Ali Cevad, Osmanlı’nın son döneminde yaşamış bir Tarihçi ve Coğrafyacı olarak bilinir. Harp okulunu bitiren, II. Meşrutiyetten sonra (1908) kısa bir sürgün hayatı yaşayan ve 1914’te yaşamını yitiren Ali Cevad, tarih ve coğrafyaya dair çok sayıda eser kaleme almıştır. Bunlardan birisi de 1895-1899 arasında yazılmış olan Memâlik-i Osmaniyye’nin Tarih ve Coğrafya Lügâtı adlı eseridir.
Ali Cevad, Osmanlı’nın son döneminde yaşamış bir Tarihçi ve Coğrafyacı olarak bilinir. Harp okulunu bitiren, II. Meşrutiyetten sonra (1908) kısa bir sürgün hayatı yaşayan ve 1914’te yaşamını yitiren Ali Cevad, tarih ve coğrafyaya dair çok sayıda eser kaleme almıştır. Bunlardan birisi de 1895-1899 arasında yazılmış olan Memâlik-i Osmaniyye’nin Tarih ve Coğrafya Lügâtı adlı eseridir.
Bu kitapta Osmanlı ülkesindeki şehirlerin tarih ve coğrafyaları hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur. Eserin 152 ile 153. sayfaları, Bayburt’u anlatmaktadır.
Şimdi Osmanlıca yazılı bu kısmı sadeleştirerek sizinle paylaşmak istiyorum.
“Bayburt, Erzurum Vilayeti’nin Erzurum Sancağı’na bağlı bir kaza merkezidir. Erzurum’a uzaklığı 100 km’dir. Çoruk (Çoruh) suyu şehri ikiye bölmüştür. Bir kısmı yani yukarı semti, dağ eteğinde ve aşağı kısmı ise bağ ve bahçeler arasındadır. Bayburt, Trabzon’dan Erzurum’a giden yolun üzerindedir ve pek mühim bir konumdadır. Beyan edildiği gibi Çoruk, Bayburt ile Batum arasında 126 km uzunluğunda mükemmel bir nehir yolu teşkil etmiştir.
Bayburt’ta sekiz bin kadar insan yaşamaktadır. Bir rüştiye mektebi, cami ve medreseleri ve muntazam bir çarşısı vardır. Havası soğuktur. Eski eserleri (eser-i atîka) oldukça mühimdir. Bazı ufak tefek gümüş kap kaçak ile seccade ve kilim gibi sanatkârane yapılan ürünleri vardır.
Erzurum’un kuzey batısında yer alan Bayburt’ta 14 nahiye ile 186 köy bulunur. Merkezle beraber toplam nüfusu 58.213’tür. Kazada biri rüştiye (ortaokul) olmak üzere 118 mektep ve medrese, 111 cami-i şerif, 13 kilise ve manastır, 481 dükkân, 117 değirmen, 40 hân, 19 fırın, 3 sabunhane, 1 mumhane vardır.
Arazisi verimli ve mahsuldar ve ormanları geniştir. Hububat ile meyve ve sebzesi bereketlidir. 27 bin civarındaki arı kovanı, hem halkın bal ihtiyacını hem de camilerin bal mumu gereksinimini karşılar derecededir. Hatta balın bir kısmı Marsilya yoluyla Fransa’ya ihraç edilir.”
Eserde Bayburt bu şekilde tasvir edilmektedir. Burada dikkati çeken en önemli iki husustan biri, bugün neredeyse tamamen terk edilmiş olan arıcılık faaliyeti; diğeri ise orman yönünden ifade edilen zenginliktir.
İşsizliğin boy gösterdiği, köyden kente göçün had safhaya ulaştığı, mümbit arazilerinde yaban arılarının kol gezdiği Bayburt’ta bal arıcılığı yeniden canlandırılmalı, en azından köylülerin ihtiyacını giderecek kadar bal üretmeleri sağlanmalıdır.