Öğretmen bir ulusun, bir ülkenin geleceğinin mimarıdır. Yükü ağır; sorumluluğu daha da ağırdır. Bu yükün, sorumluluğun altından kalkmak için, öğretmenin “öğretmen gibi öğretmen” olması gerekir.
Öğretmen bir ulusun, bir ülkenin geleceğinin mimarıdır. Yükü ağır; sorumluluğu daha da ağırdır. Bu yükün, sorumluluğun altından kalkmak için, öğretmenin “öğretmen gibi öğretmen” olması gerekir.
Öğretmen, cumhuriyetin, kendisinden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” istediğini unutmaz.
Öğrencisini “fikri hür” yetiştirmeye çalışır. Onu, özgürce düşünmeye yönlendirir. Düşündüklerini, korkmadan söyleyecek; onu “fikir korkaklığından, pısırıklığından” soyutlayacak; elbette düşünceleriyle ilgili eleştirileri olgunlukla karşılayacak biçimde donatmalıdır.
Öğrencisini “vicdanı hür” yetiştirmeye çalışır. Ona, karşılaştığı her sorunun çözümünde, vicdanının sesini rehber edinecek davranışlar edindirmeyi amaçlar. Bu vicdanın her türlü “biat kültüründen”, her türlü “aidiyet duygusundan” arındırılmış olarak oluşmasına çaba gösterir. Vicdanın, kişinin en şaşmaz denetmeni olduğunu, öğrencisine benimsetir. Öğrencisine, vicdanının sesini dinlemeyenlerin, toplum için en tehlikeli kişiler olduğu bilincini kazandırmaya çalışır. Çünkü bu tür kişiler, topluma ve toplumu oluşturan bireylere karşı sevgi, saygı geliştiremezler. Kişisel çıkarlarını frenleyecek vicdani duyguları olmadığı için çevresindekilere her türlü kötülüğü yapabilirler. Çıkarlarına uygun davrananların uydusu olurlar kolayca.
Öğrencisini “irfanı hür” yetiştirmeye çalışır. Bilir ki çağdaş bilimin önemini kavramayan bireylerin kendisine de topluma da yararı olmaz; yararı olmadığı gibi onarılamayacak zararları da olur. Bilimin önemini, evrensel geçerliliğini özümsemiş bireyler olmasını ister öğrencilerinin. Bilimin aydınlığını karartacak düşüncelerden kendini soyutlaması için öğrencilerine önder olur. Bilgi dağarcığını her ortam ve kaynaktan yararlanarak; çağdaş, yararlı, işlevsel bilgilerle donatmaya çalışmasını sağlar.
Öğretmenin tüm bunları başarabilmesi için önce kendisinin “fikir”de, “vicdan”ında ve “irfan”da hür olması gerekmez mi?
Ülkemizin yaşadığı sorunları düşündüğümüzde “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir” sözünün üzerimize yüklediği sorumluluğun ne kadarını yerine getirebildik acaba? “Öğrencilerin rol modeli” olan öğretmenlerin, yetiştirdiği yurttaşlara “fikir, vicdan, irfan” özgürlüğü yönünden kattıkları ile ülkemizde yaşanan “sosyal, kültürel, ekonomik ve ülke bütünlüğü” sorunları arasındaki ilişki nedir?
Bu konuda ana-babaların, eğitim-öğretim yöneticilerinin, siyasetçilerin; özellikle de öğretmenlerin derinlikli, içerikli ve her türlü art düşünceden uzak düşünüp çözüm üretmelerinin zamanı geldi de geçmiyor mu?
Kasım 2013