Osmanlı Devleti döneminde Çermeli nahiyesi (1) olan Çermeli deresi yerleşimi, çoğunluğu Çoruh’un ana kolunun ortadan aktığı Mescit dağlarına doğru yükselerek uzanan verimli vadide, az bir kısmı engebeli arazide olmak üzere İspir kazasına bağlı on dört kadar köyden oluşur.

Çoruh vadisinde bulunmaları ve yakınlıkları nedeniyle halkının doğal olarak Bayburt’a bağlı olmayı arzu ettiği  deredeki köylerden ilki olan 40 kilometre mesafedeki Mescitli (Vartinink), İspir’e 72, Erzurum’a ise 142 kilometre mesafededir. Doğuda, en uçta ve üç bin metreye yakın yükseklikte, Mescit dağının yamaçlarında kurulu Yağlı köyü ise vadideki en son köydür. Yağlı'ya çok yakın olan yaylaya varıp, piyade olarak 4 kilometre daha ilerleyince Çoruh’un doğuşuna şahit olmak mümkün. 2945 metre yüksekliğe varan çanak içinde; dokuz kadar  büyük gözeden kaynayan sular, en irisi harman büyüklüğünde Viranşehir göllerini oluşturuyor ve bu göllerden çıkan dereler birleşerek batıya, Bayburt’a doğru hızla, çağlayarak, etrafını yeşerterek ilerliyor.

Kop, Ladrans, Kopuz, Tahsını, Vanşen, Çakmas, Orsor, Lori, Saruhan gibi doğa harikası alabalık derelerinin  sularıyla çoğalarak, yönünü kuzeydoğuya çeviren Çoruh; İspir’e, sonra Artvin’e doğru, doğduğu yerden itibaren aynı hırçınlıkla akarak, büyümeye, derinleşmeye devam ediyor. Gürcistan sınırını geçtikten sonra Batum’dan  Karadeniz’e dökülüyor.

Çoruh’un içtiği buz gibi berrak sulara sahip onlarca derenin hemen hepsi, doğduğu yerden Mescitli’ye kadar akan ana kısımda olduğu gibi alabalık yatağı ve doğal piknik alanıdır. Aşırı avlanma sonucu azalan kırmızı benekli doğal alabalığın korunmasına, yasaklardan daha çok Çoruh ve kollarından istifade edilerek kurulan suni alabalık tesisleri etkili oluyor. Bu tesislerden Bayburt civarında; Çermeli deresinde, Maçur'da, Lori deresinin sularıyla oluşan Demirözü barajında, Kop’da, Çakmas ve Orsor’da, Gümüşdamla'da (Zargıdı) birer adet olduğunu biliyoruz.

Mescitlili Refik Uçan’dan(2) ve yakındaki Yapracık köyü gibi Rize-Hemşin’den gelen insanların yaşadığı Yağlı sakinlerinden, tarıma elverişli verimli topraklara ve yüksek kısımlarda bol otlu otlaklara sahip vadideki köylerde yaşayanların hemen  hepsinin Bayburt’la alış veriş yapmakta iken; yolun elverişsiz, dar ve bakımsızlığı yüzünden bu alışkanlığın zamanla  terk edildiğini, oysa eskiden beri İspir’de bulamadıkları her malzemeyi Bayburt’ta rahatça bulduklarını dinliyoruz.

Eski alışkanlığını devam ettirenlerden Mescitliler; iki yüz hane iken şimdi elli hanenin altında ve yaşlı nüfusa sahip olan köylerinde şu anda sadece elli adet büyükbaş hayvan saklanır iken, bundan 35-40 yıl önce üç bin küçükbaş, bine yakın büyükbaş hayvan beslendiğini; çok istemelerine rağmen Çoruh boyunca dizilmiş olan bu köylerin idari yönden bağlı olduğu merkezi değiştiremediklerini, tarihte İspir tarafı önce fethedildiği için oraya bağlanıp kaldıklarını anlattılar. Eskiden dağı taşı boş koymadıklarını, ürettikleri zahire, patates gibi ürünleri, ormandan kestikleri pelit odununu öküz arabalarına yükleyerek Bayburt’a getirip sattıklarını da sözlerine eklediler.

Bir eylül günü eczacılarla, Mescitli, Yunus, Persor (Yeşiltepe), Karaseydi, Kızılhasan, Cibali, Kerik, Melik, Ağapınar, Çapud, Değirmendere, Efelek, Tahbur gibi köylerin bulunduğu bu Çoruh vadisini geçip, doksan kilometreyi aşkın yol gittikten sonra en yüksekteki Yapracık ve hemen yakınında Yağlı köylerine ulaşıyoruz. Ayaküstü sohbet edip bilgi edinmeye çalıştığımız Yağlı köyü mensupları, arazi tipi vesaitimiz olmadığından ve hava kararıp vakit geç olduğundan, 4 kilometre araçla gittikten sonra 4 kilometre yürümeyle varabileceğimiz, tarihi kalıntıların da olduğu Viranşehir’e, "Çoruh’un doğduğu yere’’ gitmemizi uygun görmediler. Bir kaç saat önce de, yine niyetlenip, aynı sebeplerden; Masat’a yakın, 1916 Bayburt savunmasında birkaç defa el değiştiren, düşmana büyük kayıp verdirip, fedakârlıkla savunduğumuzu, Mareşal Fevzi Çakmak’ın ‘’Büyük Harb’de Şark Cephesi Hareketleri’’(3) kitabından öğrendiğimiz, Kaledere tepesine gidişimiz, Masat’ın muhtarı Paşa Bayhan’a takılmıştı.

Yaklaşmamıza, çok istememize rağmen, Mescit dağının güneybatı yüzünde (Bu anaç dağın doğu yüzünde, Tortum tarafında Fırat’ı besleyen akarsuların çıktığı Yedigöller var), üç bin metre yükseklikte, Çoruh’un  doğduğu ilk kaynaklar olan Viranşehir göllerine gidememenin burukluğunu ister istemez yaşıyoruz.

Yağlı köyünün aşağısında, yerden yeni kurtulmuş, yükseklerden gürül gürül Bayburt üzerinden Karadeniz’e  doğru akan hırçın Çoruh’un buz gibi sularına  el ve ayaklarımızı sokup, hayranlıkla arkasından bakıyoruz. Fotoğraf makinesinden daha iyi resim çeken telefonlarımızı kullanmayı da ihmal etmiyoruz.

Dipnotlar:

1) Çakır İbrahim Etem, 1642 Tarihli Avarız Defterine Göre İspir Sancağı, erzurumarsivi.com
2) Refik Uçan, Mescitli (Vartinik) köyü sakini ve eski muhtarı
3) Çakmak, Mustafa Fevzi, Büyük Harb’de Şark Cephesi Harekâtı, Genelkurmay Yayınları,1936.