Azerbaycan ulusal mücadelesinin büyük ismiydi şair Halil Rıza Ulutürk, ona “Zindan Şairi” de diyorlardı. O, düşüncelerinden dolayı hep atılmış ve itilmişti. Bir şiirinde şöyle diyordu:

“Seni buraxmırlar telegüzgüye (1)
Heç bilsen niye (2)
Senin mertliğinden qorxurlar (3) onlar
İpek sertliğinden qorxurlar onlar”

1-Seni ekrana neden çıkarmıyorlar, 2-Biliyor musun neden? 3-Korkuyorlar

Şimdi Türkiye’de biz ulusalcı-aydınlanmacı aydınların durumu da budur. Mertliğimizden ve de ipek sertliğimizden korkarak bizleri ekranlarına çıkarmıyorlar, yandaş ve dinbaz kanallar. Ama Halil Rıza Ulutürk’ün ülküleri nasıl tiranları aştı ise biz de aşacağız bunları. Ne diyordu Halil Rıza:

“Azatlığı istemirem zerre zerre gram gram
Qolumdaki zencirleri qıram gerek qıram qıram
Azatlığı istemirem bir heb (1) kimi (2) derman kimi
İsteyirem sema kimi
                             güneş kimi
                                        cihan kimi
Çekil çekil ey qesibkâr (3)
Men bu yurdun hak sesiyem
Gerek değil sıska bulaq (4)
Men ummanlar teşnesiyem (5)”

1-Hap, 2-Gibi, 3-Gaspedici, 4-Çeşme, 5-Susuzuyum.

Halil Rıza’dan ayrılmayalım, az daha söz edelim. Adını “Tebriz” koyduğu oğluna şöyle seslenmişti:

“Anan süt verip sene, fakat men
Göğsümde közeren (1) odu (2) vermişem
Seçip milyon milyon adlar içinden
Dünyada en gözel adı vermişem”

1-Közlenen, 2-Ateşi

Tebriz, Karabağ’da şehit düştü. Anası Nirengiz Hanım’dan dinlemiştim Bakû’da. Halil Rıza, perişan ama vakur bir biçimde eve gelir, hanımına “Gözün aydın Nirengiz, oğlun şehit oldu” der.

Böyle dedi ama bu kayıp Halil Rıza’yı çökertti, kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Onu saygıyla anıyorum.

NEYZEN TEVFİK’TEN BUGÜNE…

“Hicran destanını kendinden oku
Mecnun’dan duyup da rivayet etme.
Aşkın leylasını gördünse söyle
Söz temsili bulup hikâyet etme”

Bu dörtlükteki uyarılar, bugünün şair ve âşıkları için de geçerlidir, çünkü bu gibiler bugün de varlar. Kendileri üretmeyip hazıra konuyorlar, kullanıla kullanıla yalama olmuş ayak, uyak ve imgelerle şiir yazdıklarını sanıyorlar.

Kime diyorum? Onlar kendilerini biliyorlar. Bu işleri iyi bilenler de onları biliyorlar.

E PEKİ ŞİİR NEDİR?

Neyzen Tevfik’ten yola çıkarak, eleştirdik yukarıda şiir yazanların kimilerini. Eleştirdik de, e peki şiir ne? Onu değerli iki şair şiirleriyle desinler:

Önce Ülkü Tamer desin:

ŞİİR İÇİN CEVAPLAR



Şiir gecenin kardeşidir, 
gündüzün annesi. 
Yürekteki büyükbabadır şiir. 


Şiir örümceğin sesidir, 
duvarın şarkısı. 

Duvarcının türküsüdür şiir. 


Şiir yağmurun deresidir, 
saç diplerinin teri. 

Teknelerin taze sancağıdır şiir. 


Şiir afişlerin çerçevesidir, 
harflerin çizgisi. 

Çıngırağın içindeki madendir şiir. 


Şiir kamyonetlerin mavisidir, 
kamyonların yiğitliği. 

Faytonların yazılmamış tarihidir şiir. 


Şiir bakracın çeşmesidir, 
kuyunun yolcusu. 

Kaynağın bekçisidir şiir. 


Şiir cambazların dengesidir, 
hokkabazların seyircisi. 

Sihirbazların rüyasıdır şiir. 


Şiir üzümün güneşidir, 
elmanın kurdu. 

Böğürtlenlerin tozudur şiir. 


Şiir gümüşün simgesidir, 
çeliğin yapılışı. 

Kurşunun çıkışıdır şiir. 

10 

Şiir çitlerin dikenidir, 
tarlanın sürülmesi. 

Rençberin dalgınlığıdır şiir. 

11 

Şiir tatarcıkların saatidir, 
ateş böceklerinin saniyesi. 

Tabiatın yıllarıdır şiir. 

12 

Şiir ölümün gölgesidir, 
yaşamanın örtüsü. 

Çocuğun savunmasıdır şiir. 

13 

Şiir kumsalın eleğidir, 
kayanın tortusu. 

Mermerin sunduğu damardır şiir. 

14 

Şiir uykusuzluğun şiltesidir, 
uykunun haritası. 

Balkonun uyanışıdır şiir. 

15 

Şiir ateşin habercisidir, 
yangının kundakçısı. 

Yanardağın üstündeki kuştur şiir.

Ve şimdi de Nüzhet Erman:

İSİMSİZ

Taş toprakmış, kış kıyametmiş dinlemez
Şiir kardelendir

Yunus'un dilinde şeker şerbet, has ipek
Köroğlu'nda heyheylenendir

Eşyanın uzak, tenha koyaklarında
Nabız nabız birikendir

Ateşten de, tekerlekten de önce
Tezcanlı, hazır ve hemendir

Kan köpüğe batık al kısrağı çatlatan
Sağır uykuları bin parçaya bölendir

İçinde aynalı çarşı, rüzgârlı Çanakkale
Gidenin gelmediği cehennem Yemen'dir

İlkbahardır Boğaz'da, gözleri mahmur
Gökkuşağıdır, sulu sepkendir

Bir kelime, bir kelime, bir kelime daha,
Birden özgürleşendir.

İdrake sığmazlığın bağnaz zaferine
Fi tarihini düşürendir.

Anlaşılmazlığı güzel, haklı ve geçerli kılan
En tatlı nedendir.

Dağarcığındakini dervişçe bölüşen,
Varını yoğunu sebil edendir.

Sızım sızım, dostlar başına mayhoş sancısı
Aklı ayartan, yürekleri çelendir.

Ve bu kadar çok, hatta her şey olduğuna göre,
Ya hiçbir şey değil,
Ya da ilk akla gelendir!