Olağanüstü bir müzik kabiliyeti ile dünyaya gelmiş bir sanatkârdı. 23 yaşında kabul edildiği İstanbul Radyosu'nda, bütün Türkiye’de meysazıyla tanındı. Daha sonra zurnasıyla, plâklar ve kasetler yaptı. CD’ler çıkardı.

Binali solaktı. Aslında eline aldığı her çalgıyı çalabiliyordu. Ama O, daha çok nefesli sazlar üstadı olarak bilindi. “Beraber Türküler” ve daha sonra “Yurttan Sesler” topluluklarının vazgeçilmeziydi.

Bayburt türkülerine ve bar havalarına, kız oyunlarına yeniden can verdi. Fakat Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Orta Anadolu bölgesinin bütün, düğün havalarının, oyun havalarının, yol havalarının kayıtlara geçmesini sağladı. Halk mûsikîmizle ilgili notasyon çalışmalarının çoğu, Binali Selman icrası üzerine yazılıp çizildi.
Kamışlı bir saz olan Mey sazını, inanılmaz bir maharetle, iki oktava çıkarabildiği ses sınırı içinde icrâ etti.

Dudak – dil- nefes ve karın hareketleriyle olağanüstü bir kalite elde etti. Daha sonra mey sazına talip olan sanatkâra öncülük etti. Çünkü mey, dilli kaval ve zurnayı radyolara sokan ilk sanatkâr Binali Salman’dır.

Taş plâklara 1910’lu yıllarda zurna çalarak kayıtlar yapan Arap Mehmet Efendi’den, 50 yıl sonra zurna, Binali Selman’la yeniden gündeme geldi. Zurna hakkında entellerin alayları da vardı. “Zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtına” diye söyler ve yazarlardı. Halbuki, O zurnanın smokin kıyafetli ‘Frengistanlısı’dır. Yukarıdaki mısrayı diline pelesenk eden yarı aydınlar, hatta yarım müzisyenler, günümüzde fabrikaların harıl harıl Barok Obua (Yani zurna) imalâtı yaptığını bilmezler. Japonya’dan tutun da ABD’ye kadar bu eski âletler için binlerce nota yayınladıklarını, bilhassa Almanya’da bunun bir endüstri olduğunu da bilmezler.

Binali Selman’ın bir özelliğine daha dikkati çekmek isterim. Bilhassa uzun havaların açılışlarında ve refakatta, Türk makamlarının perdelerini inanılmaz bir mükemmeliyetle icrâ ederdi. Bilhassa kritik makamlardaki türkülerimizi icra ederken, bu özelliği ile bağlama takımını olumlu yönde etkilerdi. 

Radyoda en az 15 yıl canlı yayınlara katıldı. TRT’nin bant yayınları, gerekli donanım tamamlanınca başlayabildi. O, bu neşriyatlarda, meyinin uzun sesleriyle adeta zemin teşkil ederdi.

Binali Selman icralarında dikkat çeken bazı hususları da şöyle sıralayabilirim.

1-“Cenk Havası” adıyla yaptığı icrâ, 6/8’lik yürük bir havadır. Bu Usûl Kafkas ve Azerî , Kerkük yöresinin adeta markasıdır. Esere gerdaniye perdesinde girilir ve hüseynî gezintiler yapılır. Bu cenk Havası, Ali Ufkî’nin 1650 de Dördüncü Sultan Mehmed’e takdim ettiği Mecmua-i Saz ü Söz adlı eserindeki “Nevâ makamındaki “Ceng-i Harbî” unvanlı eserin  bir varyantı görünümündedir.

2-Çocukluğumuzda Bayburt’taki incesaz takımından dinleyip ezberlediğimiz “Veysel Barı” Hüseynî makamında idi. Binali Selman bu eseri zurna ile icrâ ederken Karcığar Makamının seslerini kullanmış. Makamın güçlüsünde ve tiz durağında asma kararlar ve kısa, uzun havalar yerleştirmiş. Bu uzun havalarda kardeşi davulla kendisine eşlik ettiği için rahatlıkla yorum yapabilmiş. Plâk kaydında sabitleşen bu icra,  notaya aynen geçmiştir. Eskiden Veysel barının sözleri de vardı. Yetmiş beş yıllık hâfızamda sadece bir mısra kalmış. “Yine mayıs geldi dağlar otlandi” yine de bu türkü sözlerini araştırmamız lâzım. Bilhassa kız oyunları türkü söylenerek oynanırdı Bayburt’ta.

3- Baybrut’ta çocukluğumuzda ablalarımız bize “Mehmet Turan Barı’nı” öğretirlerdi. Bu bar rast makamında idi. 1957 de elime geçen bir mahalli notada, esere nikriz geçki eklendiğini görmüştüm. Karara giderken yine rast seyre dönülüyor. Binali Selman, Zurnasıyla bu notadaki tertibi plâk yapmış. Barın oynanış süresini de hesap ederek, makamın güçlü ve tiz duraklarında nefis ilâveler ile kendine has yorumlar icrâ etmiş. Bir şeye daha dikkat çekmek isterim. Binali’nin radyoya katıldığı dönemde, halk müziği yayınlarının başında Sadi Yaver Ataman, müzik yayınlarının başında Cevdet Çağla, radyo müdürü de Mesut Cemil beylerdi. Bu isimlerin yönetimindeki radyoda icray-ı sanat etmenin ne demek olduğunu bilenlere arzederim.

4-Binali Selman kayıtlarında bir “Merzifon Çiftetellisi” var. Çargâh makamındaki bu güzel eser,  Samsım Oyun havası olarak bilinirdi. Binali, çok mükemmel bir icrâ sergilemiş. Unutulmakta olan bu eseri adeta yeniden hayata kavuşturmuş.

***

Bir gün radyoda konuşurken bana şöyle demişti: “Şu alafranga saza nereden heves ettin? Bağlama filân öğrenseydin ne güzel beraber çalardık”

Binali, bu beyanı viyolonsel çaldığım için söylemişti. Doğduğu köy, benim anne dedemin köyüne çok yakındır. Binali Bayburt’un yukarı ova bölgesinden olduğu için ailemizi de tanırdı. Benim halk müziği ile uğraşmamı istemesi, radyoda beraber olma isteğindendi.

Bayburt’un, Binali Selman’la ilgili, anma günleri, sempozyumlar, üniversite bünyesinde çalışmalar yapması gereklidir. Bazı kuruluşlara ve caddelere ismi verilebilir. Onun adına yarışmalar tertiplenebilir.

Hatta onun adına belli kurumlar açılabilir. Bayburt Üniversitesi’ne bağlı bir “Binali Selman Halk Müziği Korosu” teşkilâtlanabilir.

Binali Selman’ın hatırası önünde saygı ile eğiliyorum.

İlgili haberlere git:
Bu dünyadan Binali Selman geçti...

*
Ata-dede komşumuz: Binali Selman


Binali Selman'dan dinleyin...