser de seni çok üzecektir, çünkü Kars aydınlanma ve laikliğin kalesidir o tarihlerde. İşte şuna da çok üzüleceksin, dili kirli ümmetçi vatandaş, Iğdır’da da bir Cumhuriyet kurulmuştur ve bu Cumhuriyetin adı da “Aras-Türk Cumhuriyeti”dir.
Kars’ta kurulan bu cumhuriyetin anayasası Erkan Karagöz’ün kitabında var… Bu anayasayı aşağıya yazayım da bak bakalım Bay Dilikirli, bu metinde senin kafandaki İslam Cumhuriyeti’nden en ufak bir iz ve eser var mı? Yoksa sapına kadar Türklük, özgürlük ve laiklikle mi dolu?
18 maddeden oluşan bu anayasanın maddeleri şöyle:
1. Hükümet “Cenubi Garbi Kafkasya Cumhuriyeti” adını taşıyacaktır.
2. Cenubi garbi Kafkasya Cumhuriyeti hükümeti hududunu, Batum`dan Nahcivan`a kadar ulaştırarak, bu sınır içinin barışın sonuna kadar korunmasını bilfiil üzerine almıştır.
3. Hükümet bayrağını, kamutay üzerine dikilen ayyıldızlı Türk bayrağı olarak kabul etmiştir.
4. Cenub-i Garbi Kafkasya Cumhuriyeti hükümetinin resmi dili Türkçe`dir. Bütün resmi ve gayrı resmi muamelat ve tedrisat Türkçe olacaktır.
5. Milletvekilleri seçimi için 18 yaştan yukarı kadın ve erkek oy vermek salahiyetini haizdir. 10.000 kişi bir milletvekili seçer.
6. Her vilayet ve kasabada, Milli Şura`nın şubeleri açılarak, halkımızdan her türlü yardım görecektir
7. Türk millet ve hükümetini rencide edecek her türlü muameleden kati surette çekinilecektir.
8. Umumi asker teşkilatımız da, cumhuriyetimizin kabul ettiği usul dairesinde, Türkiye devleti ile irtibatı temin için daimi bir heyetimiz Türkiye`de bulunacaktır.
9. Mülki teşkilatımızda da 8 maddedeki zikredilen usul aynen kabul edilecektir.
10. Komşu hükümetler ile daima dostça geçinmeyi Cumhuriyet Hükümetimiz düstur olarak kabul etmiştir. Milletvekilleri seçildikten sonra bu husus hakkında ayrıca bir kanun çıkarılacaktır.
11. İtilaf devletleri, doğu Türkiye illerini alıp başka bir millete vermek isterse Cumhuriyetimiz Türkiye`den ayrılmamayı kesin olarak kabul etmiştir.
12. Azınlıkların hürriyetleri ve hakları muhafaza edilecektir.
13. Müslümanlar arasındaki mezhep ayrılıklarına hürmet edilecek, dini ayinlerin bir arada yapılması sağlanacaktır.
14. Demokrasi esaslarına riayet edilerek seçimler tarafsız ve tesirsiz olacak, Türkün şan ve şerefine yaraşacak bir şekilde yapılmasına azami surette dikkat edilecektir.
15. Vali ve komutanların işe başlamaları ve işten el çektirilmeleri kamutayın kararıyla olacaktır.
16. Cumhuriyet Hükümetimiz milletvekillerinin seçilip de kamutayın çalışmaya başlayışından sonra kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesini teklif etmeye yetkilidir.
