Bilindiği üzere Bayburt'un batısındaki bir tepenin üzerinde bulunan ve Selçuklu mimarisinin özelliklerini yansıtan iki türbeden birinde bu tepeye adını veren Şehit Osman namıyla bir zat yattığı söylenmektedir. Ancak kimliği hakkında bu güne kadar net ve kesin bir bilgi yoktur.

Bu zatla ilgili söylenen bilgilerin bir kısmının efsaneye dayandığı ve kelle koltuğunda Bağdat'ta savaşan Genç Osman efsanesiyle karıştırılarak Bayburt'lu bir yiğit asker olduğu yolunda halkın arasında söylentiler vardır.

Bu türbe ve içinde yatan şahısla ilgili kitabi bilgilerden mesela Bayburt Belediyesinin derlediği bilgide "Şehit Osman Tepesinde bulunan her iki türbenin Saltukoğullarına ait olduğu şeklinde görüşler mevcuttur. Buna göre türbeler Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi'nin kardeşi Osman ve kız kardeşine aittir. Üzerlerinde bulunan kitabeler çok silik olduğu için okunamamaktadır." Denilmektedir.

Bu bilgilerin sıhhati tartışmalıdır. Sıhhati tartışmasız bilgiler ise ancak belgeye dayalı bilgilerdir. Bu sebeple bu türbe ve içerisinde metfun zatla ilgili Osmanlı Devleti'nin arşivine intikal etmiş Hicri 1170, Miladi 1757 tarihli bir belgede burada metfun şahıs için  "…Bayburd-ı Erzurum (Erzurum Bayburd'unda) medfun Serasker-i Fahr-i Kâinat, Ensarî, Şehid Osman Gazi türbesi…" ibaresi geçmektedir. Yani bu belgede Şehit Osman Türbesinde yatan zatın Peygamberimizin Medineli sahabe komutanlarından biri olduğu beyan edilmektedir.

Belgede geçen ibarenin orijinal metni gösterir kısmı şudur:



Belge, bu türbede türbedarlık vazifesini yürüten Mustafa adlı şahsın gelirini şehid mezraa (şehidler için ayrılan ve ekilip biçilen arazi) mahsulü olarak belirlenen mahsülünden almak üzere kendisinden sonrakine devredilmek usulüyle elde ettiğini ve bu gelirine müdahele edilmemesi için zamanın Bayburt Kadısı Hamza imzasıyla verilen bir kadı i'lamı ve üzerine yapılan resmi işlemleri göstermektedir.

Yani "…Serasker-i Fahr-i Kainat, Ensari, Şehid Osman Gazi Türbesi…" ibaresi zamanın Bayburt Kadısı tarafından yazılmıştır. Bilindiği üzere kadılar ilmi yönden yetenekli ve mücehhez kimselerdir. Dolayısıyla bu türbede metfun şahıs için yazdığı ibare doğru kabul edilmelidir.

Bu bilgiye göre Şehid Osman Türbesinde yatan zat, Medineli Ensar'dan ve Hz Peygamberimizin sahabesinden olup Bayburt'ta şehid düşmüş Osman adlı bir komutandır diyebiliriz. Zira bunu ispat eden Devletin Resmi bir belgesi vardır.

Şimdi burada Hz. Peygamberimizin komutanı Bayburt'ta nasıl şehit olmuş olabilir sorusu akla gelebilir.

Bu sorunun cevabı basit bir tarih bilgisiyle verilebilir. Şöyle ki;

Bayburt tarihçesi ile ilgili bilgilerde Emevilerin Miladi 705 yılında Bayburt'u Bizanslılarla yaptıkları savaş sonucu ele geçirdikleri ve Miladi 715 yılına kadar Bayburt'ta hâkimiyet kurdukları ve bu on yıllık hâkimiyet sonunda yine Bizanslılarla yaptıkları savaş sonucu Bayburt'u Bizanslılara bırakmak zorunda kaldıkları yazılıdır.

Bu tarihi bilgiye göre Medineli Ensar'dan olup Hz. Peygamber'in sahabesi ve komutanı olarak zikredilen Osman'ın bu Emevi-Bizans savaşlarında Bayburt'ta şehit düşmüş olması kuvvetle muhtemeldir.

Nihayet 1054 yılında Selçukluların hâkimiyeti ile Türklerin eline geçmiş olan Bayburt'ta bu dönemde bu kabre Türbe yapılmış ve koruma altına alınmış olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Muhtemeldir ki daha sonra bu türbe etrafına devlet ileri gelenleri ve ailelerine ait insanlar da defnedilmiştir. Kitabesi olmayan diğer türbeyi de bu şekilde düşünmek mümkündür.

Osmanlı Devleti Salnamelerinde "Bayburt'ta metfun Sahabeler"den bahsedilmektedir. Bunlardan bazıları Bölgenin Türklerin eline geçmesiyle buralara irşad için gelen Seydiyakup Köyündeki Seyi Yakup, Çiğdemli Köyünde Seyyid Halil, Bayburt Merkezde Ahmedi Zencani gibi soyu Sahabeye dayanan Anadolu erenleridir.

Bunun dışında Bayburt'un bazı yerlerinde kitabesi belirsiz ya da daha sonra yazılmış kitabeleri bu gün tahribe uğraması sebebiyle bilinmeyen ve zamanından beri ahali arasında şehit veya sahabe kabri diye dilden dile geçen bazı kabirlerin de Emevilerle Bizanslıların yaptığı savaşlarda şehit düşmüş askerler olması ihtimal dâhilindedir.

Nitekim Bayburt Belediyesi'nin derlediği bilgilerde Sahabe adıyla zikredilen kabirlerden kendi köyüm Çayırözü köyündeki meçhul kabrin sırrının bu olabileceği kuvvetle muhtemeldir.

Kendi köyümle ilgili yaptığım arşiv araştırmalarımda bu kabirle ilgili henüz bir belgeye ulaşamadım ama Bayburt'ta cereyan eden Emevi-Bizans savaşları bilgisine ulaştıktan sonra bu kabrin şehit bir sahabe askerine ait olabileceği ihtimalini köyümüzle ilgili bilgiler arasına kaydetmiştim. Zira çocukluğumuzda nesilden nesile aktarılarak geldiği anlaşılan ve bu kabrin yakınındaki bir kayadaki bir delik için "Hz Ali Efendimizin atının iziymiş" söylentisi vardı. Ben bunun bir at izi olacağına hiç akıl erdiremezdim. Demek ki bilgi efsane de olsa yalan değil yanlış olabilirmiş. Neticede bir şehit kabri, bir at izi efsanesi bizi bu bölgede yapılan Emevi-Bizans savaşlarına götürmektedir.

Tarihimizle ilgili büyük bir hazine olan arşivlerimiz hizmete sunuldukça efsanelerden çok belgeli, sağlam ve gerçek bilgiye ulaşacağımız muhakkaktır.