İstihbarat Örgütleri ülkenin iç ve dış tehlikelerle karşılaştığında ve savaş zamanlarında olağanüstü işleri yapacak olağanüstü kişilikleri arar ve bulurlar.

Bunun bizim tarihimizde en çarpıcı örneği İttihat ve Terakki Partisi’nin iktidar döneminde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa adlı istihbarat örgütüdür.

Üretken yazar-akademisyen Ersin Hakan, derinliğine ve ilk elden bilgilerle bu örgütü incelemiş, bu örgüt bağlamında bir olağanüstü kişilik olan Cihangiroğlu İbrahim Bey’i mercek altına almış “Teşkilat-I Mahsusa/Cenub-i Garbi Kafkasya Hükümeti ve Cihangiroğlu İbrahim Bey” adlı kitabında (Truva Yayınları). 

Ersin Hakan, işe İstihbaratın tanımı ve tarihi ile başlıyor. Sonra işlevine değiniyor, sonra da Türk İstihbarat Tarihine geçiyor. İlginç bilgiler var bu bağlamda:
-Anadolu’da börü-budun teşkilatı.
-Tebdiller.
-II. Abdülhamit’in yıldız teşkilatı.
-Tarikat şeyhleri ve dervişler.

Ve işte buradan Teşkilat-ı Mahsusa’ya geçiyor. Kuruluş tarihi, amacı, kurucuları hakkında geniş bilgiler veriyor. Biz yalnızca şu bilgiyi aktaralım: Teşkilat-ı Mahsusa’yı Enver Paşa kurdu, adını ise Veteriner Albay Rasim Bey koydu.

Teşkilatın para kaynakları, Sarıkamış Harekâtı sırasındaki faaliyetleri ve sonu da bu kitapta var.
Ve sonra Ersin Hakan, daha önce kütük gibi kitaplar yazdığı Kars Tarihinin Elviye-i Selase (Üç il) dönemine zoom yapıyor. Bu zoomda neler var neler, bir bilgi sağanağı, buraya asla sığmaz.
Biz şu kadarını söyleyelim. Mondros Mütarekesi ile ordumuz 93 harbi sonrası oluşan sınırlara çekilmek zorunda kalıyor. Bu çekilme elbette en başta, Ruslara harp tazminatı olarak verilen üç ilimizi Kars, Ardahan ve Batum’u kapsıyor. 

Çekilecek ordumuz, çekilecek ya Kars’taki kumandan Yakup Şevki Paşa, Kars’ı İngilizlere teslim etmek istemiyor. Ve işte burada Teşkilat-ı Mahsusa’nın özverili ve yiğit elemanları Cihangiroğlu İbrahim Bey önderliğinde harekete geçiyorlar, kongreler toplanıyor, şuralar oluşturuluyor ve bunların sonucu: Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti oluyor. Bu cumhuriyet, bölgedeki İngilizlere de bildiriyor bu kuruluşu. Yakup Şevki Paşa da Elviye-i Selase’yi bu cumhuriyete devrederek çekiliyor.

Gelgelelim, İngilizler bu bölgeyi Ermenilere vermekte kararlı. Entrikaları boşa çıkınca 12 Nisan 1919 tarihinde Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti’nin meclisini basıp hükümet üyelerini tutukluyor ve Malta’ya sürgün ediyorlar. Tam burada Ersin Hakan önemli bir olguya dikkati çekiyor: İngilizler 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgal ve parlamento basmanın provasını Kars’ta yaptılar.

Kars’ta tutuklanmayan ve Malta’ya sürgün edilmeyen bir kişi var, Dışişleri Bakanı Sarıkamışlı Fahrettin Erdoğan, o sırada Erzurum’da bulunduğu için kurtuluyor. Kitapta Cihangiroğlu İbrahim Bey’in bir mektubu var Fahrettin Bey’e: “Bizi Malta’ya gönderiyorlar, katiyyen paramız yoktur, bizi takiben para gönderiniz.”

Bu da para-pul derdine değil, ülke derdine düşenlerin yazgısı işte. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda da Cihangiroğlu’nun mağduriyeti sürüyor. İsmet Paşa’ya cumhurbaşkanı olduğu yıllarda yazdığı bir mektupta yaptıklarını ayrıntılı olarak anlatıyor ve diyor ki: “Hâlen altı çocuk babasıyım. Dördü mektebe devam etmektedir. 20 lira maaşla Kars hayvan borsasında memuriyet yapmaktayım. Ailemin ve çocuklarımın arasında çektiğim müşkilat büyüktür.

Yıllarca çileden çileye koşarak vatanım ve milletim için uğraşıp ihtiyarladıktan sonra böyle münzevi bir köşede aciz vaziyette bırakılamayacağım. Yaptıklarımı bir iftihar diye değil, millet için çalışanların son demlerini sefaletle geçireceklerine, zât-ı devletleri gibi âdil bir şef zamanında müsaade edilmeyeceğine inandığım için arz ediyorum.”

Bu kitap tam 440 sayfa, kaynakçası 12 sayfa, kitapta İngiliz Dış İşleri, Osmanlı, TİTE ve Özel Arşivlerden alınma pek çok belge var.

Araştırmacılara, meraklılara, Kars ve Ardahanlılara önemle salık veriyorum, kutluyorum Ersin Hakan kardeşimi.