I. Türkiye’de eğitim

Ülkemizin en büyük sorunlarının başında eğitim gelmektedir. Özellikle “meslekî eğitim” Türkiye’nin kanayan yaralarından biridir. Gelişmiş ülkelere göre genç bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye, bu demografik yapısının eğitim ve beceri düzeyinin düşük olması yüzünden, 21.yüzyılın sanâyi ve bilgi toplumları ile rekâbet şansını kaybetmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) 2015 verilerine göre; 15 yaş üstü aktif nüfusun yüzde 12,7’si yüksek öğrenim, yüzde 21,5’u lise ve dengi, yüzde 26’sı ilköğretim, ortaokul ve dengi, yüzde 25’i ilkokul, yüzde 6,2’si okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmemişler, yüzde 6’sının çoğunluğu kadın okuma yazma bilmeyenlerden oluşan eğitim seviyesine sahip ülkemiz, bu oranlarla eğitim düzeyi açısından OECD ülkeleri arasında en alt sıralardadır.  
Türkiye, eğitim sisteminin kalitesine yönelik uluslararası karşılaştırmalarda da maalesef en gerilerde yer almaktadır. Uluslararası Matematik ve Fen Eğitimleri Araştırması (TIMSS)'dan çıkan sonuçlara göre; Türkiye hem 4. hem 8.sınıf düzeyinde, öğrencilerin dörtte bire yakını en temel düzeyde yeterliliklere sahip değildir.(*)

Uluslararası Öğrenci Programı (Pisa) 2012 değerlendirmesinde, Türkiye performans olarak 65 ülke arasında matematikte 44, fende 43 ve okuma alanında 42.sırada yer almıştır.(*)

Türkiye 2012’de 12 yıllık, 4+4+4 kademeli zorunlu eğitime geçti. Bu yeni eğitim modeline göre; 60-66 aylık çocuklar 4 yıl süren ilkokula başlıyor. İlkokuldan sonra gelen 2. dört yıl ortaöğretimin 1.basamağıdır. Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre; 2014-2015 öğretim yılında örgün eğitim okullarında 17 milyon 532 bin öğrenci var. 5 milyon 230 bin öğrenci ilkokulda, 5 milyon 578 bin öğrenci ortaokulda okuyor.  Ortaokul öğrencilerinin 298 bini açık öğretim ortaokuluna kayıtlıdır. (**) Orta öğretimin ikinci basamağı genel liseler ve teknik-meslekî liselere, 8.sınıfın sonunda yapılan “TEOG sınavı” ile öğrenci alınıyor.

1. Türkiye’de meslekî eğitim 

Türkiye’de meslekî eğitim, Türk eğitim sistemi içerisinde olan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında düzenlenmektedir.

1.1. Türkiye örgün eğitiminde meslekî eğitim

2014-2015 öğretim yılında 2 milyon 241 bin öğrenci meslekî ve teknik liselerde okuyordu. Bu sayının içinde 546 bin öğrenci imam hatip liselerine ve 333 bin öğrenci de açık meslekî öğretim lisesine kayıtlı idi. (**) 

Türkiye kendisine hedef olarak; “orta öğretimin ikinci kademesindeki öğrenci oranlarını % 65 teknik meslek lisesi, % 35 genel liseler” şeklinde koymasına rağmen, 2014-2015 öğretim yılında ortaöğretimde meslekî ve teknik liselerde okuyan öğrencilerin oranı %39,3; genel liselerde ise bu oran, %51,12’dir.

MEB’in 2014-2015 örgün eğitim istatistiklerine göre;  2 milyon 902 bin öğrenci genel liselere devam ederken, açık öğretim lise kayıtları 1 milyon 470 bine çıkmıştır.(**) Bu yüksek rakamın sebebi, “Teog sistemi” yüzünden istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır. Bu yüksek rakam, aynı zamanda 12 yıllık zorunlu eğitim hedefinin gerçekleşmediğini de göstermektedir.

Orta öğretimden sonra 2 yıl süreli ön lisans eğitimi veren meslek yüksek okulları(MYO), üniversitelere bağlı okullardır. 2013 -2014 öğretim yılında Türkiye’de 802 MYO vardı ve bu okullara devam eden öğrenci sayısı 777,74’dir.(**) YÖK sayılarına göre; 2014-15’de açık öğretim de dâhil 6 milyon 62 bin öğrenci yüksek öğretim kurumlarında okuyordu. Türkiye 2014’de eğitim için 113 milyar harcadı.

