Şiiri ihmal etmek olmaz, şiir ihmal edilmeye gelmez, gitti miydi ya geri gelmez ya da çok naz eder. Şiiri ihmal etmiyorum ama uzun zamandır ne dergilerde ne de köşe yazılarımda şiirlerime yer vermedim. Bugün bu “vermeme” durumunu bozacağım, bir yeni şiirimi sizlere sunacağım ve o şiire uygun da bir çizimimi de...

Iğdır’ın Bayat Doğanşalı Köyü’nde
“Gelmenti gelin” dediği eltilerinin
Nahçıvan Culfalı şefkat bacısı

Odaklanarak gözlerine dikkatle
Dinliyor dert yanan sayrı ve yaşlıları 
Şirin diliyle söndürüyor yangıları
Yok ediyor tanısal ve sanısal yanılgıları
Gürelice bir sağaltım aracı olmuştur 
Sosyalist birikim ve eğitimli 
                                  Sevil’in eli 
Ağrılara değdi değeli 

Ve mahnı da okuyor Sevil
Culfa, Nahçıvan ve Azerbaycan 
                      aklına düştüğünde
Gözlerinde Yılanlı Dağ özlemi
Mahnı okuyor içlere işleyerek 
Şakıyor Resul Rıza’nın yalgızlığını
Kanatlanıyor Tevfik Guliyev’in notaları bale zarafetiyle
Haray çektirip sağıyor şikesteleri
Hazar Küleği doluyor yüreklere
Mahnıları yankıdaştır Umut Köprüsü’nün ötelerine

Gün demine
Seherin gün demine
Gün vurur neler düşer
Yazgımın gündemine

Bir yastıkta kocamak isterdi 
Bir yastıkta yalnızlık çıktı bahtına Sevil’in
Hayat yoldaşı Güvengez 
Ötelere göçeli beş yıl oluyor 

“Ne evlada bel bağla ne varlığa güven gez”
Atasözünü yanlışlayarak Sevil
Bel bağlıyor oğlu Sevdakâr’a 
Sevdakâr’sa bu yıl ilkokul birde 
Öğretmene
Dedim ki öğretmene
Bilgi, bilinç ve bir de
Adımı öğret mene

Öğretmen gülümsedi ve dedi: 
“Adına değgin her öykü ve içerik
 Ananın sevecenliğinde
Atanın özbenliğinde vardır”