Sevdalar yaşatır insanı, umutlar ve mücadeleler. Bir şehri sevmek de sevdadır. Misal dedelerimiz vilayetliğe sevdalıydı. Sevdaları tutkuydu, buluştular. Bu aralar sık sık “dede”lerle, “ihtiyar”larla buluşuyoruz, evlerine ziyaretler yapıyoruz. Her birinin sevda duvarları, bu sevdanın yollarında çekilmiş fotoğraflarla dolu… İnsan ya sevdasıyla, ya da sevdasından geriye kalan izlerle yaşar. Öyle yaşıyorlar… Başka başka, ağır ağır… Babalarımızın da başka başka, deli deli sevdaları oldu. Mesela üniversite sevdası… Deliceydi, bu yüzden kimse duramadı önünde, şimdi mutlu bir izdivaç var yanı başımızda.

Sevdalar yaşatır insanı, umutlar ve mücadeleler. Bir şehri sevmek de sevdadır. Misal dedelerimiz vilayetliğe sevdalıydı. Sevdaları tutkuydu, buluştular. Bu aralar sık sık “dede”lerle, “ihtiyar”larla buluşuyoruz, evlerine ziyaretler yapıyoruz. Her birinin sevda duvarları, bu sevdanın yollarında çekilmiş fotoğraflarla dolu… İnsan ya sevdasıyla, ya da sevdasından geriye kalan izlerle yaşar. Öyle yaşıyorlar… Başka başka, ağır ağır… Babalarımızın da başka başka, deli deli sevdaları oldu. Mesela üniversite sevdası… Deliceydi, bu yüzden kimse duramadı önünde, şimdi mutlu bir izdivaç var yanı başımızda.

Kop Şehitleri’ne, Şair Zihni’ye, Dede Korkut’a “deli” gibi sevdası olan başka başka “ihtiyarlar” vardı. Her birinde al bayrak, her birinde “dua”, her birinde “aşk” dalgalanıyor şimdi.

Mesela bir Milli kayakçı vardı, sevdası Kop’tu. Sonra sevdası coştu, “Kop Kop” oldu… Sarmalanmalı Kop, kopmalı/yol almalı bu sevdanın izinden…

Sonra bir “sevdalı” çıktı geldi bir ara, bize bizden daha çok sevdalandı. Saymakla bitmez ki çabaları… Derken yine bir “deli” çıktı geldi bir sene, bizi tanıdı, sazını bile saklamadı, duvarda sevdasına yer aradı…

Yine bir diğerine daha “deli” dediler, "dahi" çıktı! O da Türkiye’ye sığamadı, geldi sevdasını köyüne sığdırdı. Adı Baksı’ydı… Yolunun tarifi dağa taşa yazıldı…

Hangisine "deli" demediler ya, neyse!

Onlar tutkuluydular, tutturduklarını kopardılar.
Bizler de, yani üçüncü, dördüncü kuşak sevdalı olmalıyız.
Sayımız az, delimiz az, sevdalarımız az olmamalı.

***

Sırada ne var? Demiryolu!
Sırada ne var? Çoruh!
Sırada ne var?
Yeniden kültür şehri Bayburt, yeniden sanat şehri Bayburt!
Sırada ne var?
İpek yolu durağı Bayburt var, Bayburt taşı var.
Sırada, adı/rengi/kurumu ne olursa olsun yeniden Bayburtspor var.
Boks/Karate/Kayak/Güreş Milli takımlarına sürekli Bayburtlu göndermek var.

Sırada daha çok şey var.
Onun için daha çok sevdalı, daha çok deli lazım bize!

***

Bayburt Postası’nı da bir “deli sevdalı” kurmuştu… Onun için sevdalıların çıkış noktası, buluşma mekânı oldu hep… Bayburt Postası’nın köşelerinde hep “deli sevdalılar” yazmıştı… Onun için sevdalılar, delice yazmaya devam ediyor bugün.

İşte delice bir sevda daha: Bayburt Etnografya Müzesi…
Sevdalarımız bitmeyecek, bitmemeli.

Bu yazı da diğerleri gibi çok okunmalı...
Bu yazı da diğerleri gibi cevabını bulmalı.  

Bayburt Postası'nda yayınlanan tüm yazılar çok okunmalı.
Okuyun, okumalarını sağlayın, paylaşın, anlatın ve tüm sevdalara ortak olun…

EDİTÖR