Yıllar geçti, hala öğretmenim benim. Aramızdaki sevgi bağı hiç azalmadı. Yaşlandı biraz, çok kitap okumaya ve eleştirmeye devam ediyor.
Kim sevebilir ki çocukları bir öğretmen kadar. Sabır kime yakışır. Umut en fazla kimdedir bu hayatta. Kimindir o güzel düşler.
Okullarda ellerine cetvelle vurulan çocukların çocukları var şimdi. Şımarıklar, sorunlu. Dinlemeyi bilmeyen bilmişler.
Kendinizi sevin, insanları ve çocukları.
Bilgili saygısızlardan olmayın, iyilik ve güzellik aydınlatacak dünyayı, hükmeden zorbalık değil.
Hızla sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü kaybeden bir topluma doğru yol alıyoruz. Değişecekse dünya eğitimle değişecek. Eğitimli mutlu insan değiştirecek dünyayı. Mutsuzluğumuzla yıprandığımız şu dünyada çocukla iletişimde çok zayıfız. Ne istiyoruz onlardan beklenti nedir kararsızız.
Herkesin her şeyi çok iyi bildiğini zannettiği bu garip keşmekeşlikte herkes çocuğuna en iyi eğitimi vermeye çalışıyor.
Çocukları çok seviyoruz bir bütün olarak. Eğitimi önemsiyoruz.
Oysa;
Türkiye'de bütçeden eğitime ayrılan pay, % 6 olan OECD ortalamasının çok altındadır! MEB bütçesinin milli gelire oranı 2017 için %3,54'tür!
Eğitime ayrılan bütçe yıllar itibariyle rakamsal olarak artıyor gibi görünse de, söz konusu artışlar eğitim yatırımlarına gitmemektedir!
Eğitime ayrılan bütçenin çok büyük bölümü zorunlu harcamalara gitmekte, eğitim harcamaları velinin sırtına yıkılmaktadır!
Eğitim, insanın zihinsel süreçlerinin geliştirilmesidir. Entelektüel eğitim önemlidir. İnsan, özgür iradelidir, kişi kendi düşüncelerini gözden geçirerek gerçeğe ulaşabilir. Eğitim, bireyi, iyi, doğru ve güzele teşvik etmeli; insanın doğuştan gelen kimi yeteneklerini ortaya çıkarmaya çaba göstermelidir.
Eğitimin anlamı, bireyi özgürleştirme ve insanlaştırma süreci olarak tanımlanabilir. Eğitim, bireyin içinde yaşadığı toplumun değerleri başta olmak üzere, yetenek, beceri, tutum ve olumlu kabul edilen bütün davranışlarının çok yönlü iyileştirilmesini kapsayan karmaşık bir süreçtir.
Modern zamanların üretmiş olduğu en önemli buluşların başında okul gelir. Okul aracılığı ile bireyin kendini gerçekleştirmesi, keşfetmesi ve sosyal yeteneklerini geliştirmesi beklenir. Okullar, çoğu zaman bu hedefe ulaşamaz. Eğitim ve okullar bu yüzden toplumsal krizlerin, tartışmaların merkezinde yer alır. Okul, çevreden ve toplumdan bağımsız bir yaşama alanı değildir. Hatta okul, toplumun merkezinde yer alır.
Okul, hayatın merkezinde yer alan bir kurumdur ve kendi başına toplumdan soyutlanmış bir şekilde varlığını sürdüremez.
İnsani bir okul ve gelecek için...
Açık ve şeffaf kurumlar oluşturmak için çaba sarf etmeli, hoşgörüyü yaşam biçimine dönüştürmeli ve uygulamalı.
Kendi geleceğini belirleme ve bağımsız düşünebilmeyi teşvik etmeli.
Öğrencilerin kendilerine güvenmeleri sağlanmalı.
Öğrenmenin bir parçası olarak insani ilişkileri inşa etmeli.
Unutulmamalıdır ki;
Toplumun bütün kesimlerince benimsenen açık, şeffaf ve adil eğitim politikaları var. Çok yönlü yetişmiş ve eğitim almış öğretmen, okul yöneticileri ve eğitim politikacıları var. Okul ve sınıfta diyaloga ve karşılıklı güvene dayalı bir iletişim ve paylaşım süreci var.
O şans hala var!
Nasılda ürkek büyüyor çocuklar.
Tehlike ile güven arasında sıkıştırılmış çocukluklar.
Özgürlük başkasından istenecek bir meta değildir.
Çocukları çocukluklarından uzaklaştırmaktan vazgeçmek gerek.