Evet öyle oluyor, kadim sanatım şiire devam ediyorum 5 şiir kitabım olmasına karşın, bu arada 71 yaşından sonra başladığım çizimler de birikiyor, beğeniliyor, yüreklendiriliyorum ve geliştirerek sürdürüyorum. Bu çizimlerle şiirler de buluşuyor elbette anlamsal olarak.

Bugün bu buluşmaları sunmak istiyorum sizlere. İşte dört yeni şiirim, dört çizimimle:

GÖLGEME YÜK DEMİŞTİNİZ
 
Verdiğim değerleri döndürüp düş yıkımına 
gerisin geri itenler
                tutkusunu ölçüye sokamayanlar
gölgeme yük demiştiniz
                yüklerin gölgesinde yitip gidenler.

Olumsuzluklarla özdeş adlarınız ve anılarınız artık 
bir vakumun başında beklemekteler.

Ne çok yazmışım sizi 
günlerce sildiğimde anladım bunu
                 bana son zahmetiniz.

Yüzünüze çöken karanlık benim batışımdandır
bense kapkara akşamlar yakıyorum
yaktığım ak şamlarla(1)  

AV, SAV, GİZEM
 
İyi bakmazlar vardır
burunları kafalarını el verir
kulakları kötü frekanslara hasret

Bu görüntü güçlü içlilerin
çevirtir gökyüzüne yüzlerini
yanı başlarında bilmece yığınağı
kaygı sarmalları

Ve işte oralarda bir yapma kutsal
insan işi
iki düğmelik gizem

Anlamların avında
karalamaların savında
hadi kalk gidelim
belli ki o diyar bizim

GÖZE ALABİLDİĞİM GİZ AÇIMLARI
 
En yakınımdaki uzak
uzak ki öğretici bir acı
elimde küre, falsal çizimler
uzaduyum yoluyla algıma düştü
ve denizde bir nokta ki yerinde duramıyor
sandal salınımından beslenen umut 

Kapılmıştım atıldım umarsız
yoz bırakmadım işledim yeteneğimce 
toz bırakmadım ardımdan gelenlere 
buz bırakmadım söz sokaklarında 
koz bırakmadım rakip elinde 
kız bırakmadım gönlü kırılmış

Ben ki boşluğu gövdesinden büyük ağaç
İçsel ortamımda çekişmeler
özsel tarih şeridinde duraklarım
çekinik söz açımlarının ardı sıra
          eski bir olagelim 
                        bir karşıtlık odağı
etkisi buralarda
kendisi teey oralarda. 

Bakma sesimin hırgür çıktığına
çoook azdır çoook 
             göze alabildiğim giz açımları.                         

PENCERE SORGULARI
 
Pencereden bakmak
                    anı dürtüklüyor 
                        düşler kurduruyor mu
                             insanların öyküleri üstüne düşündürüyor mu?

Beklediklerini sana kavuştursun diye
                    ondan bakıp umutlanıyor musun?
Uğurladıklarına bir son bakışı sağladığı için
                    sağ olsun mu diyorsun
                    yoksa
                    son bakışın hüznünü ansıttığı için
                    üzdüğün kadar da yıpranasın mı diyorsun ona?  

Gün doğumu ve gün batımında
kıpkızıl başyapıta onunla bakmak
uzaklarda kardeş pencerelerde
altın yansımaları onunla izlemek
Tanrı katıyla bağlantılıyor mu seni?

Kuşlara kucak açtın mı onun önünde
gözlerinle kuş uğurlayıp
akşam içtimalarını izledin mi şaşırtılarla.

Ağaçlarla konuştun mu mevsimlere ilişkin
ev çiçeklerini ondan geçen ışınlar büyütüp besledi 
                              açıkladın mı bunu onlara.

Çocuğunun elinden tutmuş giden bir anne
sımsıcak simitleri olduğunu bağırarak bildiren
gözleri pencerelerde gezen satıcı
seni duygulandırıp düşündürüyor mu?

Ve şiirler söyletiyor, yazdırıyor
yâdına şiirler düşürüyor mu?

1)  Mumlarla