1.2.Türkiye yaygın eğitiminde meslekî ve teknik eğitim

Yaygın eğitimde yürütülen en önemli meslekî eğitim; çıraklık eğitimidir. Bu eğitim de Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetim ve denetimi altındadır. Ancak etkin olmayan bu eğitime az sayıda genç katılmaktadır. Çıraklık eğitiminden başka; çeşitli kamu kurumu, meslek ve sivil toplum örgütü tarafından çeşitli kurslar düzenlenmektedir. Bu kurslar kısa müddetlidir; okuma yazmadan, boş zaman değerlendirme ve hobi kurslarına; bazı beceriler kazandırılan kurslara kadar geniş bir yelpazededir. Bir meslek eğitimi olarak düşünülemez.
Bunlardan başka ülkemizde meslekî eğitim; geleneksel olarak usta-çırak ilişkisiyle bir meslek ustası yanında öğretilmektedir. Ancak geleneksel usta-çırak meslek öğretimi günün şartlarına göre düzenlenmediği için tercih edilmemektedir. Eski ustalar da yanlarına çocuk yaşta çırak bulamamaktan yakınmakta, bazı meslekler bu yüzden unutulmaktadır. Temel eğitimini bitirmiş çırak adaylarının, çıraklık yeri ile devletin sorumluluk ve görevlerinin belirlendiği yeni bir çırak mesleki eğitim modeline ihtiyacımız var.

Türkiye’de temel eğitimli, beceri sahibi meslekî işgücünün önemi büyüktür. Yukarda kısaca anlattığımız; Türkiye’de uygulanan iş hayatından kopuk, kalitesiz; gerek örgün, gerekse yaygın öğretimdeki meslek eğitimi ile ülkemizin ihtiyacı olan vasıflı işgücünün yetiştirilmesi düşünülemez. Türkiye’deki meslekî eğitimin dünyadaki başarılı örnekleri gibi düzenlenmesi kaçınılmazdır. Dünyada meslekî eğitimde haklı bir şöhrete sahip ülkelerden biri Almanya’dır.

II. Almanya’da Eğitim

Alman eğitim sisteminin dikkatle incelenmesi gereken yönlerinden birisi;  meslekî eğitimdir. Almanya’da meslekî eğitim, toplumdaki sosyal, ekonomik gelişmelerin sonucu düzenlenmiştir. 19.yüzyılın başında Almanya’nın eyaletlerinde meslek okulları açılmış, meslek eğitimindeki ikili (Dual) sistem 1897 yılında çıkarılan bir yasa ile kurumsallaştırılmış, 1969 yılında yürürlüğe giren Meslek Eğitim Yasası ile bugünkü meslek eğitim sistemi oluşturulmuş, devletin, işverenin ve işçinin görev ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Alman eğitim sistemi ve meslekî eğitimin iyi organize edilmesi sayesinde bütün orta öğretim gençliğini üniversitelerin önüne yığmamakta, sanâyi ve işletmelerin muhtaç olduğu vasıflı işgücünü yetiştirmektedir.

1. Almanya’da eğitim sistemi

Almanya’da 4 yıl süren ilkokula, 6 yaşını bitiren, yani en az 72 aylık çocuğun, okula devam edecek olgunluğa gelip gelmediği öğretmen ve okul müdürü tarafından yapılan basit bir sınavla tespit edilir. İlkokulu bitiren öğrenci; başarısı, sınıf öğretmenin tavsiyesi ve velinin isteğine göre orta öğretimdeki 4 okul tipinden birine yönlendirilir. Bir elek sistemi olarak düşünülen bu öğretim sisteminde akademik öğrenim görecekler 9 yıl sürecek ve olgunluk diploması ile biten Liseye (Gymnasium),vasıflı meslekler ve yüksek meslek okullarına gidecekler 6 yıl süren (Real Schule)’ye, bir meslekte çıraklık eğitimi görecek öğrenciler de 6 yıl sürecek temel okula (Hauptschule) devam ederler. Bu okul tiplerini bünyesinde barındıran karma okulda (Gesamtschule) 7.sınıftan itibaren öğrenciler başarılarına göre yukarda anlatılan okul tiplerinde olan farklı programlara devam ederler. Almanya’da 2014/2015’öğretim yılında okullardaki toplam öğrenci sayısı 11 milyondur. 2014 yılında yüksek öğrenim görmek üzere Gymnasium’u bitirip ”Abitur”denilen yüksek okullara gitme hakkı veren diplomayı alan öğrenci sayısı 338,072 yani yüzde 28,8. Çıraklık eğitimi/Meslek eğitimi gören 1,4 milyon, yani yüzde 49,9’dur. 2015/2016 eğitim yılında toplam üniversite öğrenci sayısı 2,8 milyon; 2012/13’de eğitim bütçesi 181,4 milyar Euro’dur. (***)  
               
