Kayınbiraderim Selim Selami Çakıcı’yı kaybettik… Kocaeli’nin en eski ve ünlü avukatlarından biriydi… Bürosunda bugün dek 50 avukat staj yapmıştı… İyi bir insandı, ağzından bugüne kadar küfür duymamışımdır, dindardı, hacıydı…
Aynı yaştaydık, 1980 öncesinde siyasal ve ideolojik bakımdan bir farkımız yoktu, ülkücü ve MHP’liydik. O, Sarıkamış’ta MHP İlçe 2.Başkanı idi, 1978 yılı idi, Kars’a gidemez duruma gelmişti, gitse vuracaklardı. Mecbur oldu, göç etti Kocaeli’ye…
1980’den sonra ANAP’ta siyasete başladı, İzmit Belediye Başkan Vekilliği yaptı… Ve ne olduysa o zaman oldu, artık birçok konuda ayrı düşünüyorduk, Özal zehirlemişti birçok kimse gibi onu da… Sonra RP ve sonra da AKP… Ordu alerjisi takıntı olmuştu onda. Çok kızıyordum ona, o kızmıyor sabırla anlatmaya çalışıyordu bana bir şeyler…
Aynı yaştaydık, 1980 öncesinde siyasal ve ideolojik bakımdan bir farkımız yoktu, ülkücü ve MHP’liydik. O, Sarıkamış’ta MHP İlçe 2.Başkanı idi, 1978 yılı idi, Kars’a gidemez duruma gelmişti, gitse vuracaklardı. Mecbur oldu, göç etti Kocaeli’ye…
1980’den sonra ANAP’ta siyasete başladı, İzmit Belediye Başkan Vekilliği yaptı… Ve ne olduysa o zaman oldu, artık birçok konuda ayrı düşünüyorduk, Özal zehirlemişti birçok kimse gibi onu da… Sonra RP ve sonra da AKP… Ordu alerjisi takıntı olmuştu onda. Çok kızıyordum ona, o kızmıyor sabırla anlatmaya çalışıyordu bana bir şeyler…
Sonunda birçok konuda yanlış düşündüğünü anladı ama geçmiş ola…
Fakat ölümünden sonra onu çok sevdiğimi anladım, bu da benim eksikliğim…
Geçtiğimiz günlerde ölümünün 7. Günü dolayısıyla evinde okuma vardı. Hocalar geldiler oturdular, kocaman ev hınca hınç dolu…
1. Hocaefendi Yasin okudu, meal ve tefsir yok yine, “Niye Yasin okunuyor, ne deniyor da bunu okuyoruz?” soruları cevapsız kaldı yine (soran da yok, ben öylesine diyorum işte)… Sonra 2. Hoca Kur’an’dan Mülk Suresini (Tebareke) okudu (bir hadis rivayet edilmiş bu konuda “Mülk sûresi kötülüklerden engelleyici ve kurtarıcıdır. Kabir azabından kurtarır” diye… Ayetin metnine ve mealine baktığımızda buna dair bir belirti göremiyoruz ama adet olmuş okunuyor işte)… Ve sözü aldı yine 1.Hoca, başladı bize tövbe istiğfar ettirmeye, yahu biz buraya neden toplandık, diyemiyor kimse, ona da razı olduk fakat bu kez de salavat çektirmeye başladı:
Fakat ölümünden sonra onu çok sevdiğimi anladım, bu da benim eksikliğim…
Geçtiğimiz günlerde ölümünün 7. Günü dolayısıyla evinde okuma vardı. Hocalar geldiler oturdular, kocaman ev hınca hınç dolu…
1. Hocaefendi Yasin okudu, meal ve tefsir yok yine, “Niye Yasin okunuyor, ne deniyor da bunu okuyoruz?” soruları cevapsız kaldı yine (soran da yok, ben öylesine diyorum işte)… Sonra 2. Hoca Kur’an’dan Mülk Suresini (Tebareke) okudu (bir hadis rivayet edilmiş bu konuda “Mülk sûresi kötülüklerden engelleyici ve kurtarıcıdır. Kabir azabından kurtarır” diye… Ayetin metnine ve mealine baktığımızda buna dair bir belirti göremiyoruz ama adet olmuş okunuyor işte)… Ve sözü aldı yine 1.Hoca, başladı bize tövbe istiğfar ettirmeye, yahu biz buraya neden toplandık, diyemiyor kimse, ona da razı olduk fakat bu kez de salavat çektirmeye başladı:
“Buyurun aşk ile bir dahi!” diyerekten…
Orada oturanların hepsi Müslüman, ne diye salavat çektiriyorsun, sorularının cevabını da peşin peşin verdi: “İman tazeliyormuşuz”.
Aklıma hemen Erzurumlu Sarı Turan geliyor. Sarı Turan Ağabeyi, ben Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde okurken bizim fakültenin kantinini işletirdi eski milli güreşçi Avrupa şampiyonu Nihat Kabanlı ile birlikte. Sarı Turan da eski boksörlerdendi. Fakat asıl ünü boksörlük değil palavracılıktı, çok tatlı palavralar atardı, Teyo Pehlivan ile aynı ilçedendiler (Hasankale) gelgelelim Teyo ünlenmiş, onun hakkı yenmişti. “Gelin Bizi Ayırt Edin Ulan” adlı öykü kitabımda Sarı Turan’a ait bir öyküm vardır, meraklısına tavsiye ederim.