17. Milletvekili olmak için yaş haddi 25 ten yukarı olacaktır.
18. Bu kanunun yürürlüğe girdikten sonra icrasına nazırlar heyeti ile cumhur reisi memurdur.
Oltu ve Ardahan’da ise İslam Şuraları vardır. Fakat bu şuraların adının başında İslam olmasına çok fazla sevinme, senin bildiğin İslam’dan değildir onlar. Oltu Şura Hükümeti’nin başında bulunan Yusuf Ziya Bey’in kardeşi Yasin Haşimoğlu’nun anılarının toplandığı kitaba dair Yeniçağ Gazetesindeki köşemde yazdığım yazının bir bölümünü aşağıya alayım da bak bakalım, nasıl insanlarmış ve nasıl İslamlarmış onlar:
“1895 doğumludur Oltulu Yasin Bey. Onun çocukluk yıllarında Oltu, Rusların elinde, Rus okullarında okuyor, birincilikle bitiriyor, ödül olarak Rusya içlerine geziye götürülüyor. Oralarda hangi milletten olduğu sorulduğunda, birileri gibi saklamıyor, ‘Rusya Müslümanıyım’ demiyor, göğsünü gere gere ‘Türküm’ diyor. O Türküm diyor da, Ruslar bizimkilerin Türküm demelerinden hiç mi hiç hoşlanmıyor. Türklüğü silmek için de bizim din adamlarımızı kullanıyor. Yasin Bey anılarında o günleri şöyle anlatıyor: ‘Mektepte din serbest olduğu gibi Türk talebeye dinî ders vermek için ücreti hükümet tarafından verilerek, Hoca Yakup Efendi tayin edilmişti. Hıristiyanlar kendi milletiyle övünürdüler. Onlara yasak değildi. Türklere milliyetçilik yasaktı. Ben Rus'um, Müslüman'ım dedirtmeye ve bu suretle millî hisleri söndürmek ve halkı din yoluyla uyuşturmak, Rusların ana prensibi idi.’ Bütün bunlara karşı bulduğu yöntem şu: ‘Her Türk genci Türklüğünü yaymalı ve onu soğukkanlılıkla müdafaa etmelidir’. O öyle yapıyor, Oltu'nun kurtarılıp yeniden ana vatana katılması için uğraşıyor. Sarıkamış Harekâtı öncesi bu oluyor ama kısa sürüyor... Sonra sürekli mücadele... Nihayet 25 Mart 1918 yılında Ordumuz Oltu'ya giriyor, o gün Yasin Haşimoğlu'nun en mutlu günü oluyor. O yılın Ekim ayında Mondros Mütarekesi imzalanıyor, ordumuz yine 93 Harbi sınırlarına çekilecek. Çekiliyor ve harbin galibi İngilizler geliyorlar Oltu'nun bağlı olduğu Kars'a. Ermenilere verecekler oraları. Karslılar ‘Cenubi-Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti’ni kuruyorlar. Buna bağlı olarak Oltu'da da ‘Şura Hükümeti’ kuruluyor, başında Yasin Bey'in ağabeyi Yusuf Ziya Bey. Yasin Bey de Kars'a gidiyor bir askeri birliğin başında, Kars Kalesi'nde bir tabyada komutan. İngilizler dediklerini kabul ettiremeyince Kars'ı işgal ediyorlar, Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümetini dağıtıyorlar ve yetkililerini Malta'ya sürgüne yolluyorlar. Haşimoğlu, askerini bu badireden kurtarıp Oltu'ya dönüyor. Oltu'ya sokmuyorlar Ermenileri. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Oltu Mebusu olarak seçilir Yasin Bey, fakat gidemez, o Meclisin dağıtıldığı haberi gelir, Ankara'ya gider, yeni Meclise. 25 yaşındadır. 23 Nisan 1920 tarihine yetişememiştir, 19 Mayıs 1920'de Meclise takdim edilir, yaptığı konuşma gözyaşları ve alkışlarla karşılanır. Mebusluğu bitince Oltu'ya döner Haşimoğlu. ‘Askerlik yapmamışsın, gel’ derler, gider, Kars'ta komutanlık yaptığı tabyada er olarak askerlik yapar. Sonra memuriyetler, ticaret, siyaset... Ama hep ülkesi, hep Türklüğü... Birinci Meclisin üyelerine maaş bağlanmasına bile karşı çıkar, "Milletin boynuna yük etmeyin" diyerek.1986 yılında uçmağa vardı Yasin Haşimoğlu, bu kitapta yok ama rahmetli Hasan Pulur'un yazdığı son derece çarpıcı bir anıyı aktararak bitireyim yazımı: Oğlu Dinç, babasının Mustafa Kemal imzalı İstiklal Madalyası cüzdanının arasında, dörde katlanmış askerlik terhis belgesini bulur. Altına el yazısıyla şunları yazmıştır: ‘Ben Millî Mücadele'de mebusluk yaptıktan sonra, bir de komutanlık yaptığım yerde, memleketime er olarak hizmet ettim. Hayatta en çok gurur duyduğum vesika budur."
