Karslıoğlu Mehmet Sabri Bey… Babası 93 Kars göçmeni Kasap Dursun… Kasap ama hayvan kesmiyor, kesemiyor, başkası kesiyor, o yalnızca satıyor… Bayburt saat kulesinin arkasında yıllarca kasaplık eden Ahmet Önal (Kör Ahmet), annemin halasının oğludur, onların kasaplığı da Dursun Dedemden gelir… Dursun Dedemiz, Duduzarlı Arife Hanım’la evlenmiş. O mazlum, sakin, efendi bir adam, Arife Nenem, ortalığı titretiyor, “Deli Arife” diyorlar Bayburt’ta. Fakat çok güzel, kumral mavi gözlü bir hanım. Gençliğinde, Bayburt’ta “Kapının öne çıksa da görsek” derlermiş.
İşte Sabri Dedem, bunlardan olma bir kişi. Yıllarca Bayburt, İspir, Tutak, Hasankale ve Aşkale’de dava vekilliği ve tapu memurluğu yapmış. Mezarı Erzurum Aşkale’de… Ben 3-4 aylıkken ölmüş, o beni görmüş ama ben onu hatırlamıyorum elbette…
Sabri Dedem, dik kafalılıktan yana anneye çekmiş, kimseye boyun eğmemiş, avukatların Anadolu’da neredeyse hiç olmadığı dönemde dava vekilliği yapmış, tuttuğunu koparırmış, girdiği her davayı kazanırmış.
Sabri Dedemin Rüşdiye (Ortaokul) şehadetnamesini (diploma), askerlik terhis belgesi ve anneannemle Bayburt’ta evlendiklerinde yapılan yazılı nikah akdini, yıllar önce Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlıca okutmanlığı yapan (şimdi Prof. Dr. Ali Yavuz Akpınar/Ege Üniversitesi) arkadaşıma götürüp yeni yazıya çevirmesini istemiştim.
Geçen gün dosyalarımı karıştırdım, şehadetnamenin çevirisini buldum ama ne yazık ki orijinalini fellik fellik aramama karşın bulamadım, terhis belgesi de öyle, suret var asıl yok, nikâh akdinin ise ne aslı var, ne çevirisi… Çok üzüldüm ve hayıflandım. Ama ne yapalım, artık çevirilerle avunacağız, başka çare yok.
Bu yazımda o diplomadan ve terhis belgesinden bazı tarihsel bilgileri paylaşacağım sizlerle.
“Nezaret-i Celile-i Maarifi Umumiye Mekatibi Rüşdiye Şahadetnamesi” ibaresi var en başta, yani “Yüksek Milli Eğitim Bakanlığı Genel Okullar Rüşdiye Diploması”.
Dedemin notları var en başta, oldukça yüksek, Kur’an-ı Kerim, Arebi (Arapça), İmla ve Kıraat (İmla ve okuma), Sarf ve Nahiv (Dilbilgisi), İlmi Ahlak (Ahlak Bilgisi), Ulumu Diniye (Din Bilgisi), Farisi (Farsça)’dan 10 üzerinden 10 almış. Hüsnühat (Güzel yazı), Coğrafya ve Hendese (Geometri)’den 9, Resim, Hıfzüssıha (Sağlık Bilgisi) ve Hisap (Matematik)’ten 8 almış.
Künyesi yazıyor altında:
“Bayburt Kazası Mektebi Rüştisi (ortaokul) müntehi (son) sınıf şakirdanından (öğrencilerinden) Karslıoğlu Sabri Efendi. doğum yeri Bayburt, doğum tarihi 1312 (yani 1896)”
Mezuniyet derecesi “Aliyyülâlâ” yani pekiyi.
Diplomanın altında mümeyyizlerin görev ve unvanları var (isimler tam okunamamış); Topçu Seyyar Binbaşısı, Tabip Yüzbaşı, Bankkâtibi, Nüfus Memuru, Ulemadan 3 ve Hanedandan 4 kişi, mühürleri var altında.
