SONLUK TOPLAMA

“Sonluğunu topluyor”

“Sonluğunu mu topluyorsun?”

Önlerden kaçırıp açgözlüce, önüne toplayanlara, böyle tanı koyarlar, böyle uyarır sorarlardı, böyle yüze vururlardı bizim oralarda.

Sonluk… Ne ki sonluk?

Yinelemesi olmayan öğün, son yiyişi olduğunu bilmeden ölümüne yemek… 

Derler ki eceline yakın insanın, ayrımında olmaksızın bir içtepiyle iştahı açılırmış birden saldırırmış son yiyeceklerine.

Sonluk kavramını geliştirip sözcüğünü türetmek, sonlu insanın sevimsiz sonluğu üstüne düşünmek, bu halkın duyarlığı yanında duyarsızlığıdır da…

ÜFÜRÜKTEN YAKARI VE UMUT

Onlar var ya onlar
Üfürükten yakarı ve umut derenler
Adı çıkmış erenler

O YILLARDA O EZGİLER

Şimdi anlıyorum, şarkılar ve türküler o yıllarda daha içe işleyen, yönlendirenmiş, teselli verenmiş.

ANLAM YÜKLEMEK KİTAPLA İLİŞKİYE

Can veriyor, göz veriyorsun her okuduğun kitaba. Kitaplığında yerlerini aldıklarında da sende oluyor gözleri.

Kitaptan aldın, kitap sana verdi, bu ilişki sona erdi, demek doğru mudur? Okuma ilişkileri, okunmalık anılar, bunlar bir hurafe ve sanı olamaz. Anlam yüklemekse bu bağlamda, doğruların doruğunda olmaktır.

Yararlanma bekliyor okunmuşlar, yeni kitaplara sayfa olmayı.

Daha nice döngüler yaşanacak; değişimler, doğurganlıklar, beyinlere varsıllıklar dolacak, işlenecek ve o işlemeler aydınlıklar saçacak.

OTURUCU VE GÖTÜRÜMCÜ

O günün küresel yellerine göre pozisyon alıyordun, unuttuk mu?

Sen var ya sen, yeri gelir her şey olursun, sıkıya gelince de hiçbir şey... Oturma organını çok sevenler devrimci ya da evrimci değil, oturucu ve götürümcü olurlar.