Bu yazıma bir ilave yapayım, Yasin Bey, hayatı boyunca ümmetçi-dinci faaliyetlere karşı çıkmıştır. 1.Mecliste görev yaptığı sıralarda, bazı mebuslar ona “Bazı yerlerde hükümet medreseler açılıyor, sen de Oltu’da bir medrese açtırsana” demelerine şiddetle karşı çıkar ve “Oltu’nun medreseye değil, modern bilimlerin okunduğu okullara ihtiyacı vardır” der.
Yaa işte böyle, dili kirli…
Mehmet Emin Resulzade’nin başında bulunduğu Azerbaycan’daki Cumhuriyet ise 27 Nisan 1920’de yıkılmış yerine Sovyet tipi bir cumhuriyet gelmiştir.
Yani o cumhuriyetler kalıcı olmamışlardır. Kalıcı olan Atatürk’ün büyük bir mücadele ve dünyaya parmak ısırtan bir kurtuluş savaşı sonunda kurduğu ve Türk devrimi ile taçlandırdığı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Senin derdin, kendi beynin gibi beyin kirletmek ama bunu yapamayacaksın…
Evet… Bugün 30 Ekim, Kars’ın Kurtuluş Bayramı… 96. Yıldönümü… Kutlu olsun… Bu kurtuluşa yakılan bir türkümüzden bir dörtlükle son verelim satırlarımıza:
Kars’ın kalesinde Yahnı çölünde
Oltu ve Ardahan’da ise İslam Şuraları vardır. Fakat bu şuraların adının başında İslam olmasına çok fazla sevinme, senin bildiğin İslam’dan değildir onlar. Oltu Şura Hükümeti’nin başında bulunan Yusuf Ziya Bey’in kardeşi Yasin Haşimoğlu’nun anılarının toplandığı kitaba dair Yeniçağ Gazetesindeki köşemde yazdığım yazının bir bölümünü aşağıya alayım da bak bakalım, nasıl insanlarmış ve nasıl İslamlarmış onlar:
“1895 doğumludur Oltulu Yasin Bey. Onun çocukluk yıllarında Oltu, Rusların elinde, Rus okullarında okuyor, birincilikle bitiriyor, ödül olarak Rusya içlerine geziye götürülüyor. Oralarda hangi milletten olduğu sorulduğunda, birileri gibi saklamıyor, ‘Rusya Müslümanıyım’ demiyor, göğsünü gere gere ‘Türküm’ diyor. O Türküm diyor da, Ruslar bizimkilerin Türküm demelerinden hiç mi hiç hoşlanmıyor. Türklüğü silmek için de bizim din adamlarımızı kullanıyor. Yasin Bey anılarında o günleri şöyle anlatıyor: ‘Mektepte din serbest olduğu gibi Türk talebeye dinî ders vermek için ücreti hükümet tarafından verilerek, Hoca Yakup Efendi tayin edilmişti. Hıristiyanlar kendi milletiyle övünürdüler. Onlara yasak değildi. Türklere milliyetçilik yasaktı. Ben Rus'um, Müslüman'ım dedirtmeye ve bu suretle millî hisleri söndürmek ve halkı din yoluyla uyuşturmak, Rusların ana prensibi idi.’ Bütün bunlara karşı bulduğu yöntem şu: ‘Her Türk genci Türklüğünü yaymalı ve onu soğukkanlılıkla müdafaa etmelidir’. O öyle yapıyor, Oltu'nun kurtarılıp yeniden ana vatana katılması için uğraşıyor. Sarıkamış Harekâtı öncesi bu oluyor ama kısa sürüyor... Sonra sürekli mücadele... Nihayet 25 Mart 1918 yılında Ordumuz Oltu'ya giriyor, o gün Yasin Haşimoğlu'nun en mutlu günü oluyor. O yılın Ekim ayında Mondros Mütarekesi imzalanıyor, ordumuz yine 93 Harbi sınırlarına çekilecek. Çekiliyor ve harbin galibi İngilizler geliyorlar Oltu'nun bağlı olduğu