MOLLA TULUM ZURNASINA BENZER

Mollanın nasıl kurban pay ettiğine dair Erzurum ve Bayburt’ta çok söylenen bir söz vardır: “Başı mollaya, döşü mollaya, yedi hissenin beşi mollaya.” Azerbaycan’da ise diyorlar ki “Molla tulum zurnasına benzer, karnı dolmazsa sesi çıkmaz.”

Bir Nasrettin Hoca fıkrası, bu anlattıklarımızın teyidi adeta: Üç molla konuk gelirler Nasrettin Hoca’ya. Üçünün de karnı tulum zurnası, üçü de birbirinden obur. Silip süpürmüşler önlerine konulanları. Sahanları ekmekle bir güzel de süpürmüşler sünnettir diye... Mollalar yemeklere böyle saldırırken, Hoca’nın oğlu girmiş içeri:

-Aman ne güzel çocuk... Adı ne bunun? diye sormuşlar. Hoca: 
-Adı Farzdır, demiş. Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar: 
-Bu ne biçim isim Hoca Efendi, demişler. Taşı gediğine koymuş Hoca: 
-Sünnet diyeyim de onu da yiyin öyle mi?  
KURA MOLLA HEMİN BULDU SIPASIN
Düz mantıklı, derinliksiz konuşmalara “Molla molla konuşmak” derdik gençliğimizde. Nükteleri ve acımasızca taşlamalarıyla ünlü Bayburtlu Zihni’nin “Kura Molla” adındaki arkadaşı da böyle birisiymiş. “Görmemişin bir oğlu olmuş” misali, Zihni’ye gelip, yeni doğan “Necdet” adlı oğlu için bir tarih düşürmesini istemiş. Düşürmüş Zihni, düşürürken de, Kura Molla’yı fena açık düşürmüş:

“Doğdu Necdet sevindirdi atasın
Kura Molla hemin (şimdi, yeni) buldu sıpasın”

MOLLA YAKUP AĞA
Bu fıkra da, adının başına dinsel ve varlıksal unvan koymaya meraklı kişilere karşı olsun. Adamın biri bir çift öküzünü satmaya götürmüş hayvan pazarına. Müşteri olmuş biri. Fakat satıcıyı bir yerden gözü ısırıyormuş. Sormuş: “Senin adın ne?” Şişine şişine yanıt vermiş karşı ki: “Molla Yakup Ağa’.” Sözü cebinde bir adammış müşteri demiş ki:

“Mollalığın medresede, ağalığın köyde kaldı. De şimdi  ‘Sâde Yakup’, öküzlerin kaç para?” 
PLAJ MOLLASI VE “PROTESTAN OLMUŞAM”
Bizim gençliğimizde Erzurum Gemalmaz Çarşısı’nda bir “Ayakkabıcı Molla” vardı. Para koleksiyonu yapardı, kundura tamirciliğinin yanı sıra.  Bir de fotoğraf asılıydı dükkânına, askerken plajda çekilmiş. “Çok yakışıklıydım o çağlarımda, herkes bana bakardı” derdi ya, “plaj mollası” diyenlere fena söverdi.

Bu “plaj mollası” bir gün hastaneye gider, rahatsızdır, benim de arkadaşım olan Dr. Ali Gürcan’ı sorar, “Bugün yok” derler, gidip üroloji servisine bakılır.

O gün akşamüstü Cumhuriyet Caddesi’nde Al Gürcan’a rastlar, “Tohdor, bögün hestehanaya geldim, sene bir işim düşti ama yoğudun” der.

Ali sorar: “Hayrola molla emi?”
“Heç sorma gardaş, ben protestan olmuşam…”
Ali kahkahaları koy verir.
Molla’nın prostatı vardır….