Medrese nedir, modernite nedir? Medrese ve modernite karşılaştırması ve çelişkisi nedendir? Medrese ve modernite neden tarih boyunca çelişmiş çekişmişlerdir, daha doğrusu medrese, moderniteyi neden kendisine düşman saymıştır, bugün de saymayı sürdürmektedir?
Medrese neden “ileriyi geride” aramaktadır? Medrese kafalılar günümüzde de neden mebzul miktarda vardırlar; bunların amaçları, saplantıları, dogmaları, kinleri nelerdir?
Cumhuriyet neden medreseyi kaldırıp tercihini moderniteden yana yapmıştır?
Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları tarafından yayımlanan 594 sayfalık kitabının alt başlıkları bize bu bağlamda ipuçları veriyor: “Cumhuriyetle kavgalı, ileriyi geride arayan siyasal İslam’a reddiye yazıları.”
Bu “reddiye”lerinde Kocahanoğlu medrese ve modernite çözümlemelerine girişirken, engin ve zengin tarih bilgisini işin içine sokuyor. Verdiği örnekler, değindiği çelişkiler ve ilişkiler ve başka kitaplarda kolay kolay bulunamayacak varsıl ayrıntılar oldukça çarpıcı ve yer yer de vurucu.
Bu kitaptaki yazıları okuduğunuzda şunu görüyor ve iman ediyorsunuz: Medrese-modernite karşıtlığı tüm ögeleri ile bilinmeden, Türkiye’nin ne imparatorluk tarihine, ne yakın tarihine doğru yorum getirilebilir, ne bugün algılanabilir, ne de yarına yönelik sağlam öngörüler yapılabilir. Temel sorun ve temel çelişki bu medrese-modernite ayrılığı ve karşıtlığıdır.
Bu temel sorun ve temel çelişki, medrese ile iyi geçinilerek, ona ödünler verilerek, ona benzemeye çalışılarak çözülemez. Bu yapıldığı için medrese 1946 yılından bu yana cumhuriyetin, eşdeyişle modernitenin altını oymaktadır. Kocahanoğlu, yazdıklarıyla doğru savaşımın stratejisini çiziyor, taktiklerini veriyor, propaganda ve karşı propagandanın da içeriğini, yöntemlerini öğretiyor.
Şimdi kitaptan kendi açımdan özel bulduğum bilgileri siz aktaracak, ilginizi çekmeye çalışacağım, umarım başarırım.
-Türk ırkı Müslüman olmayıp Şaman kalsaydı, günümüzden daha geri mi, yoksa Japonlar gibi uygarlığı daha mı kolay yakalardı? Entelektüel tarihinde itiraz etmediği tek bir yenilik bulunmayan Osmanlı/İslam kültürünün/ulemasının medrese bilincine bakılırsa, buna olumlu cevap verilemez.
-Türkler Müslümanlığa girerken gösterdikleri kararlılığı, Batılılaşmaya yönelirken gösterememiştir.
-“Türkiye’nin en zor devrimi şapka” diyor Kocahanoğlu. Neden öyle diyor, bu kitabı okuyarak öğrenebilirsiniz. Ve şapka devrimine bu denli bir yaklaşımı duymuşluğunuz olduğunu da hiç sanmam.
-Cumhuriyet’in dil ve kavram sorunu.
-Türk Milliyetçiliği ve kasaba milliyetçiliği farkı.
-“Enver, Mustafa Kemal’e seksen basar” diyen Arvasi ve Said Nursi gözlüklü kasaba milliyetçileri ve bir Enver Paşa analizi…
-Cumhuriyet laikliği ve siyasal İslamcılık.
-Zerzavat tarihçilerin hamaset masalları ve henüz kadının başındaki kıl problemini çözemeyen kültür.
-Kemalist devrimcilikten, Demokrat Parti şakşakçılığına dönen Burhan Belge, Niyazi Berkes’e “Biliyor musun Niyazi, ben fikir orospusuyum” demiş.
-Kurtuluş Savaşı sırasında Vahdettin’in Saray yönetiminin 31 Temmuz 1922’de (Yani Büyük Taarruzdan 26 gün önce) Yunanlılarla anlaşarak Ege’de bir İyonya devleti kurdurduğunu duymuş muydunuz? Peki üç hain Ömer Fevzi’yi? Bunları öğrenmek için bile bu kitap okunur.
-Abdurrahman Dilipak’ın dedesi Osmaniye-Bahçe müftüsü idi. 1909 Bahçe yargılamasında idam edildi.
-En doğru Şerif Mardin değerlendirmesini de bu kitapta Kocahanoğlu yapıyor: “Modernizm çilesi çekmeden postmodern olan, bilimsel düşünüş yerine mugalatayı seçen Şerif Mardin.”
Kitapta Kocahanoğlu, yer yer Anadolu’ya, özellikle de İç Anadolu’ya, kendi yöresi Kayseri ve Erciyes Dağı’na doğru götürüyor okurlarını. Anlatımlarında ve betimlemelerinde ben İsmail Habip Sevük biçemi, yaklaşım ve bakışı gördüm ve çok tat aldım, kana kana içercesine okudum.
Evet siz de okuyunuz, size de ısrarla salık veriyorum…