1995 yılında yapılan bir toplantıda, Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni programı için, ‘kültür ve sanatta bir adım olsun ileriye gitmek kazancımız olacaktır’ denildiğinde, yıllara serpilişi göz önünde bulundurularak binlerce adım atılmış olabileceği üzerinde durulmuş ve her yıl bir öncekinden çok daha iyi organize edilebilmesinin önemi vurgulanmıştı.
1995 yılında yapılan bir toplantıda, Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni programı için, ‘kültür ve sanatta bir adım olsun ileriye gitmek kazancımız olacaktır’ denildiğinde, yıllara serpilişi göz önünde bulundurularak binlerce adım atılmış olabileceği üzerinde durulmuş ve her yıl bir öncekinden çok daha iyi organize edilebilmesinin önemi vurgulanmıştı.
Konunun ekonomik boyutu da masaya yatırılarak, yaz aylarında daha çok gurbetçinin ziyaretinin sağlanabilmesinin önemi vurgulanmış, müteakip yıllarda da bu alanda başarı sağlanmıştı denilebilir.
Çünkü 35 yıldır Bayburt’a gelmemiş olan Bayburtluların da ziyaretlerinin sağlanmış olması ve “Baba Ocağı”nı tüttürme kararlılığı içerisinde evlerini restore veya yeniden yaptırmış olmaları dikkate şayan bir gelişme idi...
Konunun asıl temel ögesi olarak “Bayburt Sevgisi” ele alınmış, Bayburtlunun en büyük hasletlerinden biri olan bu yanı ile Bayburt bütünleştirilmiş ve ilki, bir sonraki derken, Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni günleri her yılın Temmuz ayı içerisinde bir özlem haline getirilmişti.
Randevular Temmuz ayı için veriliyor, gurbetçilerimizin yaz tatili alternatifleri sadece Bayburt üzerinde dolaşıyordu. Paneller, açık oturumlar, sempozyumlar, şiir akşamları, Dede Korkut ile bütünleşen Bayburt ve Bayburt ile bütünleşen Türk Dünyası atmosferinde solunan her nefeste birlik ve beraberliğin, kenetlenmenin de simgeleri olarak tekâmül ediyordu.
Uluslararası boyut, şölen adına da ilâve edilerek, başarmış olmanın gururu yaşanıyor ve ilişkilerin daha da geliştirilmesi yolunda atılacak adımlar için fikirler danışılıyor, müşaverelerle nelerin yapılabileceği karşılık olarak hep konuşuluyordu.
Bayburt kültürünü kucaklayanlar, kendi öz kültürlerini görmüş olmanın mutluluğu içerisinde ülkelerine dönerlerken, bir sonraki yıllar için “Bayburt’a neler taşıyabilirim”in hesaplarını yapmakta iken, maalesef günümüzde, tıpkı Kazakistan’ın Türkistan şehri ile bir zamanlar İyiniyet Protokolü imzalayan Bayburt Belediyesi ile “Kardeş Şehir” ilişkilerinin kesilip atıldığı gibi, uluslararası boyut da şölen günlerinden uzaklaştırılmıştır.
Mesir Macunu ile asırlardır bir geleneği sürdürenlerle, Türk Dünyasının ortak Atası olan Dede Korkut’un mezarının bulunduğu yer olan Bayburt’u mukayese etmemiz gerekmektedir. Türk Cumhuriyetleri’nde henüz yeni istiklâllerine kavuşmuş olanların Meclis kararı ile bir “Dede Korkut Kanunu” çıkarmış olmaları ile ülkemizi mukayese etmemiz gerekmektedir...
Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni’nin altyapısı sağlam temellere oturtulmuş iken, atılan bir kaç adım ile sevincimiz orda kalmamalı, tasarlanan binlerce adım için yeniden düşünmeli ve önemli kararlar almalıyız.
Bayburt Postası Arşivinden