Kars'a. Ermenilere verecekler oraları. Karslılar ‘Cenubi-Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti’ni kuruyorlar. Buna bağlı olarak Oltu'da da ‘Şura Hükümeti’ kuruluyor, başında Yasin Bey'in ağabeyi Yusuf Ziya Bey. Yasin Bey de Kars'a gidiyor bir askeri birliğin başında, Kars Kalesi'nde bir tabyada komutan. İngilizler dediklerini kabul ettiremeyince Kars'ı işgal ediyorlar, Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümetini dağıtıyorlar ve yetkililerini Malta'ya sürgüne yolluyorlar. Haşimoğlu, askerini bu badireden kurtarıp Oltu'ya dönüyor. Oltu'ya sokmuyorlar Ermenileri. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Oltu Mebusu olarak seçilir Yasin Bey, fakat gidemez, o Meclisin dağıtıldığı haberi gelir, Ankara'ya gider, yeni Meclise. 25 yaşındadır. 23 Nisan 1920 tarihine yetişememiştir, 19 Mayıs 1920'de Meclise takdim edilir, yaptığı konuşma gözyaşları ve alkışlarla karşılanır. Mebusluğu bitince Oltu'ya döner Haşimoğlu. ‘Askerlik yapmamışsın, gel’ derler, gider, Kars'ta komutanlık yaptığı tabyada er olarak askerlik yapar. Sonra memuriyetler, ticaret, siyaset... Ama hep ülkesi, hep Türklüğü... Birinci Meclisin üyelerine maaş bağlanmasına bile karşı çıkar, "Milletin boynuna yük etmeyin" diyerek.1986 yılında uçmağa vardı Yasin Haşimoğlu, bu kitapta yok ama rahmetli Hasan Pulur'un yazdığı son derece çarpıcı bir anıyı aktararak bitireyim yazımı: Oğlu Dinç, babasının Mustafa Kemal imzalı İstiklal Madalyası cüzdanının arasında, dörde katlanmış askerlik terhis belgesini bulur. Altına el yazısıyla şunları yazmıştır: ‘Ben Millî Mücadele'de mebusluk yaptıktan sonra, bir de komutanlık yaptığım yerde, memleketime er olarak hizmet ettim. Hayatta en çok gurur duyduğum vesika budur."
Bu yazıma bir ilave yapayım, Yasin Bey, hayatı boyunca ümmetçi-dinci faaliyetlere karşı çıkmıştır. 1.Mecliste görev yaptığı sıralarda, bazı mebuslar ona “Bazı yerlerde hükümet medreseler açılıyor, sen de Oltu’da bir medrese açtırsana” demelerine şiddetle karşı çıkar ve “Oltu’nun medreseye değil, modern bilimlerin okunduğu okullara ihtiyacı vardır” der.
Yaa işte böyle, dili kirli…
Mehmet Emin Resulzade’nin başında bulunduğu Azerbaycan’daki Cumhuriyet ise 27 Nisan 1920’de yıkılmış yerine Sovyet tipi bir cumhuriyet gelmiştir.
Yani o cumhuriyetler kalıcı olmamışlardır. Kalıcı olan Atatürk’ün büyük bir mücadele ve dünyaya parmak ısırtan bir kurtuluş savaşı sonunda kurduğu ve Türk devrimi ile taçlandırdığı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Senin derdin, kendi beynin gibi beyin kirletmek ama bunu yapamayacaksın…
Evet… Bugün 30 Ekim, Kars’ın Kurtuluş Bayramı… 96. Yıldönümü… Kutlu olsun… Bu kurtuluşa yakılan bir türkümüzden bir dörtlükle son verelim satırlarımıza:
Kars’ın kalesinde Yahnı çölünde
Asker ilerliyor Gümrü yolunda
Halit Paşa önde, kılıç elinde
Vurun aslanlarım Allah aşkına
Şehit olanımız cennet köşküne