Milli Eğitim Bakanlığı, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren yabancı dil öğretiminde yeni bir dizi uygulamaya geçeceğini duyurdu. Buna göre;4 yıl içinde her yıl on bin olmak üzere, toplam 40 bin yabancı öğretmen alınacak.

Milli Eğitim Bakanlığı, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren yabancı dil öğretiminde yeni bir dizi uygulamaya geçeceğini duyurdu. Buna göre;4 yıl içinde her yıl on bin olmak üzere, toplam 40 bin yabancı öğretmen alınacak.

Yabancı dil öğretimi okul öncesinden başlatılacak. Yeni uygulamada başka etkinlikler de hayata geçirilecek.
Beş yıl süreli bu proje yaklaşık 1,5 milyar TL’ye mal olacak.  

MEB yabancı dil öğretimi için neden böyle masraflı, uzun süreli bir projeyi gerçekleştirmek istiyor?

Basından öğrendiğimize göre; bu projeyi, konuşmalarında zaman zaman Türkiye’de yabancı dilin iyi öğretilmediğini eleştiren başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya verdiği talimatla başlatmış.

***

Geleceğimiz olan çocuklarımızın okullarda yabancı dil öğrenmelerinin gerekli olduğuna inanıyoruz. Yabancı dil, dünyaya açılmada, ekonomik ve diplomatik alanlarda başka milletlerle iş birliği için bir anahtar konumundadır.

Aslında sorun, yabancı dil öğretilip öğretilmemesinde değil, nasıl öğretileceğinde düğümlenmektedir. Çünkü bu alanda milletimizin geleceğini ilgilendiren sorunlar vardır.

Türkiye’de son yıllarda yabancı dil öğretimine olduğundan daha fazla anlamlar yüklenerek büyük ilgi uyandırılmıştır.

Yabancı dil öğretiminde Robert Kolej, Sen Joseph vb. gibi misyoner okulları model olmuş, Anadolu Lisesi adı altında yabancı dilde eğitim veren okullar çoğalmış, bunların arkasından yabancı dilde eğitim veren Orta Doğu, Bilkent, Koç vb. gibi üniversiteler gelmiştir.

Türkçe, Türkiye okullarından atılarak, vatanımız bir sömürge ülkesi durumuna hızla itilmektedir.

Devlet okullarında ise 1997 yılında uygulamaya konulan Eğitim Reformu ile ilköğretimin birinci kademesinde sadece anadilin öğretilmesi zorunluluğu kaldırılmış, 4. ve 5. Sınıflarda 2 saat, 6.sınıftan 11.sınıfa kadar, ek saatler dışında haftada 4 saat yabancı dil konulmuştur.

2005 yılından itibaren Avrupa Birliği’nin kararı uyarınca okullarda ikinci bir yabancı dilin de öğretilmesi için çalışmalara başlanmıştır. Tabi bu listeye özel okulları ve dil kurslarını katmıyorum.

Görüldüğü üzere; son yıllarda Türkiye okullarında artan bir şekilde yabancı dil öğretimine büyük önem verilmiştir. Önem bakımından bu ders diğer derslerin önüne geçmiştir.

Hâlbuki çocuklarımıza verilecek eğitimin amacı öncelikle kendi dilini ve kültür değerlerini öğretmek olmalı, genç bireye kendisi ve toplum için faydalı olacak, bilim ve teknikte ileri götürecek bilgi ve beceriler kazandırılmalıdır.

Avrupa ülkelerinin hiçbirinde görülmeyen bu İngilizce öğrenme aşkı nereden geliyor?

Türk okullarında %98,4 oranla öğrenciler birinci yabancı dil olarak İngilizceyi seçmektedir.
Yeni uygulamaya göre; Türk okullarına alınacak yabancı öğretmenlerin sayısı nerede ise Türkiye’deki bütün yabancı dil öğretmenlerini sayısına yakındır.

