“Aşka Doğru”, Canan Al’ın yeni romanın adı. Kora Yayınları arasından çıktı.

Romanın ilk sayfasında bir adama tümcesi var, anlamlı ve iletili: “Aşka doğru yol alan sevgi dolu tüm yüreklere, yüreklilere…”

Aşk izleğine sarmalanmış bir polisiye roman bu roman, gelgelelim kitabın ilk sayfalarında yaşama, yaratılmaya, insana değgin felsefi sorgulama ve değinmeler var, azıcığını alalım buraya:

“Dünya denen yer farklı bir coğrafya idi ve biz insanlar buraya kendi deneyimlerimizi yaşamaya gelmiştik. Kendi yaşamımızı elimizden geldiğince şekillendirmeye… Ama çok iyi biliyoruz ki bazen bazı şeyler senin elinde değildir. Biz planlar yaparken Tanrı’nın bizimle ilgili başka planları olduğunu hepimizi unutuyoruz.

Bilim insanları ya da spritüeller, dünyanın (doğanın) olasılıklar üzerine kurulu olduğunu söylerler. Var olan olasılıklardan birini hayatımıza çektiğimizi ve onun şekillenerek hayatımızda maddeleştiğini iddia ederler.

(…) Zaman kavramına takılalım şimdi de. Zamanla her şey unutulur mu? Bu soru benim için hâlâ bir muamma. Zaman benim için rakamlardan ibaret değildi, boyutsal bir anlamı vardı. Her zaman dilimi ayrı bir boyutun deneyimini barındırıyordu, en azından ben böyle düşünüyorum. Zamanla hiçbir şey geçmiyordu, sadece o geçmesini istediğimiz duygu, düşünce ya ad olayın gerçeğiyle yaşamayı öğreniyorduk. Zaman içinde o kötü duygu dönüşüyor, evrim geçirip başkalaşıyordu.”

Canan Hanım, kitabının olaylar kurgusunu şaşırtılar üzerine kurmuş, sona doğru bu daha da belirginleşiyor. Bir polisiye roman için bu iyi bir durum. Polisiye roman bağlamında zekânın, ayrıntıların ve teknik bilginin de önemi büyük. Bu romanda bunlar da yeterli ölçüde var. 

“Aşk ve çıkar insana neler yaptırır?” sorusunun çarpıcı yanıtlarını da bu romanda bulmak olanaklı.

Canan Al, akıcı romanını, kahramanlarına bölüm bölüm anlattırımlı olarak sürdürüp bitiriyor. 

Aşk ve polisiye sevenlere salık veririm.

ADALAR/KAYBEDİLEN RUMELİ VE EGE ADALARI, BALKAN SAVAŞI

Adından da anlaşılacağı üzere bu kitap bir araştırma yapıt olma iddiasında. İddiasında ama kitapta tek bir dipnot yok, kitabın sonunda bibliyografya var ve burada 10 adet kaynak adı veriliyor. Yeterli midir? Bence değil ama bunun en doğru yanıtını tarihçi akademisyenler verebileceklerdir. 
Kitaba bir de sözlük ve kronoloji eklenmiş, bunlar olumlu ve artı yanları elbette.

Evet kitabın adı “Adalar Kaybedilen Rumeli ve Ege Adaları, Balkan Savaşı”, yazarı Umran Mustafa İşcan, 1939 doğumlu bir emekli albay, daha önce de “İstanbul Bebek” ve “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” adlı iki kitabı yayımlanmış.

Kitapta 1910-1914 arası tarihi olaylar, özellikle de Balkan Savaşı anlatılıyor. Bu savaşın az bilinen ve işlenen “Hamidiye Kruvazörü” ile Hamidiye Kahramanı unvanını alan Rauf Orbay’ın rolü ve yaptıkları da ayrıntılı olarak aktarılıyor.

Kitapta anlatılan tarihsel dönemde yaşanan olaylarla ilgilenenlere duyuruyorum Nergiz Yayınları tarafından yayımlanmış olan 244 sayfalık bu yapıtı… 

BORA İÇİN ŞİİRLER

Kimdir Bora Gezen? 1942 Bursa doğumlu. İTÜ Maden Fakültesi mezunu. Türkiye İşçi Köylü Partisi Merkez Komitesi üyesi. 21 Şubat 1973’te Filistin’de 7 arkadaşıyla birlikte İsrail saldırısında katledildi.

“Bora İçin Şiirler”i annesi Fahriye Gözen yazmış. Fahriye Hanımefendi 1922 doğumlu bir Türk kadını. Babası Hayri Arıburnu subaymış. Eşi orman mühendisi. Bundan dolayı, Anadolu’yu gezip durmuş, yalınkat Anadolu gerçeğini görmüş. Sonraları eğitim kurumlarında ve kadın derneklerinde yöneticilik yapmış, yurt dışında da bulunmuş.

Fahriye Hanımefendi, eşini 1989 yılında yitiriyor ve işte o zaman çok acı bir gerçeği de öğreniyor, yıllardır yurtdışında sandığı oğlu Bora’nın 1973’teki ölümünü öğreniyor.

Ve bu şiirler çıkıyor ortaya. Şiirler “Kora Yayınları” tarafından kitap olarak yayımlanıyor 1998 yılında.

Ben bu şiirlerden örnekler sunacağım, Bora Gözen’i saygıyla, alkışla anacağım:

Akik Gözlüm     
                                 Bora’ma
Daha işin başındasın
Akik gözlüm, en başında
Günlerin olacak saadetle döküm saçım
Günlerin kederle taşım taşım…
Sonra bir gün
Unutmasını öğrenip unutacaksın
Oysa o da değil
Unuttum sanacaksın

Ve bu da Bora Gözen’in yaptığı tablolarla süslü, 94 sayfalık kitaptan en çok sevdiğim şiir:

Doğuş

Eteklerinde kekikler
mis mis
Yer yer yer sakızları
Bir dağ ulu, doruğunda kar
Şimdi mevsim kış
Eskilerin söylediği 
kırk mı, elli mi yıl öncesinin kışıymış bu kış
Kânun Saninin sonları
Daha, daha da öte Şubat
Şubatın on yedisi
Şubat ortaları
Şiş karınlı gebeş bir yosmanın
yalpak gerginliği gibi
demir çubuklu cumbaları sokağa fırlamış
ahşap bir yapının orta katı
Saç soba kızıl kızıl…
Alevler yalaz yalaz…
                             poov poov   

Uzun gece
Saniyeler itiş kakış, dip dibe, iç içe
Dışarıda kırmızı Marsilya kiremitlerinin
lamarinlere çarpa çarpa fırlayışı sokak köşelerine
lodos lodos misali bir karakış yeli
                            Sakal Dökende

Bekçi düdüklerine sarılıp yol boylarında sönen
sıvaları yer yer dökülü
mavi badanalı kerpiç komşu duvarlarına
çarpıp çarpıp geri dönen acılı çığlıklar
ve bir oluş sesi…
Antikalar çalar saat
Erkenci gece kuşları
Zaman durmuş gibi
bir, dokuz, dört, iki
Tuz ekili göz bebeklerde
Özgürlük gizli