Büyük Köprü ya da Alparslan… Büyük Köprü, 1978 yılında oynadığım ve yönetmenliğini üstlendiğim oyunun adı… Alparslan ise 1964 yılında seyrettiğim aynı oyunun diğer adı… 21 Şubat Gecesi, Ar Sineması’nda sahnelenen oyunun ilkini; geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz eski belediye başkanım Nihat Köklü oynamıştı…

Nihat KöklüBüyük Köprü ya da Alparslan… Büyük Köprü, 1978 yılında oynadığım ve yönetmenliğini üstlendiğim oyunun adı… Alparslan ise 1964 yılında seyrettiğim aynı oyunun diğer adı… 21 Şubat Gecesi, Ar Sineması’nda sahnelenen oyunun ilkini; geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz eski belediye başkanım Nihat Köklü oynamıştı…



1973 – 1977 arası belediye başkanlığının son dönemlerinde; Fen İşleri Müdürü olarak kadrosuna dahil olmaktan onur duyduğum bir isimdi, Nihat Köklü… O öncelikle entelektüel biriydi…



***



Hayata Tarım Kredi Kooperatifliği'nde memur olarak başlamıştı. Bayburt Çoruh Gençlik Kulübü'nün futbolcusu olduğu yıllarda lakabıyla anılırdı. ‘Kalo Nihat’ derlerdi… Sonraları ticarete atılmış ve Şehir Kulübü’nün işletmeciliğini yapmıştı. O zamanlar 'Bayburt Döneri' denilince, akla ilk olarak ‘Çoruh Lokantası’ gelirdi. Bayburt Döneri, ikinci altın çağını onun çalıştırdığı ‘Pınar Lokantası’nda yaşamıştı.



Nihat Köklü ile bire bir tanışmam onun Bayburt Folklor Derneği Başkanlığı yaptığı döneme rastlar. 1967 yılında bir program sonrası -benim de içinde bulunduğum- Bayburt Halkevi Bar ekibini, Şehir Kulübü'ne davet etmişti. Ekip olarak; Necati Gül, Fikret Dündar, Çetin Develi, Hikmet Karaer ve ben; “Şehir Kulübü”nde, Nihat Köklü’nün misafiri olarak gösteri yapmıştık. O dönemler, kulüpte; Emin Develi, İhsan Hacıbeyoğlu ve Fahri Yılmaztürk gibi öncü isimlerden müsaade almadan eğlenceye katılmak mümkün olmazdı… Bu nedenle araya Nihat Köklü girmişti:



- Efendiler çocuklara izin verin de aramıza katılsınlar… 

İşte bu söz üzerine masada uygun bir yere oturmuştuk.

Yıl 1967... 21 Şubat gecesi... Soldan sağa; Nihat Köklü, Orhan Ardahan, Çetin Develi, Abdurrahman Kayserili, Fikret Dündar, Necati Gül...

O akşam daha da yakından tanıdığım Nihat Köklü’yü, daha önce 1964 yılında 21 Şubat Gecesi ‘Alparslan’ rolünde izlemiştim… Karşısında Romanos Diogenes rolünde Avukat Fuat Akkoyunlu vardı… Diğer rolleri kimler paylaşmıştı, tek tek hatırlayamadım ama muhteşem bir geceydi.

Öyle ki, sergilenen oyunda öne çıkan bir sahne vardı, şöyleydi:

Alparslan rolündeki Nihat Köklü, oğlu Melikşah’a Cuma Hutbesi’nde devleti emanet ederken, salondan bir ses yükselmişti:

- Kalo! Senin oğlun bile yok… Bırak palavrayı...

Aslında bu takılma Köklü’nün şovuna önayak olmuştu. Köklü, oyunu bir kenara bırakmış, dönerek hemen cevabı yapıştırmıştı:

- Otur yerehen, inersem ağzahan ….. “

İşte o cevabı alkışlayan seyirciler arasında ben de vardım…

***

Aradan uzun zaman geçti… O güzel geçen yıllardan ve Bayburt’tan ayrılalı çok olmuştu. Altınoluk Belediyesi’nde Fen Memuru olarak çalıştığım 1976 yılı… Altınoluk için ödenek çıkartmak üzere İmar ve İskân Bakanlığı Teknik Hizmetler Genel Müdürü Talat Öztürk’ün odasındayım… Sayın Genel Müdür Talat Öztürk, sekreterinden ödenek yapılacakların listesini istedi. Listede iki ilçe belediyesinin ödenek almak için bakanlığa göndermesi gereken evrakları eksik çıkmıştı. İlçenin biri Hassa, diğeri Bayburt’tu… Talat bey, daire başkanına:

“- Yavuz Bey, Bayburt’un 200 bin lirasını Altınoluk’a veriyoruz…”  diye talimat verince duruma karşı çıktım. Nedenini sorduklarında, “- Çünkü ben Bayburtlu'yum… Eksik evrakların gelmesini sağlarım…”  dedim ve Bayburt’u aradım.

