“Bölükbaşı sık sık kayak kaymaya geldiği Sarıkamış’ta, neredeyse her çamın altında bir şehit yattığının bilincindeydi, bu bilinçle, Sarıkamış Harekatı’na da el attı. Toplantılar, sempozyumlar ve Sarıkamış’ta, Anadolu’nun her yanından gelen on binlerle büyük yürüyüşler... Bütün bunları Sarıkamış Dayanışma Grubu ile birlikte başardılar. Şehitlikleri kurtardılar, anıtlar diktirdiler ve Sarıkamış’ı ülke gündemine soktular.
Necati Bölükbaşı Dostum, dört beş yıldır İstanbul’da oturmakta. Kırkından sonra saz çalınmaz derler ya, o ellisinden sonra ud çalmaya başladı ve de Sarıkamış’a dair tüm bilgi birikimini bir kitap haline getirdi.Kitabın adı ‘Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekâtı.’”
Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşemde 30 Aralık 2014 tarihinde böyle yazmıştım. Yazmıştım ama Bölükbaşı Dostumun tüm birikimi bir kitaba sığmayacak kadar çokmuş. İkinci bir Sarıkamış kitabı ile çıkageldi. Bu kitap daha farklı. Bir anmalık ve kalmalık kitap. Adını vereyim ki konusu da daha net ortaya çıksın: “Erzurum’dan Sarıkamış’a Şehitlerin İzinde.” Kitabı yayına Karslı Avukat-Yazar Erkan Karagöz’le birlikte hazırlamış Bölükbaşı Dostum. Sarıkamış Harekâtı için yapılan, başta o büyük yürüyüşler olmak üzere tüm etkinliklerin öyküleri, emekleri, hazırlıkları, icraları… Bunlar çeşitli kalemler tarafından anı olarak yazılmış kuşe kâğıda büyük boyutlu ve karton kapaklı olarak basılan bu kitaba. Bu etkinliklerin görselleri de renkli olarak yerleştirilmiş sayfalara. Ve tarihsel fotoğraflar, onlar da konularıyla ilgili yerlerde nice çağrışım, anı ve bilgi ile parlamakta. Ama bir fotoğraf var ki, bu kitaba bedel, bu kitabın tüm iletisi o fotoğrafta simgelenmiş. Bir yaz ayında Allahuekber Dağları’ndan Necati Bölükbaşı tarafından toplattırılan, solmamaları için özel önlemlerle korunup Erzurum’a taşınan ve toplantı yapılan salonun sahnesine buket olarak konulan kır çiçekleri… Necati Bölükbaşı’nın yeğeni A. Kerim Bölükbaşı bu çiçeklerin öyküsünü öyle dokunaklı ve duygulu anlatmış ki…
Kitapta hiç hazzetmediğim kimselerle, birçok dostumun yazıları var. Görüşler farklı, bakışlar farklı. Ama hepsinin iyi niyetli olduğu muhakkak.
Evet şimdi de azıcık çözümleme ve eleştiri yapalım. Erzurum Kalkınma Vakfı (Er-Vak) ve Sarıkamış Dayanışma Grubu tarafından organize edilip yürütülen Sarıkamış Harekâtı anma ve etkinliklerinin amaçları bana göre şunlardı:
1- Çok tartışılan Sarıkamış Harekâtı’nın gerçeklerini ortaya çıkarmak, tarihe doğru kayıtları geçirip yanlışları elemek.
2- Bu harekâtı halkımıza, şehit, gâzi ve tutsak atalarımızın torunlarına anlatmak, onları bu anmalara katmak, tarih ve ulus bilincini güçlendirmek.
3- Bölgedeki ilkel bakımsız şehitlikleri gündeme getirmek, oraların ihyası için kamuoyu oluşturmak. Yeni anıtlar yapmak ve yaptırmak.
Bu amaçlardan son ikisi büyük ölçüde gerçekleştirilmiş olup ilkinde ise tartışmalar hâlâ sürüyor ve bana göre biteceği de yoktur. Çünkü herkes farklı yerlerden farklı gözlüklerle bakıyor ve farklı değerlendirmeler yapıyor, işin içine nefsî yaklaşımlar da girince anlaşmazlıklar derinleşiyor. Enver Paşa hakkındaki değerlendirmeler bu dediklerimin en çarpıcı örneğidir. Bu bağlamda çokça yazılar yazmış, bu konuyu kitaplarında işlemiş, irdelemiş bir insanım. Onları buraya alarak yeni bir tartışmanın tarafı olmak istemiyorum, bizim duruş ve bakışımız bellidir. Ancaaak bir hususu önemle vurgulamayı görev sayıyorum: Bir bozgunu, hatta kurmaylık ve savaş tarihi açısından bir utancı bunca anarken ve bu anmaları bir gelenek haline getirirken, Sarıkamış’ın 29 Eylül 1920’deki kurtuluşunu unutmak, önemsizleştirmek, en hafif deyimiyle vefasızlık ve bilinçsizliktir. 29 Eylül 1920, Ankara’da 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’ne ve onun Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya ilk müjdedir. O Mustafa Kemal Paşa, bu harekâtın diplomatik altyapısını Sovyet yetkililerle görüşerek hazırlamış ve en uygun zamanlamayla olur ve başlama emri vermiştir. Ve Sarıkamış’ı kurtaran birliklerimizin komutanı Kâzım Karabekir, harekâtı icra eden Deli Halit Paşa (Halit Karsıalan) ve onun yardımcısı Erzurumlu Küçük Kazım Bey (Yurdalan) ve diğer komutanlar… Bunlar baş tacı olmalı, maceracı Enver değil.
Ve bir üzüntümü daha ifade edeyim: Son yıllarda Sarıkamış’ta yapılan; protokolsal karaktere ve siyasal boy gösterilerine dönüşen yürüyüşler artık kabak tadı vermeye başlamıştır, benden demesi. Bundan dolayı, Bölükbaşı Dostumun bu anmalık ve kalmalık yapıtı daha bir önem kazanıyor, yarınlara da bir belgelik olarak kalıyor.
Bu kitap satışa sunulmamış, kitapta adı bildirilen okullara (Pasinler Şair Nefi İlköğretim Okulu ile Erzurum Celal Akın İlkokulu’na) yardım ederek edinebilirsiniz, yardım için İBAN numaralarını 0533 649 18 08 nolu telefondan isteyebilirsiniz.