Padişah-i Ru-i Zemin yani Yeryüzünün Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın atının nalları altında titreyen ülkelerde yaşayanların şu an yurdumuzdaki izdüşümleri ondan intikam alma krizine tutulmuşlardır. Yapımcı Timur Savcı, Senarist Meral Okay ve yönetmen Yağmur-Durul kardeşler bir araya gelerek Kanuni’nin şöhretine basıp şöhretin zirvesine çıkmayı planlayarak bir dizi çevirmeye karar vermişler ve dizinin adını da 'Muhteşem Yüzyıl' koymuşlardır.

Padişah-i Ru-i Zemin yani Yeryüzünün Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın atının nalları altında titreyen ülkelerde yaşayanların şu an yurdumuzdaki izdüşümleri ondan intikam alma krizine tutulmuşlardır. Yapımcı Timur Savcı, Senarist Meral Okay ve yönetmen Yağmur-Durul kardeşler bir araya gelerek Kanuni’nin şöhretine basıp şöhretin zirvesine çıkmayı planlayarak bir dizi çevirmeye karar vermişler ve dizinin adını da 'Muhteşem Yüzyıl' koymuşlardır.

Doğrusu bu isim bu diziye yakışmamış,  dizinin adı, Muhteşem Harem,  olsaydı konuyla daha bir uyumlu olurdu. Dizinin Senaryo Yazarı Meral Okay, Muhteşem Süleyman’ın 14 milyon 893 nin km2'lik muazzam ülkesinde araya araya eşinecek bir yer bulmuş, harem!  

Meral Hanım siz Kanuni Sultan Süleyman’ın iki saat içinde Macaristan’ı çökerttiği Mohaç Zaferi'nin senaryosunu yazabilir misiniz? Yazamazsınız; çünkü sizin senaristliğinizin gücü, ancak Kanuni’nin uçkuruna yeter!

Atasözü kıvamında bir nasihat:
El âlemin uçkuruyla uğraşırsanız zararlı çıkarsınız!

Muhteşem Harem, pardon, Muhteşem Yüzyıl dizisinin yapımcısı Timur Savcı efendi dinle:

Kanuni’nin cülus merasimine ülkelerini temsil eden yabancılar da iştirak etmişlerdi. Yavuz’un geride bıraktığı, ülkeler fetheden, o muazzam ordusunun, saatler süren, merasim geçişini çekemeyenleri çatlatmıştı. Nasıl çatlamasınlardı ki, her askerin pahalı ipeklerden elbiseleri, altın sırmalı kordonları, sapları mücevher kakmalı murassa kama ve kılıçları vardı ki, adeta, her er bir servet taşıyordu. Hele, göz kamaştıran mücevher kakmalı koşum takımlarıyla Germiyan atlarının heybeti ve binicilerinin merdane duruşları içten pazarlıklıların içlerine korku salıyordu.

Hasedinden neredeyse çatlayacak olan, İstanbul’un bir taşının değerinde görülen Acem Mülkünün Veziri yanında oturan Osmanlı vezirine şöyle der:
- Paşa Hazretleri bu ordu olsa olsa bir temaşa ordusu veya bir düğün alayı olabilir!

Osmanlı Veziri:
- Evet, düğün alayıdır. Çaldırandan Şah İsmail’in karısını da bu düğün alayı getirmiştir, der!

Şimdi sayın yapımcı Timur Savcı, bu cülus merasimini, bütün haşmetiyle, canlandırabilir misin, kabiliyetin, servetin, maharetin ve de yapımcılık gücün buna yeter mi?  Yetmez elbette…

Sizin yapımcılığınız gücü, 46 yıl padişahlık yapan, babasından devraldığı ülkeyi üç misli genişleten ve bizzat ordusunun başında 13 sefere çıkan bir hükümdarın, ancak, uçkurunun dizisini yapmaya yeter!

Atasözü kıvamında bir nasihat:
El âlemin uçkuruyla uğraşmayın ki uçkurunuz pazara çıkmasın!

Muhteşem Süleyman’ın muhteşemliğini yansıtan ve de Fransa’da dansı yasak ettiğini Fransa Kralı Francois’a bildirdiği mektupta, özetle, şöyle deniliyordu:
“Duyarız ki ülkenizde kadın ve erkek kişiler göbek göbeğe vererek dans nâmı altında oyunlar tertip ederlermiş. Dünya nizamını bozacak bu ahvalin devamı hâlinde Baharda oradayım bilesiz!”

Evet, Kanuni Sultan Süleyman bir mektupla Fransa’da dansı yasak etmişti; çünkü o dünyanın nizamından sorumlu bir hükümdardı; çünkü o yeryüzünün padişahıydı; çünkü o Halife-i Ru-i Zemin idi.

Ruhu Şad olsun…

Şubat 2011