1.2. Almanya’da ikili (Dual) meslek eğitimi

Temel okulu (Hauptschule) veya diğer okulların 10.sınıfını bitiren öğrenciler bir işletmede çıraklık yeri bulduğu takdirde, üç yıl boyunca haftada 3 gün iş yerinde uygulama, iki gün meslek okulunda teorik eğitim görürler. Öğrencilerin meslek seçiminde İş Kurumu (Arbeitsamt) danışmanlık hizmeti verir. Temel okul öğrencileri okulda iken meslekleri tanımak amacıyla 8.sınıftan itibaren bir iş yerinde 3 hafta staj yapar. Meslek danışmanları okullara gelerek öğrencilere seçecekleri meslek hakkında bilgi verir, sorularını cevaplandırır. Almanya’da zorunlu eğitim 10 senedir ve bunun üzerine 3 yıl da meslek eğitimi yapılması gerekir. İş yeri ve firmalar mevcut çıraklık eğitim yerlerine sınavla veya öğrencilerin 10.sınıf bitirme notlarına bakarak çırak alırlar. Almanya’da bu şekilde çıraklık eğitimi verilen 400’e yakın meslek vardır. İşyeri ve çırakların görev ve sorumlulukları bir yasa ile düzenlenmiş olup, çıraklara 3 yıl boyunca ücret ödenir.

Netice olarak;  kısaca anlattığımız Almanya’da meslekî eğitim, iş yeri ve meslek okullarıyla birlikte düzenlenmekte, gençlerin vasıflı bir işgücü olarak yetişmesi sağlanmakta, bunun için çeşitli tedbirler alınmaktadır. 

III. Sonuç


2012 yılında bir “oldubittiye getirilip” yasalaştırılan “4+4+4”, eğitimimizde reform veya çare değil,  dert ve sorunlar yumağı oldu. Okula devam olgunluğuna gelmemiş çocuklar, dayatma ile erkenden okula başlatılıp, Türkiye şartlarında eğitimde fırsat eşitliği için gerekli olan okul öncesi eğitimin eksik kalmasına sebep olunmuştur.

Orta öğretime sokulan açık öğretim uygulaması ile zorunlu eğitim 12 yılda değil, gerçekte 4. Sınıftan sonra bitmektedir.

Meslek okulu statüsünde olmasına rağmen,  yalnız imam hatiplerin orta kısmına öğrenci alınması, bu eğitim yasasının yalnız imam hatiplerin önünü açmak için yapıldığı iddiasını güçlendirmektedir. İmam hatipler ekonomi ve sanâyi bakımından bir meslek lisesi değildir. İktidarın baskısıyla bütün liseler imam hatip yapılsa bile, bunun Türkiye’ye dünyadaki üstün sanâyi ve bilgi toplumlarıyla rekâbet şansı vermeyeceği açıktır.

Ortaokullarda eğitim programları bütün öğrencilere aynı seviyede öngörülmüş, öğrencilerin başarı durumlarına göre farklı programlara yönlendirilmesi düşünülmemiştir. Bunun yerine ortaokuldan sonra öğrencinin bir sınavla gideceği liseyi seçmesi istenmiştir. Bu da üniversitenin önüne olduğu gibi, belli liselerin önüne yığılma ve özel dershaneleri ortaya çıkarmıştır.

Öğrencilerin meslekî ve teknik liselere gitmek istememelerin çeşitli sebepleri arasında; meslek liselerinin statüsünün düşük oluşu, bu okullarda verilen eğitimin verimli, kaliteli olmayışı, günümüz üretim teknolojilerinin ihtiyacı olan nitelikli işgücünün bu okullarda yetiştirilememesidir.

Bu yanlış eğitim sistemi ve meslekî eğitim modeli ile öğrenciler meslekî eğitime özendirilip, yönlendirilemez. 

Türkiye ileri ülkeler düzeyine ulaşmak istiyorsa,  eğitim sistemi ve meslek eğitiminde çağın, ülkemizin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına cevap veren bir eğitim reformu yapmak zorundadır. Aksi takdirde; Türkiye bu eğitim düzeyi ve eğitim sistemi ile çağdaş, gelişmiş, demokratik bir ülke olma hedefini gerçekleştiremez!
Kaynakça:

(*)ERG Eğitim Reformu Girişimi, Eğitim Geliştirme İzleme Raporu 2013,Sabancı Üniversitesi 
(**) Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2014-2015, TC MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı, Nisan 2015
(***)Bundesstatisches Amt, Bildung, Schulen, 2014