Pazardan aldığı patatesin üzerindeki toprağı yitirmeyip, saksıların dibine döken insanlar var yeryüzünde…
Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde çevre kıyımı meydana geldi. Tam 10 milyon metreküp siyanürlü toprak yığınının kaymasıyla çevre felaketi yaşanırken, 9 çalışan toprak altında kaldı. 10 milyon metreküp siyanürlü yaş toprak yığını, bu satırları yazarken de kaymaya devam ediyordu. Madenin yüzde 80’i Kanada merkezli SSR Madencilik, Türk ortağı ise Çalık Holding’e bağlı Anagold Madencilik.
Kanada’da yaşayan bir yurdumuz insanı, koruma altında olduğunu bilmeden bir ağacın dalından kopardığı, 40 santimlik cımbar için, 40 dolar ceza öderken, Kanada merkezli altın tacirleri her bir köşesi birbirinden nadide endemik türlerle, çiçeklerle bezeli cennet ülkemizde çevre katliamına sebebiyet verip, elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyor...
06 Şubat 2023’te Kahramanmaraş depremi meydana geldi, millet deprem bölgesine yardıma koşadursun, 08 Şubat 2023’te, “Gümüşhane Mastra Altın Madeni Atık Depolama Tesisi Yükseltme ÇED Olumlu kararı” ile 2 milyon metreküplük atık depolama barajının kapasitesi, 5 milyon metreküpe yükseltildi.
Maden, köy mezarlıklarını söktürüp, yerini siyanür atık deposu yapmaya çalışıyordu. Tüm itirazlarımıza rağmen mezarlıklar, 2012’de kaldırıldı. Dava açtık. Mezarlık yerinin mahkemesi sürüyordu. Mezarlık yerinin atık deposu yapılmasıyla ilgili ÇED raporu onaylanan alan, o alan mı, diye dillendirince çevre ve şehircilik müdürlüğü, ÇED kararını kaldırıp, yerine uygun gördüğü iki satır bilgiyi iliştiriverdi.
Ülkemizin her bir köşesi uluslararası siyanürcü zehir tacirlerinin elinde; Yağma Hasan’ın Böreği gibi kapma, çarpma, katakulli…
Sayıca fazla ihlal var, sağınıza solunuza çarpıp duruyor, zamanın ardından yığın olup yutuyor.
Memleketin her karış; toprağını, suyunu, havasını zehirleyip, ağaçlarını keserek çölleştiren, insanını köleleştiren zihniyetin tahribatında düşmanlığın tanımı yeniden düşünülmeye ihtiyaçlıdır.
Cihangir ordularımızın süngüleriyle kazanarak bizlere Vatan yaptığı bu topraklar için, “Toprak uğrunda ölen varsa vatandır” diyenleri, dedirtenleri unutturamazsınız!
Süngü ile ittirerek güç bela düşmanı def etmenin yıl dönümlerinde temsili kahramanlık gösterileriyle yâd etmenin, kahramanlık methiyesi düzerek başlıklar atmanın, günün anlamını zafiyete uğratmaktan başka çokta bir anlamı kalmıyor; atılan imzalar, atılan başlıkların altını doldurmadıktan sonra...
Ve hâlâ bir şeyler yolunda gidiyorsa, pazardan aldığı patatesin kabuğundaki toprağı saksıdaki çiçeğin dibine döken o yüce gönüllü insanların yüzü suyu hürmetinedir.
Yaşadığı ülkenin; taşına, toprağına, havasına, suyuna, doğasına; insanına; hakikatına bu kadar uzak, bu kadar soğuk olunmaz, olunamaz.