Bu uygulamanın en önemli kısmını yurt dışından getirilecek yabancı öğretmenler oluşturmaktadır. Bu öğretmenlerin Türkiye’yi tanımadan, doğusundan batısına, Türk eğitimine alışması, öğrenci ve meslektaşları ile iletişim kurmaları son derece zordur.

Türkiye 1960 ve 1970 ‘li yıllarda buna benzer bir deneyi ‘’Barış Gönüllüleri’’ adı altında ABD’li bazı kişileri okullarımıza alarak yaşamıştır. Türk eğitimine olumlu bir katkısı olmayan bu kişilerin ülkemize öncelikle misyoner-ajan olarak gönderildikleri sonradan anlaşılmıştır. ‘’Barış Gönüllüleri’’ Türk okullarında çeşitli problemler doğmasına neden olmuşlardır.

Yeni gelecek öğretmenlerin kendi ülkelerinde Türkiye’ye göre 3-4 kat fazla olan maaşlarını bırakıp ülkemize gelmeleri düşünülemez. Ancak işsiz, güçsüz, kalitesiz bazı genç öğretmenler bu teklife ilgi duyabilir. Eğer başka bir amacı yoksa kaliteli bir öğretmen geldiği takdirde Türk öğretmenlerden fazla maaş alması öğretmenlerimiz arasında huzursuzluk kaynağı olacaktır.

Yıllarca Türkiye ve Almanya okullarında yabancı dil ve Türkçe öğretmenliği yaptım. Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki; Türk öğrenciler diğer Avrupalı milletlerin çocuklarına göre yabancı dil öğrenmede daha yeteneklidir.

Bir eğitimci olarak, yabancı dil öğretiminde önemli olan öğretmenin yabancı olması değil, dil öğretmeninin, öğretim yöntem ve ders araçlarının kaliteli olmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Türk öğretmenler kalabalık sınıflarda, yetersiz araç ve gereçlerle çalışmaktadır. Türk okullarında dil laboratuarlarının olmayışı, dinleme, konuşma, okuma ve yazmaya dayalı bir öğretim yönteminin uygulanmaması dil öğretiminde önemli olumsuzluklardır.

Bu yeni uygulamanın belli bir bölge ve okulda denenmeden hemen başlatılması önemli bir yanlıştır.

* Yabancı dil öğretimi yuva ve anaokullarında başlatılarak çocuklarımız ana dillerini öğrenmeden yabancı bir dille karşı karşıya geleceklerdir.

* Türkçeyi ortadan kaldırarak, Türkiye’yi bir sömürge yapmayı amaçlayan bütün derslerin yabancı dilde yapıldığı eğitim modeli ihaneti, imaj kazanarak daha da yaygınlaşacaktır.

* Türkiye’de atamayı bekleyen binlerce öğretmenimiz dururken, yabancı öğretmenlerin okullarımızda istihdam edilmesi, yetişmiş insan gücümüzü ve kıt mali kaynaklarımızı heder etmekten başka bir şey değildir.

* Başka kültürden gelen yabancı öğretmenler Türk okul ve toplumunda huzursuzluklara neden olacaktır. Bu durumda meydana gelebilecek nahoş olaylarda bu öğretmenleri n geldikleri Batılı ülkeler Türkiye’nin iç işlerine karışmak için yeni bir bahane, fırsat bulacaktır.

Sonuç / Çocuklarımıza kendi kültür derslerimiz yanında yabancı bir dil öğretilmelidir. Bize göre; yabancı dil öğretiminde en iyi çözüm, iyi yetiştirilmiş Türk öğretmenleridir. Bu yeni uygulamaya harcanacak paranın çok azı ile hem Türk öğretmenleri daha iyi yetiştirilir, hem de fazla sayıda genç öğretmenimiz istihdam edilir. Bunun yanında yöntem, araç ve gereçler de geliştirilir.

Kısaca bu yeni uygulama maddî ve manevî büyük zararlar getirmeden derhal durdurulmalıdır!

Mart / 2011