Evet Turan Abi bir gün bize demişti ki “Uşahlar Almanya’da çalışırken bir gün kafayı çektim, gettim böyüüük bir gafateryaya, dizimi yere goydum Erzurum usulü bir nağara bastım: ‘Olaaan Müslüman olmayanın!’ Uşahlar o gafateryadakinlerin hepsi selavat çekmeye başladılar.”
Bir arkadaş saf saf sormuştu: “Abi Almanlar ne biliyorlarmış salavatı?”
Cevaba bakınız: “Ola annamadın mi, orda oturanların hepsi Türk işçisi benim kimin…”
Bizim Hoca da Sarı Turan gibi Müslümanlara salavat çektiriyor işte, iman tazeletecekmiş…
Neyse devam edelim biz okumamıza, bir hafız aldı bu salavat faslından sonra sözü, ilahi söylüyor, Yunus’un “Sordum Sarı Çiçeğe annen baban var mıdır” ilahisini. Hemen yanlarında büyük damadım Yılmaz Güven oturuyor, baktım yüzünü astı, anladım, adam detone oldu, makamı da tutturamadı, Yılmaz yıllardır Türk Sanat Müziği ile uğraşmakta. Okumadan sonra sordum “Yılmaz, Sarı Çiçeği söyleyen detone mi oldu?”, “Yahu hiç sorma baba, rezil etti o güzelim ilahiyi…”
Evet Yunus’a ait bildikleri tek ilahi budur, onu da doğru dürüst söyleyemiyorlar. Oysa eskiden o sözleri çok anlamlı İlahi söylenirdi bizi oralarda:
Bu dünyadan gider olduk
Orada oturanların hepsi Müslüman, ne diye salavat çektiriyorsun, sorularının cevabını da peşin peşin verdi: “İman tazeliyormuşuz”.
Aklıma hemen Erzurumlu Sarı Turan geliyor. Sarı Turan Ağabeyi, ben Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde okurken bizim fakültenin kantinini işletirdi eski milli güreşçi Avrupa şampiyonu Nihat Kabanlı ile birlikte. Sarı Turan da eski boksörlerdendi. Fakat asıl ünü boksörlük değil palavracılıktı, çok tatlı palavralar atardı, Teyo Pehlivan ile aynı ilçedendiler (Hasankale) gelgelelim Teyo ünlenmiş, onun hakkı yenmişti. “Gelin Bizi Ayırt Edin Ulan” adlı öykü kitabımda Sarı Turan’a ait bir öyküm vardır, meraklısına tavsiye ederim.
Evet Turan Abi bir gün bize demişti ki “Uşahlar Almanya’da çalışırken bir gün kafayı çektim, gettim böyüüük bir gafateryaya, dizimi yere goydum Erzurum usulü bir nağara bastım: ‘Olaaan Müslüman olmayanın!’ Uşahlar o gafateryadakinlerin hepsi selavat çekmeye başladılar.”
Bir arkadaş saf saf sormuştu: “Abi Almanlar ne biliyorlarmış salavatı?”
Cevaba bakınız: “Ola annamadın mi, orda oturanların hepsi Türk işçisi benim kimin…”
Bizim Hoca da Sarı Turan gibi Müslümanlara salavat çektiriyor işte, iman tazeletecekmiş…
Neyse devam edelim biz okumamıza, bir hafız aldı bu salavat faslından sonra sözü, ilahi söylüyor, Yunus’un “Sordum Sarı Çiçeğe annen baban var mıdır” ilahisini. Hemen yanlarında büyük damadım Yılmaz Güven oturuyor, baktım yüzünü astı, anladım, adam detone oldu, makamı da tutturamadı, Yılmaz yıllardır Türk Sanat Müziği ile uğraşmakta. Okumadan sonra sordum “Yılmaz, Sarı Çiçeği söyleyen detone mi oldu?”, “Yahu hiç sorma baba, rezil etti o güzelim ilahiyi…”
Evet Yunus’a ait bildikleri tek ilahi budur, onu da doğru dürüst söyleyemiyorlar. Oysa eskiden o sözleri çok anlamlı İlahi söylenirdi bizi oralarda:
Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asân vechile
Yuyanlara selam olsun
Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara selam olsun
Selâ verile kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
Dünyaya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun
Nerdee… Bunlara bırakın medreseleri, imam-hatip liselerinde bile doğru dürüst edebiyat öğretiliyor mu ki? Tanrı bilir çoğunda Yunus’un Müslüman olup olmadığı tartışılıyordur (bu sözüme tepki duyanlar sosyal medyaya baksınlar, Yunus’u kâfir ilan eden ünlü hocaları göreceklerdir.)
Bağlayalım sözü: Bu Hoca Milleti adam olmaz, bu kanaatim gittikçe pekişiyor…
Nerdee… Bunlara bırakın medreseleri, imam-hatip liselerinde bile doğru dürüst edebiyat öğretiliyor mu ki? Tanrı bilir çoğunda Yunus’un Müslüman olup olmadığı tartışılıyordur (bu sözüme tepki duyanlar sosyal medyaya baksınlar, Yunus’u kâfir ilan eden ünlü hocaları göreceklerdir.)
Bağlayalım sözü: Bu Hoca Milleti adam olmaz, bu kanaatim gittikçe pekişiyor…