Hastane önünde endişeli bekleyiş! Sigara içiyorsa biri sönüp, biri yanıyor. İçmiyorsa yanında ki arkadaşına:
-Ver bi sigara! Diyor, heyecanlı sesiyle. Heyecan içinde korku, korku içinde büyük bir sevinç var! Dışarıda daha fazla kalamayıp giriyor içeriye, koşar adım. Doğumevi’nin kapısı kapalı, açık mavi renkteki kapının arkasında herkes ter içinde, terleyen sadece onlar mı? Kapı önünde terleyenler de var! Birkaç dakika, birkaç saate karışıyor! Bir ağlama, öyle masum, öyle içten ki, “ben geldim” dercesine bir haykırış. Anne kucağına bırakılır, anne bağrına basar evladını! Açılır mavi kapı, “bir oğlunuz” yahut “bir kızınız oldu” der ebe! İşte o an adımları birbirine dolaşır babanın…
-Ver bi sigara! Diyor, heyecanlı sesiyle. Heyecan içinde korku, korku içinde büyük bir sevinç var! Dışarıda daha fazla kalamayıp giriyor içeriye, koşar adım. Doğumevi’nin kapısı kapalı, açık mavi renkteki kapının arkasında herkes ter içinde, terleyen sadece onlar mı? Kapı önünde terleyenler de var! Birkaç dakika, birkaç saate karışıyor! Bir ağlama, öyle masum, öyle içten ki, “ben geldim” dercesine bir haykırış. Anne kucağına bırakılır, anne bağrına basar evladını! Açılır mavi kapı, “bir oğlunuz” yahut “bir kızınız oldu” der ebe! İşte o an adımları birbirine dolaşır babanın…
İlk bakış, ilk koklayış, ilk öpüş!
İlk sürünme, ilk emekleme, ilk yürüyüş, ilk koşuş! Hepsi ayrı heyecanlar! Okul kaydı yapılır…
Ergenlik mi?
Sorma arkadaş, dışı seni, içi beni yakıyor!
Günler; haftaları,
Haftalar; ayları,
Aylar yılları, kovalıyor!
Emeklilik gelip çatar, saçlar dökülmüş, sakallar beyazlamıştır!
Mavi açık renkli kapının arkasında operasyon masasındadır baba!
Evlat, hastane önünde endişeli bekleyiş içinde! Sigara içiyorsa biri sönüp, biri yanıyor. İçmiyorsa yanında ki arkadaşına:
-Ver bi sigara! Diyor, heyecanlı sesiyle. Heyecan içinde korku, korku içinde dua…
Fazla kalamayıp içeri giriyor! Kalbi yerinden çıkacak gibi. Açık mavi renkteki kapı açılıyor, dışarı çıkan doktorun benzi, kıpkırmızı:
-Babanızı kaybettik, başınız sağ olsun…
İşte o an, kalp ezilir, yutkunur evlat, içten ve hıçkırıkla karışık bir feryat başlar!
Değirmendir bu dünya yahut tren istasyonu! Biri biner, biri iner! Değirmen döner, tren seferine devam eder!
Bize düşen mi?
Doğumdan, ölüme; kadir kıymet bilmek!
Baba bir ağaçtır, evlat ise kaçında olursa olsun, makam, mevkii ne olursa olsun, gölgesinde oynayan, haylaz, yaramaz bir velettir!