Ve en altta şu ifadeler:
“Mumaileyh (adı geçen) mekatibi rüşdiyenin (ortaokulun) mafevkinde olan (üstünde olan) mekatibi idadiye (lise) ve mülkiyeden her kangısına (hangisine) ister ise bila imtihan (sınavsız) kabul olunmak için iş bu şehadetname ita kılındı (verildi) 31 Ağustos 1324”
Ve altta öğretmenlerin ad ve imzaları:
Muallimi Evvel (İlk Öğretmen) Osman Zeki, Muallimi Sani (ikinci) Abdullah, Muallimi Salis (üçüncü) Şükri, Hattı Rika (Rika yazısı) Muallimi Şükrü.
Ve terhis belgesi… 4 sene 9 ay askerlik yapmış dedem, İspir Şube yazıcısı imiş son olarak. Duhul tarihi 15 Mayıs 1330 (yani 1914), yani Birinci Dünya Savaşının başladığı yıl. Sınıfı piyade, rütbesine “Yazıcı Onbaşısı” yazıyor. Kazası Bayburt, Mahallesi Kadızade, sevk eden şube Bayburt… “Barduz ve Pasinler Muharebelerine katılmıştır madalyası yoktur” notu düşülmüş. Terhisinin seferberliğin hitamında (sonunda) olduğu da şu şekilde ifade ediliyor: “Künye sahibi 330 senesi umumi seferberlikte hidmet askeriyesini bilifa ba irade-i seniyye-i Hazreti Padişahi seferberliğin hitamına mebni terhis edilmiştir.”
Yani savaş boyunca hep askermiş…
Felsefe profesörü, şair-yazar Afşar Timuçin “Geçmişi araştırıyorum, çünkü ben onun ürünüyüm. Toprağın altından çıkarılmış bir çömlek parçası beni bana göstermiyorsa ne işime yarar?” der. Biz de bu anlayış ve bakışla geçmişimizi araştırdık, bu geçmişten Bayburt’a dair gerçekler, bilgiler çıkardık. 1900’lü yılların başında Bayburt’ta bir Rüşdiye var. O Rüşdiye’de ciddi bir eğitim ve öğretim yapılıyor, 14 ders okutuluyor. Yalnız dini bilimler de değil, müspet ilimler de okutulmakta. Ve o okulda görev yapan öğretmenlerden dördünün de ismi var.
O yıllarda Rüşdiye bulunan kaza (ilçe) sayısı çok az (Erzurum’a bağlı ilçeler içinde Bayburt belki de tek), bu da Bayburt’un gelişmiş, önemli bir yer olduğunu gösteriyor.
Ve o nesil çileli nesil… Askerlik süresine bakın 4 sene 9 ay, fakat bu babamın babası Şevki dedeminkinin (onlar rüşdiyede birlikte okumuşlar, arkadaşmışlar) yanında hiçbir şey, o 7 yıl yapmış hem de savaş içinde.
İşte Sabri Dedem, bunlardan olma bir kişi. Yıllarca Bayburt, İspir, Tutak, Hasankale ve Aşkale’de dava vekilliği ve tapu memurluğu yapmış. Mezarı Erzurum Aşkale’de… Ben 3-4 aylıkken ölmüş, o beni görmüş ama ben onu hatırlamıyorum elbette…
Sabri Dedem, dik kafalılıktan yana anneye çekmiş, kimseye boyun eğmemiş, avukatların Anadolu’da neredeyse hiç olmadığı dönemde dava vekilliği yapmış, tuttuğunu koparırmış, girdiği her davayı kazanırmış.
Sabri Dedemin Rüşdiye (Ortaokul) şehadetnamesini (diploma), askerlik terhis belgesi ve anneannemle Bayburt’ta evlendiklerinde yapılan yazılı nikah akdini, yıllar önce Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlıca okutmanlığı yapan (şimdi Prof. Dr. Ali Yavuz Akpınar/Ege Üniversitesi) arkadaşıma götürüp yeni yazıya çevirmesini istemiştim.
Geçen gün dosyalarımı karıştırdım, şehadetnamenin çevirisini buldum ama ne yazık ki orijinalini fellik fellik aramama karşın bulamadım, terhis belgesi de öyle, suret var asıl yok, nikâh akdinin ise ne aslı var, ne çevirisi… Çok üzüldüm ve hayıflandım. Ama ne yapalım, artık çevirilerle avunacağız, başka çare yok.
Bu yazımda o diplomadan ve terhis belgesinden bazı tarihsel bilgileri paylaşacağım sizlerle.
“Nezaret-i Celile-i Maarifi Umumiye Mekatibi Rüşdiye Şahadetnamesi” ibaresi var en başta, yani “Yüksek Milli Eğitim Bakanlığı Genel Okullar Rüşdiye Diploması”.
