İki tepesi,
Bir kalesi,
Ortasından geçer Çoruh nehri...
 
Bayburt! 
Ne kadar tanıyoruz Bayburt'u?!

Unutulmuş, güzide şehir. Samimi insanı, sade yaşantısıyla gürültüden uzak, sahte batıcılık altında ezilmemiş Türkmeneli...

Kışı çetin, yazı serin her mevsim güzeldir memleketimin!

Ağustos sıcağı şehri yakıp kavururken bir kaç arkadaş toplanıp çıkmıştık Şehit Osman Türbesine. Dilek meşhurdu o zamanlar. Sarım tırak Bayburt taşını tükürükleyip türbe duvarına sürterek dilek tutmak! Bir kaç arkadaştık, önce meyve bahçelerini talan edip Bekir amcanın kovalamasının ardından yollara koyulup türbeye tırmanışımız an gibi hatırımda. Türbeye vardığımızda içimizde ki korku yüzümüze yansımıştı.

Korku ve huzur!

Dilek tutmuştuk...
İslamın kültürleşmesi! Ayetten adete...

Şehit Osman efsaneleriyle, Sultan Fahriye efsaneleriyle büyümüştük bir kere!

Hani bir gece kalkıp ağaçları secdede görüp ucuna başörtüsünü bağlayan Sultan Fahriye! Validesine ağaçların secdeye gittiğini gördüğünü haber verdiğinde, validesinin;
"- Olur mu öyle şey kızım." yanıtını alan Sultan Fahriye!

"-İnanmazsan ağaçlara bak anne! Başörtümü bağladım ucuna."
Annesinin ağaçlara bakmak için çıktığı ve içeri girdiğinde öldüğünü anladığı Sultan Fahriye!

Fahriye Sultan, Zahid Efendi Cami yanında ki köşkün karşısında unutulmuş türbesinde dua bekler!

Şehit Osman, rivayet ve efsaneleri türlü türlü ve gurur vericidir!

Yaşadığımız şehre kulak verelim, kalp atışlarına kulak verelim. Kalp atışlarına kulak verdiğimizde şehir bize tüm sırlarını açacaktır. Bayburt kültür şehri, kültür ve tarihin kaynaştığı yegane bir şehir!

Turizm olmadığı için hep yetkilileri suçlarız! Pekala sormak isterim yaşadığımız şehri ne kadar tanıyoruz?

Eğer Bayburt'ta bir turizm kalkınması olacaksa bunda en az yetkililer kadar şehrin sakinlerine de iş düşüyor. Şehir dışında oluşan Bayburtlu "güvenilir, dürüst, insani değerlere sahip, adamın hası, ve bunu gibi" intibasını artık laftan öteye geçirmemiz gerekmez mi?

Bayburt içinde yaşayan, dışında yaşayan her ferde düşen insanlarımızı Bayburt'a davet etmek! Önce şehri tanımak sonra şehri tanıtmak!

Kitap okuyan arkadaşlarıma acizane tavsiyemdir...

"Bayburt Sancak Beyi Nasuh" isimli belediye yayınlarından çıkarılan Muhlis Aydın Beyefendinin kitabı. Bu kitabı okuduğunuz da Bayburt'a bakışınızın değişeceği gibi, Bayburtlu olmanın gururunu ziyadesiyle yaşayacaksınız!

Şehit Osman Türbesine ve çevresinde ki kabristanlara sıkça çıkmak unutulan, yad edilen ecdadımıza dua etmek, tarihlerini araştırmak, öğrenmek ve anlatmak için çok geç değil!

Bizim ilk çıkışımız dilekti, sonra efsaneleriyle büyüdük. Şimdi ve sonra ne zaman yolum düşse Bayburt'a ilk işim türbe ziyaretleri yapmaktır!

Ulular şehri Bayburt!

Devlet hizmetten mahrum bırakmış olabilir şehrimizi. Son iki gelişimde iki farklı dostumla geldim, türbelerin bakımsızlığı, kültürümüzü, tarihimizi anlatan eserlerin olmayışı beni ziyadesiyle üzmüştü. Sonra devlet ricaline ve yöneticilerimize kızdım içten içe lakin düşündükçe hatayı kendimizde buldum. Hangimiz bir proje üretip devlet ricaline yahut yöneticilerimize sunduk?

Bu şehir bizim ve başka bir şehrimiz yok!

Bu şehirde bir devrim yapılacaksa biz yapacağız! Herkes topal karınca misali üzerine düşen görevin idrakinde olarak başlayabilir!

Sonrası mı?

Bayburt bize sırlarını açacaktır!
Sırlarını yani yaşanmışlıklarını!

Siyaset seçim mitinglerinde kalmalı, siyasetten arınarak A parti B parti omuz omza verip yürek birlikteliği yaparak Bayburt'a sahip çıkmalı!

Siyasetten uzak kültür ortak paydasında, Bayburt ortak paydasında buluşmak ümidiyle.

El ele verince neler olacağını Bayburtspor gösterdi. Yönetiminden, sporcusuna, taraftar gurubuna kadar!

Spor ortak paydasında oluşan birlikteliğin kültür ortak paydasında oluşması temennisiyle...