Bu olaydan 9 ay sonra Altınoluk’a görevimin başına döndüğümde masamda bir mektup buldum… Mektupta özetle şöyle yazıyordu;

“Bayburt’ta doğuyorsunuz, okuyorsunuz, adam oluyorsunuz ama doğduğunuz yere hizmet etmiyorsunuz.”

Bayburt Belediye Başkanı Nihat Köklü’nün imzasını taşıyan bu mektup beni oldukça duygulandırmıştı. Altınoluk Belediye Başkanı'mdan, Bayburt’a gitmem için olur vermesini istedim… Beni kaybetmek istemediğini söyleyince gerekirse istifa edeceğimi bildirdim. Kararlı olduğumu anlayınca muvafakat vererek, İmar ve İskân Bakanlığı onayı ile Fen İşleri Müdürü olarak Bayburt’a atandım. İşte Bayburt maceram Nihat Köklü ile yeniden başlamış, nehir mecrasına yeniden girmişti…

***

Nihat Köklü ile çalışmak onurlu bir işti… Benim siyasi düşüncemin ondan farklı olduğunu Bayburt’ta herkes gibi o da biliyordu. Göreve başladığım ilk yılın sonunda seçim vardı. (1977) CHP, Bayburt’ta ön seçim yaptı. 40 oya karşı 41 oyla, Sezai Karapınar CHP’den Belediye Başkan Adayı oldu. Nihat Köklü, ön seçimi kaybetmişti. Sezai Karapınar o dönemde Bayburt Belediyesi Sebze Hali inşaatını yapmış bir müteahhitti. İhaleyi İller Bankası gerçekleştirmiş. Belediyedeki dosyasına göre en azından teminat alacağı vardı. 1580 sayılı yasaya göre; Belediye ile akçeli (ticari) ilişkisi olan kişilerin adaylığına itiraz edilebilirdi. Bir gece vakti beni evden çağırdılar.

- Sen bu işleri iyi bilirsin. Gel bakalım, bu işte buğday mı var, ganlı çaput mu?

Baharda leylekler buğday getirirse bolluk, kanlı çaput getirirse kıtlık olurmuş diye inanılırdı. Ben soruya cevap vermedim. Oturdum ve ortama uydum. Sohbet koyulaştı… Konu “Kale”nin fidanlık üstüne yapılan binaya gelmişti.

- Sayın Başkan, Orhan Bey’e söyle yazısını geri alsın…

Daha önce mühürlediğim binanın yıkım kararından bahsedilince, Başkan;

"- Bırakın adam doğrusunu yapsın" diyerek noktayı koydu.

Bu asil duruş, bu ciddiyet hiç eksik olmadı ondan… Alparslan’ı oynarken ne kadar ciddi rol yaptıysa, Belediye Başkanı iken de, öyle içten öyle dürüst bir adamdı.

Gece geç saatlere kadar oturduk. Sezai Karapınar’ın durumunu merak ediyorlardı. O ortamda uygun olmaz diye konunun ertesi sabah sakin bir zamanda açılmasını önerdim, kabul ettiler…

Ertesi sabah belediyede toplandık… Akşam ki grup tam kadro başkanlık odasındaydık. Masanın üzerine bir evrak koydum… Evrak; Belediye Encümen üyeleri Nuri Dodo ve Halil Türker, Fen İşleri Müdürü İnş. Müh. Sebahattin Yazgan ve müteahhit Sezai Karapınar tarafından imzalanmış ve Belediye Başkanı Nihat Köklü tarafından onaylanmış, 1 Mayıs 1976 tarihli bir kabul tutanağı idi. Bu tutanağa göre Sezai Karapınar’ın adaylığına itiraz edilebilirdi. Fakat öte yandan Nihat Köklü ve o dönemki encümen üyelerine de mahkeme yolu açılabilirdi. Çünkü o yıllarda; 1 Mayıs ‘Bahar Bayramı’ olarak resmi tatil günü sayılırdı. Başkan, yanlış yazılmış tarih üzerine;

“- Kalkın arkadaşlar, bu leylek bize ganlı çaput getirmiş…”  dedi ve bu işi orada bitirdi.

***

Bayburt işgal altında iken dedesi Hafız Süleyman Efendi, sonraları amcazadesi Kazım Köklü iki dönem, Sayın Nihat Köklü ise bir dönem Belediye Başkanlığı yaptı. Köklü bir aileden gelen ve entelektüel bir alt yapısı olan Nihat Köklü; köksüz bir çınar gibi ölüm rüzgârına kapıldı.

Bir türküyü çok severdi… Narman Kazası…

“Anası hatundur, babası ağa…

Yüklenmiş barhanam çıkıyor dağa”

Bu yolculukta Mevlam kolaylık versin, mekânı cennet olsun…

Ocak / 2010

- - - - - -