Yazın yeşil, kışın beyaz, manzarası şirin Bayburt… Bu, yıllar öncesi, manzarası seyredilerek Bayburt’a, Bayburtluca duygularla yazılmış ve bestelenmiş, bugün hayatiyetini yalnız kurtuluş gecelerinde koruyabilen güzel bir türkümüzün mısralarından alınmış bir parçası. Çarşı değirmeninden başlayıp, ta Çilçil düzüne kadar uzayan bahçelerde erik yolmak için, çalı çitlerine ufacık gizli deliklerde saklandığımızı... Bağlarda pürçüklü ve kelemlerini bekleyen bağcı Hasan dayının galıfında...
Yazın yeşil, kışın beyaz, manzarası şirin Bayburt… Bu, yıllar öncesi, manzarası seyredilerek Bayburt’a, Bayburtluca duygularla yazılmış ve bestelenmiş, bugün hayatiyetini yalnız kurtuluş gecelerinde koruyabilen güzel bir türkümüzün mısralarından alınmış bir parçası. Çarşı değirmeninden başlayıp, ta Çilçil düzüne kadar uzayan bahçelerde erik yolmak için, çalı çitlerine ufacık gizli deliklerde saklandığımızı... Bağlarda pürçüklü ve kelemlerini bekleyen bağcı Hasan dayının galıfında...
...ocağın közünde dem almış çayını yudumlamasını fırsat bilerek ağaç diplerinde yattığımızı, sonra çıkarılan bir sesten uyanan Hasan dayının büyük değneğiyle bizi kovaladığını bugün her genç tatlı birer hatıra olarak anar.
Her Cuma korukta sayısız semaverlerin tüttüğü, Belediye çadırında adam boyu otların bittiği, akşam karanlığında sayısız kurbağaların ninni söyler gibi, kulağa hoş gelen mırıltılarını bilmeyen var mıdır?
Cumhuriyet caddesi, Saray bahçesi, Kale fidanlığı da yemyeşil mi idi? Şehit Osman Dağından veya Kale’den baktığında her yer Cennet gibi görünmez mi idi?
Türküde sözü edilen beyazlık değişmemiş. Değişen tek şey ‘’yazın yeşili.’’ Kesilen her ağacın yerine binalar, ticarethaneler ve sanayi artıkları doldurmakta. Bu böyle devam ederse yeşile hasret kalacağız herhalde.
Bu konuda gayreti olanlara her Bayburtlunun gönülden katılacağına inanıyoruz.