Atatürk’ü kaybedeli 76 yıl oldu. “En büyük eserim”  dediği Cumhuriyet 91 yaşında... O kalkınmış, sanayileşmiş, gelir dağılımı dengeli, sosyal refah tedbirlerini uygulayan bir Türkiye özlemi ile çalıştı, yaşadı.

Gazetelere bakıyorum; utanç duyuyorum... Bir yanda yükselen gökdelenler, karşısında gecekondu göçükleri altında ölenler. Bomboş tarlalar, aç köylüler. Bu ülkeyi refah devleti yapacaklar ise saraylarla, köşklerle meşgul... Gecekondu odasında 10 kişi kalıyor. Başkan Beye ise 1000 odalı saray...

15 milyon nüfus açlık sınırında yaşıyor. Biz Cumhurbaşkanlığı bütçesini yüzde yüz artırıyoruz. Ne için? Lüksüne lüks katmak için. Hele vatan savunması uğruna ayaklarını kaybeden gazilerin çileli haberleri ruhumu yakıyor.

Milletler kahraman evlatlarıyla tehlikeleri aşar. Sıkıntılı dönemlerde bozguna uğramaz. Millet kendisini koruma uğrunda can veren evlatlarına şehit, sağ kalanlarına gazi der.

“Evet, en aziz vücut parçalarımı vatanım için verdim ama devletim sağ olsun bana sahip çıktı” diyebilen bir gazinin acıları hafiflemiştir. Protezin bedelini ödemeyen devletin hacze yol vermesi, gazi için kurşun yemekten beterdir.

Nerede kaldı İslâm ahlâkı?

AKP İslâm ahlâkını savunduğunu iddia eden yönetici kadrosuna sahip, ancak taş gibi Çankaya Köşkü dururken AOÇ’ye 1000 odalı bir saray yapılıyor. Zirvedeki devletlilerimiz; bu saray ve İstanbul’daki Vahdettin Köşkü ile Huber Köşkü’nün  “milletimizin ve devletimizin itibarını temsil eden hizmet binaları olduğunu”  beyan ediyor. Obama’nın kullandığı uçağın aynısını Cumhurbaşkanımıza, Başbakanken almışız. Yargının; hayır bu inşaatı durdurun, burada bina yapamazsınız kararına rağmen, AOÇ’de binlerce ağaç kazınmış ve bu 1000 odalı saray inşaatı yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığı bütçesi devam etmekte olan diğer binaların masrafını karşılamak üzere % 100’e yakın artırılmıştır.

Şu ana kadar kaçak saraya 1 milyar 730 milyon lira harcanmıştır. Kapalı alanı 300 bin metrekare olan saraya giden parayla, 700 okul veya tam teşekküllü 28 hastane yaptırılabilirdi. Bugün Cumhurbaşkanı bir imparator kadar güçlüdür. Emrinde 5 uçak var, en büyüğü 412 milyon liradır. Altında 10 zırhlı Mercedes var değeri 14 milyon lira. 3 helikopteri var; sadece Sikorsky 57 milyon lira. İstanbul’da ayrıca değeri 150 milyon lira olan bir köşkü bulunmaktadır.

Peki bu ülkede asgari ücret kaç lira?

Net 890 liradır. Milyonlarca insanımız geçim savaşı veriyor, borç içinde yüzüyor. Ayrıca Türkiye’de milyonlarca işsiz var. Madencilerimizin perişan hali ortada... Hiçbir koruma, kollama tedbiri olmadan devletin yer altı derinliklerinde ölüme yolcu ettiği çileli yurttaşlarımız... Daha acısı PKK’nın her türlü şımarıklığına ve küstahlığına açık bir dönemde vurulan, yakılan, arabası bombalanan güvenlik güçlerimiz, şehit olan koç yiğitler, hayatını sakat yaşayacak gaziler...

Evet, devlet nerede? Devletliler nerede? Saraya dekorasyon için tanesi 3 bin euro’ya onlarca ağaç ithal ediliyor. Özel mobilyalar alınıyor. Sayın Erdoğan beğenmiyor, yeni siparişler veriliyor. Enflasyon, hayat pahalılığı yüzde 8,9 olarak açıklanıyor. Vatandaşın gerçek enflasyonu yüzde 40 iken, hükümet memura ve emekliye yüzde 3+3 zammı reva görüyor. Vatandaşın gerçek enflasyonu karşısında bu rakamlar ne kadar komik kalıyor.

Devlet gerekeni yapmıştır

Ülkemiz devlet ciddiyetine muhtaçtır. Sayın Başbakan’ın devlet ciddiyetinin ne olduğunu bilecek birikime sahip olduğunu sanıyorum. Ondan beklediğimiz, konulara bir ilim adamı sabrı ve ciddiyetiyle eğilmesi, konuşmasıdır. Yoksa Cumhuriyet tarihini yaralama gayretleri boşunadır.  “Dersim, modern bir Kerbela’dır” demek, ya bilgi fukaralığının ya da Atatürk’e ve dönemin yöneticilerine doğrudan “Yezid” diyebilme cesareti gösterememenin sergilendiği bir âcizlik ve basiretsizliktir. Devlet isyancıya elbette gerekeni yapar ve yapmıştır da...

Cumhuriyetin büyük adamlarını küçültmeye çalışmak yerine, herkes kendi ufkunda büyük olmaya çalışmalıdır. Devlet ciddiyetinden mahrumiyet, sınırlarımızı kevgire çevirdi. Suriye’den, Irak’tan giren insanları bir hayır kurumu gibi değil, gerçek bir devlet gibi ülkemizin içine almalıydık. Bugün 5 milyona yakın insan bu ülke topraklarında dolaşıyor. Kimin hangi inancın militanı olduğunu söylemek mümkün mü? İki ayaklı bombaları vatan coğrafyasına doldurup, yarın önlenmesi mümkün olmayan ihanetler karşısında çaresizlikten kıvranmanın, şikâyetçi olmanın hiçbir faydası yok.

Eğer bu çizgide Başbakan olursanız sıklıkla bahsettiğiniz Anadolu erenlerinin himmeti sizinle olur. Aksi halde şehitlerin, gazilerin, hak ve hakikatin lânetinden kurtulamazsınız.