Dedemin notları var en başta, oldukça yüksek, Kur’an-ı Kerim, Arebi (Arapça), İmla ve Kıraat (İmla ve okuma), Sarf ve Nahiv (Dilbilgisi), İlmi Ahlak (Ahlak Bilgisi), Ulumu Diniye (Din Bilgisi), Farisi (Farsça)’dan 10 üzerinden 10 almış. Hüsnühat (Güzel yazı), Coğrafya ve Hendese (Geometri)’den 9, Resim, Hıfzüssıha (Sağlık Bilgisi) ve Hisap (Matematik)’ten 8 almış.
Künyesi yazıyor altında:
“Bayburt Kazası Mektebi Rüştisi (ortaokul) müntehi (son) sınıf şakirdanından (öğrencilerinden) Karslıoğlu Sabri Efendi. doğum yeri Bayburt, doğum tarihi 1312 (yani 1896)”
Mezuniyet derecesi “Aliyyülâlâ” yani pekiyi.
Diplomanın altında mümeyyizlerin görev ve unvanları var (isimler tam okunamamış); Topçu Seyyar Binbaşısı, Tabip Yüzbaşı, Bankkâtibi, Nüfus Memuru, Ulemadan 3 ve Hanedandan 4 kişi, mühürleri var altında.
Ve en altta şu ifadeler:
“Mumaileyh (adı geçen) mekatibi rüşdiyenin (ortaokulun) mafevkinde olan (üstünde olan) mekatibi idadiye (lise) ve mülkiyeden her kangısına (hangisine) ister ise bila imtihan (sınavsız) kabul olunmak için iş bu şehadetname ita kılındı (verildi) 31 Ağustos 1324”
Ve altta öğretmenlerin ad ve imzaları:
Muallimi Evvel (İlk Öğretmen) Osman Zeki, Muallimi Sani (ikinci) Abdullah, Muallimi Salis (üçüncü) Şükri, Hattı Rika (Rika yazısı) Muallimi Şükrü.
Ve terhis belgesi… 4 sene 9 ay askerlik yapmış dedem, İspir Şube yazıcısı imiş son olarak. Duhul tarihi 15 Mayıs 1330 (yani 1914), yani Birinci Dünya Savaşının başladığı yıl. Sınıfı piyade, rütbesine “Yazıcı Onbaşısı” yazıyor. Kazası Bayburt, Mahallesi Kadızade, sevk eden şube Bayburt… “Barduz ve Pasinler Muharebelerine katılmıştır madalyası yoktur” notu düşülmüş. Terhisinin seferberliğin hitamında (sonunda) olduğu da şu şekilde ifade ediliyor: “Künye sahibi 330 senesi umumi seferberlikte hidmet askeriyesini bilifa ba irade-i seniyye-i Hazreti Padişahi seferberliğin hitamına mebni terhis edilmiştir.”
Yani savaş boyunca hep askermiş…
Felsefe profesörü, şair-yazar Afşar Timuçin “Geçmişi araştırıyorum, çünkü ben onun ürünüyüm. Toprağın altından çıkarılmış bir çömlek parçası beni bana göstermiyorsa ne işime yarar?” der. Biz de bu anlayış ve bakışla geçmişimizi araştırdık, bu geçmişten Bayburt’a dair gerçekler, bilgiler çıkardık. 1900’lü yılların başında Bayburt’ta bir Rüşdiye var. O Rüşdiye’de ciddi bir eğitim ve öğretim yapılıyor, 14 ders okutuluyor. Yalnız dini bilimler de değil, müspet ilimler de okutulmakta. Ve o okulda görev yapan öğretmenlerden dördünün de ismi var.
O yıllarda Rüşdiye bulunan kaza (ilçe) sayısı çok az (Erzurum’a bağlı ilçeler içinde Bayburt belki de tek), bu da Bayburt’un gelişmiş, önemli bir yer olduğunu gösteriyor.
Ve o nesil çileli nesil… Askerlik süresine bakın 4 sene 9 ay, fakat bu babamın babası Şevki dedeminkinin (onlar rüşdiyede birlikte okumuşlar, arkadaşmışlar) yanında hiçbir şey, o 7 yıl yapmış hem de savaş içinde.