Koptum kardeşten, arkadaştan, kurumlardan, durumlardan, makamlardan, unvanlardan. Kopuşlarım devam ediyor. İlkelerim, doğrularım, deneyimlerim ve duygularım kop diyor, kopuyorum.

Koptukça üzülüyorum, eziliyorum ama kendime geliyorum, dinçleşiyor diriliyorum, özgür ve güçlü oluyorum.

***

Sevdiklerin sevmediklerine dönüşür birden. Bu da insanlık hallerindendir. Kötü hal.

*** 

Elinden tuttum, arkasında durdum, yüreklendirdim, yol gösterdim, öğrettim ve övüp durdum onu.

O ne yaptı? Egoistlikle suçladı beni, arkadaşlarımı, yakın çevremi suçladı, küçümsedi, kendi aklını beğendi, kendi bildiğinde ısrar ve inat etti, asla tartışmadı ve en sonunda benimle ilgisini kesmek için bahaneler üretti. 

Böyle işte... Hayatta bunlar da oluyor ve çok yakınlarınızın arasından çıkıyor bu gibiler.

*** 

Unutmak istediklerin ardını bırakmaz, unutmamak istediklerinin ardını sen bırakmazsın.

***

Bu konu önemsizdir diyorum bilgi birikimimle, birden önemsiyorlar kendilerini kanıtlama hevesiyle, birden benimsiyorlar dün yobazca yoksadıklarını.

Var ya kahrını çekip dosyasını kapattıklarım, onlara konuyorlar leş kargası iştahıyla.

Son numaralarını da diyeyim bu sapı silik, çapı küçüklerin: Zorbaya sığıntılıklarını, sağlanmasında güçlük çekilen enderlik olarak yaydırıyorlar çevrelerine. 

***

Biri diyor çok narinsin, biri diyor çok haşinsin.

Biri sabırsızsın diyor, öteki neden sustuğumu anımsatıyor.

Biri kibirli, öfkeli, bencil diyor, öteki insanları iyi tanıyıp ona göre tepki verdiğimi belirtiyor.

Kimilerinin "moruk, beyni sulanmış" aşağılamasına maruz kalıyorum, kimilerinin de bu yaşta bu enerjiyi nasıl bulduğum, bu belleği nasıl koruyabildiğim iltifatına mazhar oluyorum.

Bu ikilem ve çelişkileri daha da uzatabilirim ama gerek yok. Amacım insanımızın çıkarına, duygularına, tutkularına göre tepki verip pozisyon aldığını vurgulamaktı, onu da yapmış oldum.

*** 

Tartışırım sosyal medyada da; ama bilenle, kendini bilenle, beni bilenle. Bunları bilmeyenle tartışma boşuna zaman yitimi ve sinir harbidir, ona gelemem.

*** 

Galatasaray'ın sosyalist futbolcusu Metin Kurt'un oynadığı dönemde düşüncelerine karşı idim. Gelgelelim onu zevkle izlerdim. Hele bir özelliğine bayılırdım. Üstüne gelen karşı takımın savunma oyuncularını bir anda çalımlayıp geçerdi, neye uğradıklarını şaşırırlardı. Bu durumu bilenler onun üstüne atılmazlar, bir metre önünde durur, topa bir şekilde müdahale için fırsat kollarlardı.

Şimdi kimi kendini bilmezler de benim üstüme geliyorlar cahil cesaretiyle, ben de Metin Kurt çalımıyla basıp geçiyorum onları. İşte o zaman arkadan faullü müdahaleler başlıyor ya da saptırmalar.

Ya izleyici? Benim asıl derdim onlar, onların çoğu benden yana değil.